Dengeli beslenmek bir özgürlüktür
Her Pazartesi başlayan ve Cuma akşamı bozulan diyet döngüsünden sıkılmadık mı? Sosyal medyada parlayan detokslar, mucize kürler, sıfır karbonhidrat iddiaları... Bilgi kirliliğinin zirve yaptığı bu çağda, sağlıklı beslenmenin aslında ne kadar basit ve dingin bir felsefeye dayandığını unutuyoruz: Denge.
Dengeli beslenme, kendinize karşı uyguladığınız bir kısıtlama listesi değil; bedeninize ve ruhunuza gösterdiğiniz en büyük saygı biçimidir. Yıllarca bize yağların düşman, karbonhidratların şeytan olduğu öğretildi. Oysa sağlıklı bir yaşam için vücudumuzun tüm makro ve mikro besin gruplarına ihtiyacı vardır. Dengeli beslenme; bir öğünde protein, sağlıklı yağlar ve kompleks karbonhidratları tabağınızda yeterli porsiyonlarda bulundurabilme sanatıdır.
Denge şunları içerir: Yeterlilik: Vücudun temel fonksiyonlarını yerine getirecek kadar kalori ve besin almak. Aç kalmak, denge değildir. Çeşitlilik: Tek tip beslenmeden kaçınarak farklı renk ve türde gıdaları tüketmek. Ölçülülük: Sevdiğiniz hiçbir gıdayı tamamen yasaklamamak, ancak porsiyon kontrolünü elden bırakmamak.
Unutmayın, vücudunuz bir maraton koşucusudur; ona sadece hızlı enerji veren şekerli patlamalar değil, uzun vadeli güç veren kaliteli yakıtlar sunmalısınız. Dengenin anahtarı, işlenmiş gıdalardan uzak durarak gerçek gıdaya yönelmektir. Bir ürünün raf ömrü ne kadar uzunsa, genellikle besin değeri o kadar düşüktür.
Basitçe düşünün: Tabağınız ne kadar renkliden oluşuyorsa, o kadar dengelidir. Yeşil (vitamin ve lif), kırmızı (antioksidanlar), kahverengi (kompleks karbonhidratlar), beyaz (protein). Paketli, etiketinde altı farklı E kodu barındıran ürünler yerine; pazardan aldığınız mevsim sebzelerine, tam tahıllı ürünlere ve kaliteli protein kaynaklarına yönelmek, dengeye atılan en sağlam adımdır.
Sağlıklı beslenme yolculuğunun en zorlu kısmı, psikolojiktir. Mükemmel olma takıntısı, yapılan küçük kaçamaklardan sonra hissedilen suçluluk duygusu (vicdan azabı), diyetlerin hızla terk edilmesine neden olur.
Denge, %100 mükemmellik talep etmez. Burada sürdürülebilirliğin altın kuralı olan 80/20 kuralı devreye girer: %80: Bedeninizi besleyen, sağlıklı ve temiz gıdalarla beslenin. %20: Sosyal hayatın, kutlamaların ve ruhunuzun ihtiyaç duyduğu o küçük "kaçamaklara" izin verin.
Bir dilim pastanın veya bir porsiyon mantının, sağlıklı yaşam hedefinizi raydan çıkarmasına izin vermeyin. Mühim olan, o anın tadını çıkardıktan sonra bir sonraki öğünde tekrar dengeye geri dönebilme iradesidir.
Dengeli beslenme bir mücadele değil, bir keşiftir. Bedeninizin size ne söylediğini dinlemeyi, açlık ve tokluk sinyallerini doğru anlamayı öğrenmektir. Unutmayın; en iyi diyet, sürdürebileceğiniz diyettir. Diyet yapmayı bırakın, bedeninizi sevin ve ona hak ettiği dengeli, kaliteli yakıtı sunarak yaşam enerjinizi zirveye taşıyın. Sağlık ve afiyetle kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.