BELGELER ÖYLE DEMİYOR

“Hafıza-i Beser nisyan ile malüldür” Atasözü çok güzel bir Atasözü, insan beşeri unutmakla  mükelleftir anlamında olan bu Atasözünden de anlaşılacağı üzere insanoğlu bugün dediğini yarın çok rahat unutabiliyor. Ancak bizim meslekte olup da bugün yazdığını yarın inkar edecek türden yazılar yazanlar daha önce yazdıkları yazıları kimsenin arşivlemediğini zannediyor iseler yanılıyorlar.

Oysa bu fakirde öyle arşivler mevcut ki kimin kiminle ilgili geçmişte ne yazdığından tutun da kimin bol keseden atıp gazetemi satmayacağım bu şehirdeki sosyal demokratların tek gazetesi biz kaldık bizi kimse satın alamaz yazdıktan çok kısa bir süre gazetesini sattığını çok iyi arşivlediğimizi bilmiyorlar.

Bu güne kadar hiç bir zaman elimde belge olmadan veya haberi getiren kişiden beyan aldıktan sonra araştırıp sağlam kaynaklar tarafından doğrulatmadan haber yapmadık. Bu kadar hassas davranmamıza rağmen zaman, zaman haberi getiren kişilerin daha sonra geri adım atmaları sonucu ufak tefek sıkıntılar yaşasak da nihayetinde her şeyin doğrusu ortaya çıkmıştır.

Gazetecilik mesleğine başladığım günden bu güne dek yazdığım hiç bir köşe yazısı ile tezata düşmedim, bunun tek nedeni ilkeli ve dik durmamdır. Bu meslek öyle enteresan bir meslektir ki bundan on yıl önce yazdığın bir köşe yazısını  bugün karşınıza çıkarıp koyarlar sen de mahcup olursun ama yapacak bir şeyin olmaz.

O nedenledir ki bu işi yapan insanlar yazı yazarken biraz olsun geriye dönüp bakmaları gerekiyor geçmişte ne yazmışlar, ne söylemişler, her ne kadar arşivler belli bir müddetten sonra siliniyor ise de bizim gibi birileri çıkıp ta yedi sekiz yıl önce yazdığınız bir yazıyı sizin karşınıza koyarsa çıkın çıkabilirseniz işin içerisinden.

Gazeteyi ilk kurduğumuzda gazete sahibi olan bazı arkadaşların o günlerde kaleme aldıkları yazıları özenle arşivledim, hatta siyaset yaptığım dönemlerde de bu arşivlemeyi yapmıştım, çok geniş bir arşivim var. Bundan tamı tamına on sekiz yirmi yıl önce aralarında bir dükkân satışından ihtilaf olan iki arkadaşın arasında hakemlik yapanların tuttukları tutanak elimde.

Neden o tutanağı arşivlediğime gelince adam kendisine ait olmayan bir dükkânı başkasına kendisinin malıymış gibi satıyor, satın alan arkadaş da dükkâna mal doldurup satışa başlıyor. Aradan belli bir zaman geçince daha doğrusu dükkânın yurt dışında olan sahibi izne gelince birde ne görsün dükkânında başka birisi var mal satıyor, alış veriş yapıyor.

Adamcağız dükkânı çalıştıran kişiye gidip “bu dükkân benim” deyince dükkânı çalıştıran kişi “hayır bu dükkânı bana falanca sattı” diyor. Çıkarıp tapusunu da gösteriyor ancak gösterdiği tapu aynı dükkânın bitişiğinde olan tapu olduğunu bilmiyor.

Adamcağız binanın altındaki dükkânların tamamını satın almış ama arada bir dükkân varmış orası satan kişinin değilmiş. Nihayetinde olay büyüyünce dükkânı satan arkadaş “evet o dükkân benim değil ama önemli değil hallederiz” diye geçiştirmeye çalışmış.

Dükkânın sahibi olayı mahkemeye taşıyacağını söyleyince araya bir heyet girip olayı çözmüş, çözmüş de ne yapmış? Derseniz, dükkânı satan kişiden satttığı parayı alıp mağdur olan kişiye vermişler ve bunu bir tutanağa bağlamışlar, bu tutanak şu anda bende mevcut.

Tutanağı saklama nedenim kendisine ait olmayan arkadaşın çıkıp konuştuğunda mangalda kül bırakmayıp ben şöyle dürüstüm böyle doğryum dediğinde o belgeyi ona göstermek için sakladım.

Biz gazete kurduğumuzda bizimle dalga geçenler ve köşelerinde atıp tutanlar daha sonra gazetelerini  satmakla kalmamışlar sattıkları gazetelerde başkalarını yanında çalışmaya başlamışlar ama anlaşamamışlar daha sonra da başka gazetelerde çalışmaya başlamışlardır.

Çalışmak ayıp değildir, elbette ki çalışanlara saygımız sonsuzdur ancak ellerindeki gazeteleri satıp başkalarının yanında çalışanların şimdilerde çıkıp bu meslek öyle kolay meslek değil işini düzgün yapamayanlar aradan çıkarlar, gazetelerini kapatmak zorunda kalırlar, hatta böyle olanların büyük bir kısmı bu sektörden çekilmek zorunda kaldı şeklinde bir yazı yazmaya kalkar iseler işte o zaman biz de arşivimize müracaat edip bakalım kim ne yazmış dediğimizde elimizdeki belgelerin ne yazdığını kamuoyu ie paylaştığımızda herkesin geçmişte yazdıkları karşısına çıkar.

Yazmaya veya konuşmaya sıra geldiğinde mangalda kül bırakmayan arkadaşlarımızın bazı Belediyelerin üzerine gidecek biçimde haberler yapmalarının nedenini bilmediğimizi zannediyor iseler çok yanılıyorlar.

Bu arkadaşlara tavsiyem akıllarını başlarına almalarıdır, onlara destek veren Belediyeler var zaten destek alamadıkları Belediyelere neden yüklendiklerini ve onlardan neler talep ettiklerini tüm detayları ile açıkladığımızda kaçacak delik arayacaklarını da unutmasınlar.

Bu arada bir de son zamanlarda bazı gazetecilerle ilgili Savcılığa suç duyurusunda bulunan arkadaşlara bir hatırlatmam olacak. Yaptıkları şikayeti sonuna dek destekliyorum ancak bir ilavem olacak, bizzat bana gelip ”falanca hastane yetkilisiyle ilgili elimde belgeler var, konuş onunla yayınlayacağım onları” deyip bir şeyler bekleyen arkadaşlara verdiğim cevabım “elinde belge varsa anında yayınla ben kimseyle konuşmam” dediğimi de Savcılara hatırlatmalarında yarar görüyorum.

Hatta o sağlık kuruluşunun sahibi beni aradı ısrarla şikâyet edeceğini şahitlik yapmamı istemişti, ne yaptı bilmiyorum. Şikâyet ederse şahitlik yapacağımı da burada belirtmek isterim. İnsanlar konuşurken veya yazarken azıcık kendilerine baksalar böyle fuzuli işlerle kimse uğraşmazdı ama tencere dibin kara misali bazılarının yaptıklarını görünce insan çileden çıkıyor.

Bu şehirde kimin ne yaptığını, kimin elinin kimin cebinde olduğunu, kimin hangi haberi neden yaptığını, olayın aslının ne olduğunu çok iyi bildiğimizi unutmasınlar. Sözlerime son verirken  yanlış iş yapacak arkadaşlara tavsiyem bu şehirde artık DENGE  var haberleri olsun. Kalın sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR