Mustafa Cemal Tomar

Mustafa Cemal Tomar

TEK ADAM REJİMİ

Muhalefet cenahında yer alan siyasi parti liderleri, millet vekilleri ve de yurttaşlarımız Türkiye'deki sorunların oluşumunda "Tek Adam Rejimini " sebep olarak gösteriyorlar. Parlamenter sisteme geçildiğinde bütün sorunlar bir anda ortadan kalkacağına inanıyorlar. Olaya böyle bakanlara ufuksuz, at gözlüğü ile bakmak, bağnaz kimseler olarak görüyorum. Bir yunusçuk misali olaylara 360 dereceden bakmak gerekir. Bu sığ kafalar her vesile ile "Tek Adam Rejimi" deyip duruyorlar. Bütün olumsuzlukların baş musebbibinin bu rejim olduğuna inanıyorlar.

Bilindiği üzere; Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, Türkiye'de 16 Nisan 2017 Referandumu'yla kabul edilen ve 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan kuvvetler ayrılığına dayalı başkanlık tipi bir hükûmet sistemidir. Yaklaşık 7 yıldan beri bu sistem yürürlüktedir.

Cumhuriyetin ilanı 102 yıl önceydi. Tam 95 yıl ülkemiz söz konusu sistemin dışında bir sistemle yönetildi. Şu andaki mevcut sorunlar o dönemlerde yok muydu? Adaletsizlik, ekonomik çalkantılar, adam kayırmalar, işsizlik, gelir adaletsizliği, faiz, borsa ve tefecilik gibi vehametler önceden yoktu da son 7 yılda mı icat edildi. Daha 2001 krizinde repo faizleri gecelik % 2000'lere çıktığını unuttuk mu? Borsa endeksi 15.000' lerden 2.500'lere düştüğünü, dar gelirlilerin yıllarca kıt kanaat birikimlerini kısa zamanda ulusal ve küresel tefeciler tarafından kemirildiğini ne kolay unuttuk.

1994 yılında Tansu Çiller başbakanlığında meydana gelen devalüasyon sonucunda milyonlarca insanın iflâs ettiğini, milyonların kaybının bir avuç sermayedarın havuzuna kaydığını neden "unuttum numarasıyla" deve kuşu gibi kafanızı kuma sokuyorsunuz.

Ekonomi profesörü Tansu Hanım memurun maaşını 400 marka kadar düşürme başarısını gösterdiğini, 400 markın da 200 Euro'ya tekabül ettiğini unutmayalım. Yazdıklarıma şüphe ile bakanlar 1994 "Nisan Krizi" ve sonrasını bir araştırsınlar.

Bir başörtüsü yüzünden hükümeti yıkmaya kadar gidenler, cumhuriyet elden gitti diye mitingler düzenleyenler, ilkokul çağındaki çocukların Kur'an okumasını yasaklayanlar, cumhurun en çok teveccüh ettiği okulları cumhura rağmen kapatanlar, 412 vekilin oyuna karşı çıkarak Anayasa Mahkemesine koşarak iptal davası açanlar, yüzlerce belediye yönetimi ellerinde olduğu halde bir küçük destan dahi yazamayanlar, bu saatten sonra kendilerinden birini cumhurbaşkanı seçtirsen ne olacak ki? Millet avutuluyor doğrusu. Sistem şimdi "Sol Cenahı" kurtuluş reçetesi olarak sunmaya çalışıyor. Olup bitenler hep onu gösteriyor. İmamoğlu gelecekmiş de ülkeyi kurtaracakmış. Reçetesi ne bu adamın. Özde AK Parti'nin aynısı. Ak Parti'nin yapamadığını İmamoğlu yapacakmış. Ben de buna çok inandım.

Değerli Okurlarım; Bütün bunlar bütünsel sisteme hizmettir. Yani küresel bir güç var dünyada. Dünyadaki bütün devletler küresel gücün hegemonyasındadır. Bizler dahil söylem olarak bu gücün karşısında olsak bile eylem olarak bu hegemonyanın bir neferi olduğumuzu unutmayalım. Yani kurulan sisteme ister- istemez uymak zorundayız. Uymadığın taktirde diskalifiye oluyorsun.Hayat hakkı tanımıyorlar. Peki bu düzen payidar mıdır? Hayır, hiç bir zâlim düzen payidar değildir.

Yönetilen milyarlar ne zaman oyunun farkına varır, prangaları yıkarsa o zaman bu düzen değişecektir. Günümüzde ise maalesef! "Küresel Şeytan Gücü" gücüne güç katmaya devam etmektedir. Bu ne demektir derseniz, "dünyadaki zulümler artarak devam edecektir" demektir.
Bizde bütün gazeteciler, ekonomistler, muhafazakârlar, demokratlar şu habere feveran ediyor: "Trump, Körfez ülkelerinden 4 trilyon doları aşan yatırım ve silah anlaşmalarıyla döndü. ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) yaptığı ziyaretten trilyonlarca dolar değerinde silah satışı ve yatırım anlaşmaları yaparak ülkesine döndü" Bu haberde bir anormallik yok aslında. Yunusçuk gözlüğüyle bak olaylara. Tramp'ın ya da Amerika'nın gücü filân deği, "Küresel Güç'ün" gücü. Burada 28 Şubat sürecinde Merhum Erbakan Hoca; " Emir İsrail'den, ne yapsın Karadayı?" sözüyle bu gerçeği vurgulamıştır.

Bu Arap ülkelerinin yöneticileri müslüman görünümlü Yahudi olduklarını, Küresel Güçlerin adamları olduklarını anlamak için daha ne olsun? Gazze ve Filistin'de ki katliam için "dört dolar" bile vermeyeceksin, Tramp ve yandaşları için 4 trilyon dolar gibi korkunç bir parayı seferber edeceksin. Bir de ben bu yöneticilere müslüman diyeceğim. Ben öyle müslümanlardan Rabbime sığınırım.

Peki 4 trilyon doların bir manası da nedir; derseniz, açıklayayım. 4 trilyon dolar demek yeryüzündeki müslümanların namusuna uzanan el, üzerine yağan bombalar, akan müslüman kanı, emek ve alın terinin kaspı, gaflet uykusunda yatan iki milyar müslümanın ayıbı,kifayetsizliği, köle düzeninin değirmenine su taşınması, sen çeyrek asırda öldürülen 25 milyon müslümanın katliam yapan zalimlerin ödüllendirilmesi ve masraflarının karşılanması, "katliamlarınıza devam edin" Orta Doğu'nun tüm kaynaklarının emrinizdedir denmesi anlamına geliyor. Bir de Trump nasıl karşılandığını gördünüz mü?

Müslüman görünümlü bu Yahudilerin küresel güçlerin elçisine, genç kızların dansları ve sevgi gösterileriyle biatlarının bir tezahürü değil midir? Bu fotoğraf neyin ifadesidir. Peki ülkeyi kurtarmaya soyunan bizim CHP ve evanesinin gündeminde böyle bir konu var mıdır? Yoktur, olamaz. Nedenini siz düşünün.

Bir kere şu hakikatı unutmayalım. Dünya' nın nasıl yönetildiğinin fotoğrafı çekilmeden ulusların yönetim biçimini anlamak mümkün değildir. Bizim muhalif gazeteler dahil mahalli dedikoduların dışında bir konuyu tartıştıklarını görmedim.

Dünyada ve Türkiye'de olup biten olumlu ya da olumsuz icraatları sadece devlet başkanlarına yüklemek dünya gerçeklerini anlamamak demektir. Aslında bu adamlar yurt içindeki kamuoyunu uyutmak için bebeğe söylenen ninnilerden başka bir şey yaptıkları yok. Sivrisinekle uğraşıyor, bataklığı hiç görmüyorlar.

Kurtuluşumuz nedir?
İki milyar müslüman bir olup islâm kardeşliği çerçevesinde küresel şeytani düzenin tuzaklarını fark edip gerekli önlemler alınmadan "Hakça Düzen" kurulması mümkün değildir. Hakça-Adil düzen kurulmadığı sürece refaha ulaşmak mümkün değildir. A Partisi gelmiş, B Partisi gitmiş, özde hiç bir değişiklik olmaz. Sadece pansumanı tetbirlerin dışında bir şey yapmak mümkün değildir. Olaylara geniş perspektiften bakalım inşallah.

Selâm ve dua ile ..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Cemal Tomar Arşivi
SON YAZILAR