TOPLUMSAL HUZUR FORMÜLÜ…
Toplumun en küçük ama en güçlü kurumu ailedir. Aileyi ayakta tutan, erkeğin koruyucu olması, kadının da vakarını korumasıdır. İslam ahlâkı bu iki fazileti “erkekte gıyret”, “kadında haya” olarak isimlendirmiştir. Ne yazık ki günümüzde bu iki değer ya yanlış yorumlanmakta ya da tamamen değersizleştirilmektedir. Oysa bunlar fıtrî özelliklerdir ve insana Allah tarafından verilmiş birer emanet niteliği taşımaktadır.
Kıskançlık (Gıyret), basit bir sahiplenme veya bencil bir duygunun yansıması değildir. İslam terminolojisinde bunun adı “Gıyret”tir. Gıyret; erkeğin ailesini, namusunu, inancını, değerlerini koruma hassasiyetidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur; “Allah, gayretsiz kimseye buğz eder.” (Nesâî) Bir başka hadis-i şerifte ise; “İzzet sahibi Allah da gıyret eder, mümin kul da gıyret eder. Allah’ın gıyretinden dolayıdır ki, fuhşiyatı açıkça yapanların işi haram kılınmıştır.” (Buhârî) Bu hadislerden anlaşılıyor ki, erkeğin kıskançlığı yalnızca şahsî bir duygu değil, Allah’ın hoşnut olduğu bir imandır. Ancak bu kıskançlık zorbalığa değil, şefkatli korumaya dönüşmelidir.
Kadının yaratılışındaki en değerli süs “haya”dır. Haya, kişiyi yanlışlardan koruyan, insana vakar ve güzellik katan bir özelliktir. Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır; “Haya imandandır.” (Buhârî) Bir başka hadiste; “Her dinin kendine has bir ahlakı vardır. İslam’ın ahlakı ise hayadır.” (İbn Mâce) Kur’ân-ı Kerîm’de de haya duygusunun önemine işaret eden sahneler vardır. Mesela, Hz. Musa kıssasında; “Derken (Şuayb’ın) iki kızından biri utana utana yürüyerek Musa’nın yanına geldi...” (Kasas, 28/25) Bu ayet, kadındaki hayanın Allah tarafından övgüyle zikredildiğinin delilidir.
Erkek kıskançlığını zulme dönüştürdüğünde gıyret olmaktan çıkacak, baskıya dönüşecektir. Kadın utangaçlığından sıyrıldığında haya olmaktan çıkacak, özgüvensizliğe dönüşecektir. Esas olan; bu iki fıtrî duyguyu Allah’ın koyduğu ölçüde yaşatmaktır. Bugün sosyal medyada, dizilerde ve modern yaşamda gördüğümüz manzaralar; gıyretin zayıfladığını, hayânın unutulduğunu göstermektedir. Erkekler ailesini koruma vazifesini ihmâl etmekte, kadınlar ise vakarını beğeni ve reyting uğruna feda etmektedir. Neticede aile çözülmekte, güven kaybolmakta, toplumsal bağlar zayıflamaktadır. Kur’ân-ı Kerîm bu tehlikeye dikkat çekerek; “Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o, çirkin bir hayasızlık ve kötü bir yoldur.” (İsrâ, 17/32) uyarısını yapmaktadır.
Hayasızlığın yayılması; gıyretin kaybolmasının en büyük göstergesidir. Sosyal medyada kadınlar “beğeni” uğruna mahremiyetini sergilemekte, erkekler ise bunu normalleştirmektir. Halbuki Efendimiz (s.a.v.); “Allah, gıyret eden mümin kulunu sever.” buyurmaktadır. Boşanmaların çoğu ya ilgisizlikten ya da baskıdan kaynaklanmaktadır. Oysa dengeyi korumak için Peygamberimiz (s.a.v.) şu ölçüyü vermiştir; “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır.” (Tirmizî) Günümüzde kıskanılmak; sevginin, utanmak ise; geri kalmışlığın göstergesi gibi sunulmaktadır. Bu algı tersine çevrilmedikçe değerler erozyona uğramaya devam edecektir.
Çare; Kur’an ve sünnetin tavsiye ettiği dengededir. Erkek, ailesine şefkatle sahip çıkmalı, gıyretini korumalıdır. Kadın, vakarını ve haya duygusunu muhafaza etmelidir. Bu iki fazilet bir araya geldiğinde, aile yuvası güvenli bir liman, toplum huzurlu bir mekan olacaktır. Kısacası; “Erkek kıskanacak, kadın utanacak”tır. Bu; Allah’ın emrine dayanan toplumsal huzur formülüdür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.