BAŞKA KAPIYA GİDECEKLER

Bu şehirde doğruları yazmak adına bizden daha çok bedel ödeyen kimse olmamıştır. Doğruları yazdığımız için başımıza gelmeyen kalmadı. Yaptıklarından pişman mısın derseniz; asla değilim, bugün olsa aynı şeyleri yaparım. Doğru olan neyse onu yazmak bizim olmazsa olmazımızdır. Bu konuda nokta kadar menfaatimiz için virgül kadar eğilmenin anlamı da yok. İnkıyadımız Allah’adır, her şeyi ondan bekleriz, hayrın da şerrin de ondan geldiğine inancımız sonsuzdur. Ancak şu da unutulmamalıdır ki biz bugüne kadar bir Allah kulunun maşası olmadık, kimsenin kiralık kalemi olmadık, yazdıklarımızı kimse adına yazmadık sadece ve sadece doğru neyse onu yazdık. Bunları yazdık diye bedel ödedik ama bundan hiçbir zaman da pişman olmadık. Bunu neden söylediğime gelince; bizi başkalarıyla karıştıran bazı ahmaklar sevmedikleri veya yanlarına gidince yalamalık yaptıkları ama arkalarından her türlü hezeyanı işledikleri bazı siyasetçilerle ilgili yazıp çizmemizi istediklerini görünce başka kapıya gitmeleri gerektiğini kendilerine söylediğim gibi buradan da ilan ediyorum.

Gerek milletvekillerinin gerekse belediye başkanlarının yaptıkları hataları yapmak elbette bizim en doğal hakkımız ve de işimizin gereğidir ama bunu yaparken planlı programlı yıpratma politikaları yapmak bizim işimiz değil, kalemlerini kiraya verenlerin işidir. Dikkat ederseniz bazı basın yayın organları sürekli olarak aynı siyasetçilerin aleyhinde yazıp çizmenin dışında bir iş yapmıyorlar. Her fırsatta aynı siyasetçileri yerden yere vurup kamuoyu nezdinde itibarlarını sarsmaya çalışıyorlar. Bunu yapan insanlar geçmişte kalemlerini kiraladıkları belediye başkanlarının başlarında bulundukları belediyelerin ekonomik yapısını bitirmekle kalmayıp personelin maaşlarını dahi bankalara ipotek etmeleriyle ilgili en ufak bir haber yapmak bir yana, onlara toz kondurmamak için her türlü manevrayı yaptıklarını bu toplum unutmuş değil. Aynı şekilde başında bulunduğu belediyeden iki günlük gazetecilere milyonlarca liralık fatura kestirip, parayı kırıştıran belediye başkanlarıyla ilgili de en ufak bir kelam etmemiş olmaları onların ne kadar dürüst olduklarının delili değil de nedir?

Son zamanlarda bazı okurlar ısrarla milletvekillerinin ve özellikle Mustafa Demir’in aleyhinde haber yapmamız noktasında yorumlar yapıyorlar. Bunların büyük bir kısmını tanıyorum. Amaçları bu siyasetçilerin yanlışlarını ortaya çıkarmak değil, önümüzdeki süreçte kendilerine yakın buldukları kişileri siyaset sahnesinde görebilmektir. Bunun sonucunda da kendi beklentilerini karşılamaktır. Yoksa şehrin menfaatiymiş, ülkenin geleceğiymiş, bizden sonraki nesillerin rahatıymış, umurlarında olmaz. Ama konuşmaya sıra gelince de biz şehrimizin ve çocuklarımızın geleceği için böyle konuşuyoruz demekten geriye kalmazlar, onu benim külahıma anlatsınlar. Gelen enteresan yorumlardan bir kısmında yaptığımız haberler eleştirilmekte. Örneğin büyükşehir belediyesinin yeraltı çarşısını yıkarak oraya yaptığı otoparkla ilgili yaptığım habere bir tanesi fore kazıklarının 17 metre olması gerekirken 12 metre olduğunu bunu da haber yapmamızı istemiş. Biz Çevre ve Şehircilik Bakanlığı değiliz, projede o fore kazıklarının kaç metre olduğunu, yerinde kaç metre uygulandığını da bilemeyiz. Bu noktada şikayeti olan varsa ya Çevre ve Şehircilik Bakanlığına müracaat edecek veya Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunacak, bu işin muhatabı oralardır, gazeteler değildir. 

Saathane Meydanına yapılan çalışmalardan tutun da Subaşındaki yeraltı çarşısının yerine yapılan otoparka, Cumhuriyet Meydanının genişletilmesi noktasında yapılması gerekenlere varıncaya dek her şeyin en güzelinin yapılması için biz de elimizi taşın altına koymaya hazırız. Ancak bunu yaparken amaç üzüm yemek olmalı, bağcıyı dövmek olmamalı. Örneğin Cumhuriyet Meydanı genişletilirken Mevlevihane Sokakta bulunan Mevlevi Tekkesinin yeniden inşa edilmesi noktasına elimizden gelen katkıyı vermeye hazırız. Zira bununla ilgili geçmişte yapılan bazı çalışmalar olmuş ama çok enteresan bir biçimde bu çalışmalar yarıda kalmıştır. Neden yarıda kalmıştır, olayın aslı astarı nedir derseniz onu da bir sonraki yazımda sizlerle paylaşacağım. Ama beni kendi emellerine alet etmek isteyenler başka kapıya gidecek, dolmuşa binmeyeli on sene olmuştur, herkes işine bakacak diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR