ŞEHRE EN UFAK KATKISI OLMAYANLAR
Yaşamakta olduğumuz şehrin en önemli sorunlarından birisi de lokal ırkçılıktır. Diğer bir deyişle mikro milliyetçilik bu şehrin kanayan yaralarından biridir. 1600 km uzaktaki Yunanistan’dan bu şehre gelenler yerli olabiliyor ama şuracıkta 300 km uzaktaki Trabzon’dan, Rize’den, Artvin’den veya başka bir ilden bu şehre gelip yatırım yapanlar, istihdam sağlayanlar, hatta hayır hasenatın en güzelini yapanlar Samsunlu olamıyorsa burada ciddi bir sıkıntı var demektir. Hiç unutmuyorum 1995 seçimlerinde Bafra bölgesinde Refah Partisi il başkan yardımcısı olarak çalışırken bir köye gittik. Köyde cami yok, yanımızdaki bir ağabeyimiz köylülere sordu; ‘Bu köy Müslüman köyü değil mi?’ Köylüler, ‘Olur mu öyle şey, Müslüman köyü tabii ki.’ deyince, 'Peki, Neden bir caminiz yok?’ diye sordu. ‘İmkanımız olmadı, ondan yapamadık.’ dediler. Bunun üzerine o ağabeyimiz ‘Demek ki bureya bi Ofli yoktur. Ofli olsaydı milletten yardım toplar yarısıyla cami yapar, yarısıyla da geçinirdi.’ dedi. Bu hatırayı otuz yıldan beri hiç unutamam, sürekli dostlara anlatırım. Doğu Karadeniz’in insanı çalışkandır, gece gündüz demeden çalışır, fedakârlık yapar, para da kazanır hayır hasenat da yapar. Bunun en bariz örneklerinden birisi de davetli olduğum halde şehir dışında olmam nedeniyle açılışına katılamadığım Samsun Üniversitesi’nin Ballıca kampüs yerleşkesinde merhum Fahrettin Ulusoy adına yapılan caminin geçtiğimiz cuma günü açılışıdır.
Caminin mimari uygulamasını Mimarlık Fakültesinin Dekan Vekili Doç. Dr. Halil İbrahim Düzenli ekibiyle birlikte dizayn etti. Gelen video ve fotoğrafları inceleyince gördüm ki Selçuklu mimarisine uygun, Çarşamba’daki çivisiz camiyi andıran çok güzel bir cami yapılmış. Emeği geçenlerin tamamından Allah razı olsun. Rektör Prof. Dr. Mahmut Aydın hoca mimarlık fakültesinde çok güzel bir ekip kurmuş. Bilgi birikimleri, donanımları, karakterleri ve inançlarıyla sadece öğrencilerine değil etrafındaki insanlara da örnek olacak şahsiyetlerden oluşan bir ekip kurmuş. Kendisini tebrik ediyorum. Nasip olursa önümüzdeki günlerde camiyi gidip ziyaret etmeyi düşünüyorum. Böyle güzel bir eser ziyaret edilmeli diyerek asıl konumuza geçmek istiyorum. Lokal ırkçılıktan başlayıp buraya gelme nedenim bu şehre katkı veren herkesin bu şehrin olmazsa olmaz değeri olduğunu hatırlatmaktı. Trabzonlulara bu şehirde düşmanlık yapan insanların, yıllardır bu şehirde para kazanıp, zenginler liginin üst sıralarına gelmiş Mardinli bazı ailelerin şehre en ufak bir katkı vermemelerini bir kez olsun eleştirdiğini görmüş değilim. Bu ailenin bu şehirde inşaattan turizme, otelcilikten ticarete her türlü ticari faaliyeti yapıp para kazanmasına rağmen şehrin spor kulübüne veya hayır hasenat noktasında camisinden Kuran kursuna, İmam Hatip Okulundan düz lisesine adlarını taşıyan tek bir eser yapmamış olması bu şehri yönetenlerin neden hiç dikkatini çekmez anlamış değilim. Bırakın bu tür hayır hasenat yapmayı adamlar şehrin göbeğinde ruhsat alma gereği dahi duymadan inşaat yaparlar, kimsenin mal ve can güvenliğini düşünmeden bina yıkımları hafriyatlar yaparlar, Allah kulu da çıkıp bu insanlar ne yapıyor diye sormaz. Belediye encümenlerinden cüzi miktarlarda cezalar kesilir ama onlar yine bildiklerinden şaşmazlar.
Bunlarla ilgili o kadar çok şikâyet geldi ki anlatmakla bitmez. Son çıkan kentsel dönüşüm yasası bina sakinlerinin belli bir sayıdaki sakiniyle yapılan anlaşmadan sonra kalanlarıyla anlaşma gereği dahi duyulmadan bankaya kamulaştırma bedeli yatırılıp inşaat ruhsatı alıp insanları mağdur ederek inşaat yapma imkânı sundu. Aslında bu kentsel dönüşümün önünü açmak adına yapılan güzel bir çalışmaydı ama çok değerli yerlerde yapılmış binalardan bir iki daire satın alıp bina sakinlerinin de bir kısmıyla anlaşıp diğerlerini mağdur eden o kadar çok müteahhit oldu ki anlatmakla bitmez. Geçmişte bir iki merhum ağabeyimiz bana geldi. İstiklal Caddesi üzerindeki çok değerli mülklerine bazı müteahhitlerin bu yolla çöktüğünü, bunu haber yapmamı istediler. Ben, olur yaparım hiç sorun değil ama sizlerin de resimlerini koyarım deyince bunların zulmünden korkup resim veremediler. Buradan şehri yöneten herkese sesleniyorum. Bu şehirde kazanıp bu şehirde yatırım yapıp bu şehre en ufak bir hayrı olmayanları lütfen iyi takip edin, önlerini açmayın. Belediye başkanları da personelleriyle bunların ilişkilerini iyi araştırsın, yanlışlarına göz yummasınlar. Bunun yanında da şehre katkısı olan değerli iş adamları nereli olurlarsa olsunlar onlara yardımcı olun diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.