SAMİMİYETSİZ SAMİMİLER…!
Zamanın en büyük kırılmalarından biri, kelimelerin ruhunu kaybetmesiyle başlar. “Samimiyet” de bu kaybolan değerlerden biri hâline gelmiştir. Eskiden samimi insan; güvenilir insan demekti, sözü özü birdi, davranışı niyetinin tercümesiydi. Bugün insanlar en çok da samimi görünmeye çalışırken samimiyetsizleşmektedirler. İşte bu yüzden çağımızın en ilginç karakteri; samimiyetsiz samimilerdir. Bunlar; içtenlik perdesi arkasında yapaylık, yakınlık görüntüsü altında hesap, tebessümün ardında çıkar barındıran insanlardır.
Bu insanlar hayatın her alanında karşımıza çıkar. Dost görünürler ama dostlukları rüzgâr gibidir; yumuşak eser ama arkasında bir soğukluk bırakır. Destek oluyormuş gibi durur, fakat en kritik anda geri çekilirler. Seni överler, fakat övgülerinin altındaki ince sızı, bir kıskançlık ya da gizli bir rekabetin işaretidir. Sanki iyilik yaparlar ama iyilikleri karşılık bulmadığında yüzleri düşer. Çünkü onların samimiyeti kişiye değil, koşullara bağlıdır. Ortam müsaitse sıcak, menfaat biterse buz gibidirler.
İslâm ahlâkının temelinde ihlâs vardır. İslâmda gösteriş değil, içtenlik esastır. Hz. Peygamber (s.a.v.) “Ameller niyetlere göredir” buyurarak, samimiyetin çekirdeğini niyet kavramıyla tarif etmiştir. Bugün insanlar, niyetlerinden çok imajlarına yatırım yapmaktadır. Nasıl göründüğünü, nasıl olduğundan daha fazla önemsemektedir. O yüzden yapmacıklık, nezaket kisvesi altında dolaşmaktadır. Rol kesmeler, fedakârlık gibi sunulmakta, incelik adı altında sahte davranışlar çoğalmaktadır. Böylece hakikat ile görüntü arasındaki mesafe büyümektedir.
Samimiyetsiz samimilerin en belirgin özelliklerinden biri, mesafeyi ayarlayamamalarıdır. Yakın dururlar ama yakınlıkları sizi ısıtmaz, iki adım yanınızda yürürler ama kalbinizde yer etmezler. Sözleri tatlıdır fakat tatlarının arkasında ekşi bir hesap vardır. Gülüşleri boldur ama gözleri o gülüşü doğrulamaz. Çünkü yüzlerinde tebessüm, kalplerinde tereddüt, dillerinde övgü, zihinlerinde hesap taşırlar. Böylesi insanlar bir gün sizin yanınızda durur, ertesi gün sizinle ilgili başkasına farklı bir dil kullanırlar.
Samimiyetsizlerin samimiyetleri mevsimliktir; mevsim değişince hâlleri de değişir. Kur’ân, “Onları konuşmalarından tanırsın” (Muhammed 30) buyurarak, söz ile niyet arasındaki uyumsuzluklarına işaret etmektedir. İnsan için söz, kalbin vitrini gibidir ama bu vitrin çoğu zaman süslenebilir. Asıl olan vitrinin arkasındaki depodur. Kalbin rengi, niyetin berraklığı, duruşun netliğidir. Samimiyetsiz samimiler; vitrini parlatır ama kalbin deposu karanlıktır. Bu yüzden onlarla kurulan ilişkilerde hep bir eksiklik, hep bir huzursuzluk hissedilir. Sebebi çoğu zaman açık değildir ama ruha sinen bir tedirginlik bırakır.
Günümüzde insanlar arasındaki kırgınlıkların, güven kayıplarının, biten dostlukların çoğunun altında işte bu suni samimiyet anlayışı yatmaktadır. Çünkü samimiyetsiz insan, insanın en çok “güvenine” zarar verir. Güven yok olunca sevgi de sığınacak yer bulamaz. Bu yüzden hayatın kuralı şudur; samimi görünene değil, samimi davranana değer verilmelidir. Çünkü davranış taklit edilmez, ama söz edilir. Duruş sahte olmaz, ama imaj olabilir. İnsan, yanında olduğunda değil, arkanda olmadığında belli eder gerçek niyetini.
Samimi insan; karşılık beklemeden bağ kurar, samimiyetsiz olan ise; bağları menfaatle örer. Samimi insan; sessizdir, gösterişsizdir; iyiliğini başa kakmaz, varlığını reklam etmez. Samimiyetsiz olan ise; iyiliğini dahi pazarlık konusu yapar; “Ben olmasam…” diye başlayan cümlelerle kendini öne çıkarır. Birine yakın olduğu görüntüsünü verir ama aslında kendine yatırım yapıyordur. En tehlikelisi de budur; maskesi düşünceye kadar insanın vaktini, enerjisini, huzurunu tüketirler. Bu yüzden, samimiyetsiz samimilerden uzak durmak bir kibir değil kendini koruma refleksidir. Kalbi kırılgan olan her insan, bu tip kişilerin yıpratıcı enerjisinden etkilenir. Yakınlık kurmak, her içten görünen sözün peşine takılmak, herkesle duygusal bağ kurmaya çalışmak artık büyük bir risktir. Çünkü samimi görüntüler çoğalırken, samimi insanlar azalmaktadır.
Her zaman Peygamber’in yaptığı gibi dua etmek gerekir; “Allah’ım! Kalbi bozuk, niyeti karışık olanların şerrinden Sana sığınırım.” Zira hakiki samimiyet Allah için olandır. Karşılıksızdır, sessizdir, gösterişsizdir. İnsanı yormaz, tüketmez, mecbur bırakmaz. Varlığı huzur verir, yokluğu dahi insanın içini rahatlatır. Hayatta tanıyacağımız en kıymetli insanlar, içtenliği sesine yansımayan; davranışıyla, sadakatiyle, vefasıyla samimiyetini gösteren kişilerdir. Geri kalanlara ise bu başlık kapak olmamıdır; Samimiyetsiz Samimiler…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.