HEDEFLENEN ENFLASYON KADAR ZAM
Türkiye'de öngörülebilirlik konusunda son derece zayıflık vardır. Bulgular ve belgeler gerçeği yansıtmadığı zaman hedefler hiç bir zaman gerçekleşmiyor. Bu zamana kadar enflasyon konusundaki tahminler hiç tutmamıştır. Bir zamanlar 2023 hedefleri vardı. Milli gelir 25 bin dolar, ihracat 500 milyar dolar olacaktı. Ekonomimizi gelişmiş on ülkenin arasında görecektik. AB'ne girecektik. Komşularımizla sıfır sorun yaşayacaktık. İşsizlik oranını % 5'in altına indirecektik. Cumhuriyetimizin ikinci yüz yılına bu heyecanla girecektik. 2023'e gelindiğinde bu hedeflerin hiç birisi gerçekleşmedi, yanından bile geçilemedi. İnsan bir hedef koyar, koyduğu hedefe biraz olsun yaklaşır. Bırakın yaklaşmayı rakamlar hedeflerden çok uzakta olduğumuzu gösteriyor.
Ülkemizde özellikle 2020 den sonra ileriye doğru konulan hedeflerin hiç birisi tutmadı. Tutmayacağını da kıymetli hükümet yetkililerimiz de söylüyor. TÜİK'e göre 2025 için enflasyon % 35, ENAG' a göre ise % 69'dur. Gene TÜİK'in verilerine göre iki yılda enflasyon 4 puan ancak düşmüştür. Bütün ekonomik bulgular yaz sezonundan sonra ekonominin dara gireceği ve enflasyonun paylaşacağı yönündedir. Yanılmak isteriz elbette memleketimizin selämeti için. Hak böyle iken; Memura zam teklifi belli oldu. 2026'nın ilk 6 ayı için yüzde 11, ikinci 6 ayı için yüzde 7. 2027'nin ilk 6 ayı için yüzde 4, ikinci 6 ayı için yüzde 4 oranında artış teklif edildi. 1000 TL taban aylığı artış teklifi de yinelendi. Yaklaşık 6 milyon memur ile memur emeklisini kapsayan zam oranları böyledir. Bu zam oranları ile belli ki sabit gelirliler daha da fakirleşecektir..
Zamlarla ilgili Hükümetten gelen bu komik zam oranlarına Memur-sen Genel Başkanı Ali Yalçın haklı olarak feveran etti. Uzlaşma kurulunu önceki uygulamalarına bakarak samimiyetsiz ve taraflı bulduklarını söyledi. Yetkililere gerekli uyarılarda bulundu. Başkan, görünürde samimi ve kararlı görünüyordu. Her ne ise, benim şahsi fikrim temelde bu konularda hükümetlerin politikaları izleniyor. Sendikalar aparat olarak kullanılıyor. Sonuç maalesef böyledir. Olayların gelişmesine, şeffaf ve demokratik duruşuna bakmayın. Süreç içerisindeki mücadeleye de bakmayın. Sonuca bakmak yeterli olacaktır. Geçmiş dönemlerde hep hükümetlerin yetkililerinin dedikleri olmuştur. Elbette sendikaların verdiği mücadelelerle pastadan kırıntılar elde edilmiştir. Bunun manası ise " bak sizi de dinliyoruz, isteklerinizi itibare alıyoruz, demokratik mücadelenizi verin" diyedir. Yani oyalama taktikleri bunlar. Aslında bunlara gerek yoktur. Bilim var, matematik var, hayatın gerçekleri var. Bir ailenin asgari düzeyde geçineceği bir ücret var. Bunlar net olarak biliniyor. Lâkin yetkililerin derdi sorunları çözmek yerine çözümsüzlüğü önümüze koyuyor. Hukuksuz bir şekilde sermaye transferi yapmanın yolu türkü türlü entrikalar üretmekten geçer. Kapitalist yönetimlerin temelinde sermaye transferi mevcut olduğu için hiç bir zaman çalışanların sorunları çözülemeyecektir. Nokta!!!
Değerli okuyucularım. Hedeflenen enflasyon kadar zam vermenin vahim sonuçlarına örnek vererek şöyle bir göz atalım. Diyelim ki, 2026 yılı için hedeflenen enflasyon % 60 olsun.Yılbaşından itibaren de maaşımız ilk altı ay için %30 zamla beraber 100 lira olsun.Bu durumda ortalama aylık enflasyin % 5 olur. Ocak ayının sonunda maaşımız 95 liraya, şubat ayının sonunda 95 liranın yüzde beşi 4,75 olacağından maaş 90 lira 25 kuruşa düşecektir. Bu formülü diğer aylara da uyguladığımızda ilk altı ayda enflasyondan doğan kaybımız yaklaşık 70 lira oluyor. İlk altı ayda bir maaşımızın 2/3'ü gitmiş demek oluyor. Hedeflenen enflasyon tuttu diyelim. İkinci aktı ay için de % 30 zamla maaşımız 130 lira oldu. Aynı formülü uyguladığımızda bu sefer enflasyon nedeniyle 90 lira olacaktır. Sonuç: Yılın sonunda 1,5 maaşımız enflasyon canavarıyla elimizden alınmaktadır. Bizim sendikacılarımızın hiç biri bu kaybımızı dile getirmiyor. Şeytani sistem görüldüğü üzere çok sinsi çalışıyor.
Hedeflenen enflasyon gerçek enflasyonun üzerine çıktığında ise yanlış yönetimin enkazı nedense hep çalışanın üzerine yıkılıyor. Bu işin çözümü esasen çok basittir. 54. Hükümetin efsane başbakanı merhum Necmettin Erbakan Hocamız açıklamıştı.O da Eşel Mobil Sistemi'dir. Ücret endekslemesi veya Eşel mobil sistem, ücretli ve maaşlıları, hayat pahalılığı karşısında korumak amacıyla fiyat artışlarıyla doğru orantılı olarak gelirlerinin artmasının sağlanmasıdır. Diğer bir deyişle geçmiş dönem enflasyon oranlarına göre ücretlilere otomatik zam yapılmasıdır. Yani her ay enflasyon farkını maaşa yansıtmaktır. Gerisi fasaryadır, sömürüdür, sermaye transferidir. Matematikteki 4 işlem bize hakikatı söylüyor, ben söylemiyorum. Vesselâm!!!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.