Gençliğimiz, sağ-sol kavgasıyla geçti…

Ne Rusya bizi kullanabildi, ne Amerika öyle sandık!
Böldürmedik vatanı ve aldık, 12 Eylül 1980’de “Darbeyi yapanlara” teslim eyledik…
Hem de bölünmemiş bir bütün olarak.
Darbeciler de insafsız çıktılar ya neyse!
Bölmek isteyenle, böldürmeyeni aynı kefeye koyup, karıştır- barıştır yaptılar…
Bir o yandan bir bu yandan astılar…
Asmadıklarını da işkencelerle; sakat bıraktılar, hayatlarını çaldılar…
Sağlam olarak besleyecek değillerdi ya(!)

Sonra bir kısmımız İslamı öğrenmeye çalıştık…
Samimiyetle, ihlasla fedakarca çalıştık yine…
Ve…
Ülkücüleri Amerika, Solcuları Rusya’nın kullandığını var saydık bu defa…
Bizim partiden olmayan diğer Müslümanlar da zaten Yahudi piyonuydu (!) …
İşte şimdi bizi kimse kullanamayacaktı!
Bize karşı olan herkes; Ya Yahudiye, ya Rusya’ya, ya Amerika’ya hizmet ediyordu…
Gerçi Kur’anı Kerimde; Yahudiler hakkında çok ayet vardı, diğerleri hakkında yoktu ama olsun !
Koskoca siyasi liderlerimiz, yazarlarımız, çizerlerimiz, hocalarımız vardı, onlar yalan söyleyecek değillerdi ya!

Sonra postpodern mi, dostmodern mi neyse bir darbe daha yaşadık 28 Şubatın soğuğunda…
Dağılıverdi tüm mücahidler…
Ama duramadık, duramazdık da yine küllerimizden doğup yeni bir siyasi oluşum yakaladık…
Güzel de gittik bir müddet..

Ancak ne olduysa yine karıştı ortalık!
Mücahidler müteahhit oldu, ihlas, dürüstlük  kaybolmaya yüz tuttu…
Yıllarca eleştirdiğimiz yalanların ve yolsuzlukların odağına yerleşiverdik.

Yine bulduk bir suçlu da kendimizi sıyırmaya çalışıyoruz şimdi !
Yine masumuz ayaklarına yatıyoruz !
Paralel yapının, hataları da vardır, suçları da...
Ancak hep onların mı, bizim hiç yok mu?
Ah şu paralel yok mu paralel deyip her gün bağıranlar çok mu masuml…
Hep paralel yaptı, paralel bozdu, paralel götürdü deyip, cambaza baktırıyorlar da yutuveriyoruz!
Bunlar kimlere hizmet etmiyorlar ki deyip başlıyoruz atmaya…
Yahudi İsrail ve MOSSAD, Amerika ve CIA, FBI, İngiltere , Rusya, Çin, Kore, Yunanistan, Bulgaristan, Ermenistan ve Gürcistan…
Bunların tamamı bu devletlere hizmet ediyor da bir gram bile bize hizmet yok derken; diyenler dediğine nasıl inanıyorlar ben de şaşıyorum.
Cengiz’i, Timur’u; Anadolu’ya, İtilaf Devletlerini Çanakkale’ye çağıranlar kimlerdi diye sorulsa: Neredeyse, paralelcilerdi işte diyecek kadar absürtleşenler bile var!

Yeniden inşa edilen ÇAPRAZ YAPI’yı görmemek için gözlerimizi kapattık, duymamak için kulaklarımızı…
Basireti sormayın!

İhlas ve dürüstlükle onu yolcu etmiştik zaten!

"Biz de yalan da yook hilaf da" diyen Tayyo Pehlivan'ı da geçtik galiba!

Kudretli kere kudretli Savcı Zekeriya Öz ve ekibini; bulanlar, İstiklal Mahkemeleri gibi yetkilendirenler, verilen görevlerini (!) yaptıktan sonra da, gidin yurt dışına gezin, yaşayın deyip gönderenlerin hiç mi suçu yok?
Kandırıldık, kaçtılar v.b. hikayeleri yutabilmek için; geçmişten ders almayan ve kurulan Çapraz yapıyı anlayamayan saflardan olmak lazım.
Ben artık İslam-CI geçinenlerin kendi yedikleri haltların bedelini; Paralele, İsrail’e, Amerika’ya ve dahi Şeytana ödetmeye kalkmalarını kastı aşanabartı hatta iftira olarak görmeye başladım !
Suyu çıkarılan her düşünce ve önyargı çürüktür .

Eskinin iftiraya uğrayan “Mazlum dindarları” şimdi İftira atan “Mağrur mütekebbirler” olmuşsa…

"Yeniden Diriliş zamanı" diyenlere sadece gülerim! 
Tekrar yutmamak için; bu defa hangi menfaate dirilip, nereye yamulacaksınız diye sormalı, verilecek cevabı da tartmalıyız vesselam.