BOTOKSLU TEOLOG İLE CİN ALİ’NİN SERÜVENLERİ

  Her hafta sonu olduğu gibi bugün de tarihi Amisos kentinden hikâyelerimize devam edeceğiz. Ancak bir hususa açıklık getirmek istiyorum. Aldığım duyumlara göre gazetemizle şöyle veya böyle ilişkisi olan köşe yazan veya geçici süreyle zaruretten görev verilen bazı kişilerin gazetemizin adını kullanarak bazı kurumlara ve bürokratlara giderek dergi çıkaracağız, gece yapacağız, size ödül vereceğiz diyerek hem belediyeleri hem de bürokratları söğüşlüyorlarmış. Şayet bu denilenlerin doğru olduğunu öğrenirsem inanın ne bunu yapanların yanında kâr bırakırım ne de bu sahtekârlara para verip ödül alanları affederim. Bizim işimiz namusuyla, şerefiyle ve alın teri ile çoluğumuzun çocuğumuzun geçimini temin etmektir, öyle havadan bulup karada yemek bizim işmişiz olsaydı bunca mücadeleyi vermeden Samsun’un yarısına sahip olabilirdik. Buradan bu işle uğraşanlara ve muhataplarına açık ve net bir biçimde sesleniyorum: Bu tür sahtekârlıklardan derhal vaz geçsinler yoksa onlara dünyayı dar ederim haberleri olsun. Bu konuyla ilgili şimdilik bu kadarla yetinerek hikâyemize geçelim.

     Bugünkü hikâye kahramanlarımız tarihi Amisos kentinde yaşamış olan Botokslu Siyasetçi ile Cin Ali’nin serüvenleri olacak. Bu kahramanlarımızla ilgili hikâye dizimiz uzun süre devam edecek ama her hafta değil zaman zaman ara vererek bu kahramanlarımızın hikâyelerine devam edeceğiz. Dilerseniz önce hikâye kahramanlarımızı tanıyalım. Botokslu Teolog Rum Pontus İmparatorluğu’nun hâkim olduğu Doğu Karadeniz’in yüksek kesimlerinde yaşamış fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Aile yaşadığı bölgedeki fakirlik ve yokluk nedeniyle Amisos kentine taşınmış, orada tarım ve hayvancılık yaparak geçinmeye çalışmış. Babası Tek Tanrılı Din’e inandığından Botokslu Teolog’u da Tek Tanrılı Din’de din adamı olarak yetiştirmek üzere okutmaya karar vermiş. Önce iptidaiyye ve mektebi vusta okullarında okuyan Botokslu Teolog ardından Darülfünun denen okullara girecek zekâ düzeyine sahip olmadığından İmparatorluğun dışında farklı ülkelere gidip okumak zorunda kalmış. Farklı ülkelerde Teoloji ilmi okuyup Amisos kentine döndükten sonra bir müddet maaşla çalışmış ama İmparatorluk daha sonra onu tenzili rütbe yaparak hizmetli kadrosuna atamış. Burada çalışmakta iken siyasete merak saran Botokslu Teolog Saadet ve Mutluluk Hizbi’nden siyasete girip Amisos kentinin bir nahiyesinde Kanara Reisliği’ne talip olur ancak rakipleri karşısında başarılı olamayınca psikolojisi bozulup dönemin Deliler Hastanesi’nde tedavi görür. Tedavisinin ardından biraz düzelse de ondan sonraki hayatında sürekli olarak dengesi bozuk bir biçimde yaşar ve konuştuklarını kendisinden başka da kimse anlamazmış.

      Memuriyet hayatı devam ederken Tavil Racul isimli siyasetçi Hizbi Ebyaz adlı bir fırka kurar ve bizim Botokslu Teolog, adı, güzel korkmayan demir gibi adam olan ama adına da hiç layık olamayan bir siyasetçinin kolları altına girip o sayede bu hizipten aday olmayı başarır. Tavil Racul, İmparatorluk’taki halkın büyük bir sevgisini kazanması sayesinde Botokslu Siyasetçi de siyasette ilerlemeye başlar. Karşısındaki yunus balıklarını yemeyi becerip Hizbi Ebyaz’dan aday olur ve Kanara Reisliğini kazanır. Bu başarının iki kahramanı vardır; birisi, adı güzel korkmayan demir gibi adam olup, -aslında korkan çirkin niyetli ve istikrarsızın daniskasıdır- ama asıl başarı Hizbi Ebyaz Fırkasının lideri Tavil Racül’dür. Bu iki kişi sayesinde koltuğa oturan Botokslu Teolog ilk iş olarak Molla Kasım isimli düzgün adamla uğraşmaya başlar ama ona bir şey yapamaz. Hatta Molla Kasım O’nun yapacağı bazı icraatlarla ilgili Kanara Meclisi’nde O’nun dediklerinin tam tersini yapar. Bu konuda da bir hikâye var. Botokslunun kendisine naip olarak atayacağı zampara bir kişinin oylanmasında Molla Kasım Kanara Meclisi’nde Botoklu’nun aleyhinde çoğunluğu elde eder ama Botokslu buna rağmen bu zamparayı kendine naip olarak seçer.

     Botokslu Siyasetçi Kanara Reisi olduktan sonra geçmiş tüm değerlerini reddi miras ederek her okuduğunun tersinde işlere başlar. Önce insanlara oturacak yerler yapacağım diyerek dönemin kanunlarına uymayan imarlar yapar, ardından üye aldığı insanların paralarını iç eder, ardından yanına yardımcı olarak aldığı teknik adamların üzerine arsalar tapu ederek o arsalara yüksek katlı imarlar vererek büyük rantlar elde eder. Teknik adamların işleri bitince de onları dövdürüp Kanara idaresinden attırdıktan sonra da Cin Ali lakaplı şeytana papucu ters giydirecek bir adamı yanına alır. Ama bu arada kendisinin mal varlığı Karun’un mal varlığına taş çıkartacak noktaya gelir. Yetmez, sadece mallarını değil karılarını da çoğaltmaktan geriye kalmaz ama bu arada çocuklarının psikolojisi de bozulur ve kendilerini alkole verirler. Bu detaylar çok uzun olduğundan Cin Ali’nin serüvenleri, Botokslu’nun malları, karıları ve yediği herzeleri başka yazılarda paylaşmak üzere… Kalın sağlıcakla.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR