TERBİYELİ AKIL
İnsan, yeryüzünde sorumlu bir varlık olarak yaratılmıştır. Bu sorumluluk bilincinin temeli ise akıl ve vahiy ekseninde şekillenir. Akıl, Allah’ın insana lütfettiği büyük bir nimettir. Ancak aklın başıboş bırakıldığında sapıtabileceği, nefsin ve şeytanın oyuncağı hâline gelebileceği de bir hakikattir. Bu yüzden, İslâm düşüncesinde “aklın terbiyesi” ya da “ehlileştirilmiş akıl” kavramı son derece mühimdir. Bu terbiye ise vahiy rehberliğinde mümkündür.
Felsefi düşüncede bilginin kaynağı akıl kabul edilirken, İslamî düşünce sisteminde bilginin kaynağı vahiy kabul edilmekte, vahyin muhatabı olarak akıl görülmektedir. Böylece de, akıl; vahyin kontrolüne sunulmaktadır. Aklın düşünce üretme sınırları vahiyle belirlenmektedir. Ulaşılan her yeni bilginin aslında yeri bir buluş değil, Allah c.c. tarafından yaratılmış bilgiye yeni ulaşılmış olduğu kabul edilmektedir.
Kur’an-ı Kerîm’de akıl, insanın temel ayırt edici vasfı olarak zikredilir. “Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardı ardına gelişinde... aklını kullanan bir toplum için elbette ibretler vardır” (Âl-i İmrân, 3/190) ayeti, aklın tefekkürdeki yerine dikkat çeker. Bununla birlikte aklın sadece teknik ve mantıksal bir işleve değil, hakikati idrak sorumluluğuna sahip olduğu vurgulanmaktadır.
Aklın işlevi, vahyin rehberliğinde hakikati bulmaktır. Akıl iyi ile kötüyü ayırabilir ancak her zaman doğruya ulaşması garanti değildir. Zira insan nefsinin, hevânın ve çıkarların etkisiyle akıl, yanlış hükümler verebilir. Vahiy, aklın rehberi, yön göstericisi ve dengeleyicisidir. Yüce Allah; “Eğer hak onların hevâlarına (arzularına) uysaydı, gökler, yer ve içindekiler bozulup giderdi...” (Mü’minûn, 23/71) buyurmuştur. Bu ayet, aklın hevâ ile karıştığında nasıl bir sapmaya yol açabileceğini göstermektedir. Vahiy, işte bu noktada aklı ıslah eden, onu “terbiyeli ve ehlileşmiş” hâle getiren nurdur.
Akıl ve vahiy birbirine muhtaçtır. Kur’an ve sünnet, aklı dışlamaz; aksine sürekli aklı kullanmaya teşvik eder. Ancak aklı kendi başına bir otorite olarak da görmez. Kur’an’da sıkça geçen “tefekkür etmez misiniz?”, “akletmez misiniz?” ifadeleri, aklın önemini yansıtırken, diğer yandan da bu aklın vahiy ile yönlendirilmesini zaruri kılmaktadır.
Vahiyle terbiyelenmiş akıl; kibrin değil, tevazuun hizmetindedir, nefsin değil, hakikatin izindedir, dünyevî çıkarlar değil, uhrevî saadet için çalışır, “Ben bilirim” iddiası değil, “Rabbim bilir” teslimiyeti ile yaşar. Vahiy, aklın yönünü tayin eden pusuladır. Aklın terbiye edilmesi, onu vahyin ışığına teslim etmekle mümkündür. Böylece akıl hem bireyin hem toplumun ihtiyacına uygun kararlar alabilir. Vahyin terbiyesinde çalışan akıl; insanı peygamber ahlâkına yaklaştırırken, vahyin sınırlarını aşan akıl kişiyi azgınlaştırır. Vahyin terbiyesiyle şekillenen bir akıl, hem dünya hem ahiret saadetinin anahtarıdır.
Allah’ın insana verdiği en büyük nimetlerden biri akıldır. Fakat bu akıl sadece dünya işlerinde hesap-kitap yapmak için değil, hakkı batıldan ayırmak, iman etmek, tefekkür etmek ve vahye yönelmek içindir. Aklı kullanmamak; körü körüne gelenek, moda, ideoloji veya nefse uyarak yaşamak demektir.
Aklı kullanmayan, doğruyu-yanlışı ayırt edemez, nefsi ve hevâsı onu yönlendirir. Böyle bir insan hem kendi nefsine hem de topluma zarar verecektir. Aklını vahyin kontrolünde kullanamayan bireyler; şöhretin, servetin, ideolojilerin veya sapkın arzuların peşinden sürüklenir. Toplumlar ise; zulmü, ahlâksızlığı, sapkınlığı meşrulaştırır hâle gelir. Bunun sonucunda da fıtrat düzeni bozulur, rahmet çekilir, bereket uzaklaşır, fitne artar. Bugün yaşanan pek çok sosyal ve ahlâkî çöküntü, aklın vahiy rehberliğinde kullanılmamasının bir sonucudur.
Allah’ın verdiği aklı, vahyin rehberliğinde kullanmayanlar, bu nimetin şükrünü eda etmemiş olur. Bunun karşılığı ise “manevî pisliğe batmak, hakikatten sapmak ve ilahî rahmetten mahrum kalmak”tır. İşte bu yüzden:
Aklını kullanmayanın üzerine pislik yağar. Bu, hem dünya için bir uyarı hem de ahiret için bir tehdit mesajıdır. Vahiyle terbiye edilmiş akıl; pisliğe batmaz, kötülük yaptırmaz, zulme fırsat vermez, isyana müsade etmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.