Mehmet Ali Coşkuner

Mehmet Ali Coşkuner

SADAKATIN ADI SERDENGEÇTİLER

Bazı kelimeler vardır ki yalnızca sözlük anlamlarıyla izah edilemezler.

Onları anlamak için yüzyıllar boyunca bir milletin geçirdiği badirelere, yaşadığı direnişlere ve yazılmamış kahramanlık hikâyelerine bakmak gerekir.

İşte onlardan biri de “serdengeçti”dir.

Serdengeçti; sadece bir askeri tabir değil, sadakatin, cesaretin ve adanmışlığın kelimelere dökülmüş halidir.

“Devlete sadakat içinde olanlar, serdengeçtilerdir” derken aslında sadece canını ortaya koyanlardan bahsetmiyoruz; bu milletin geleceği için ömrünü, onurunu ve vicdanını ortaya koyanlardan söz ediyoruz.

Osmanlı'nın serhat boylarında savaşan akıncıları düşünün…

Adı sanı bilinmeyen binlerce yiğit, devletin bekası uğruna canını verdi.

Ne karşılığında toprak aldılar, ne de bir madalya beklentileri oldu.

Onların tek derdi, “devlet yaşasın” idi.

Yemen’de susuzluktan kavrulan Mehmetçik de bir serdengeçtiydi.

Çanakkale’de “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” diyen Mustafa Kemal’e gözünü kırpmadan itaat eden asker de…

Onlar birer “serdengeçti” olarak tarih sayfalarına değil, milletin yüreğine kazındılar.

Ama bu ruh sadece cephelerde yaşanmadı.

Cumhuriyet kurulduktan sonra Anadolu’nun dört bir yanına gönderilen öğretmenler, doktorlar, kaymakamlar…

Yol yoktu, elektrik yoktu, okul yoktu ama onlar vardı.

Çünkü sadakat sadece savaşta değil, barışta da sınanır.

Bir öğretmen düşünün…

1930’larda, köydeki çocuklara okuma yazma öğretmek için ailesini geride bırakmış, sırtında çantası, yüreğinde vatan aşkı ile dağları aşmış…

Onun maaşı azdı belki ama maneviyatı büyüktü.

Çünkü o da bir serdengeçtiydi.

Bugün herkesin gözünün önünde olmayan ama sadakatiyle gece gündüz çalışan insanlar var.

Bir hâkim, adaleti tesis ediyorsa…

Bir doktor, deprem bölgesinde günlerce uykusuz görev yapıyorsa…

Bir asker, sınırda aylarca vatan nöbeti tutuyorsa…

Bir öğretmen, terör tehdidine rağmen doğuda görevine devam ediyorsa…

İşte onlar da bugünün serdengeçtileridir.

Ama onların hikâyesi çoğu zaman ekranlarda yer bulmaz.

Çünkü alkış peşinde değillerdir.

Onlar, görevini yapan bir yüreğin huzuruyla yaşar.

Ve bilinir ki gerçek sadakat, ses çıkarmaz ama asla kaybolmaz.

15 Temmuz umudun şahlandığı unutulmaz bir geceydi…

Devletin içine sızmış hainler, milletin iradesini rehin almak istedi.

Ama hesap etmedikleri bir şey vardı.

Bu milletin bağrında hâlâ serdengeçtiler vardı.

O gece, tankların önüne yatan gençler, kurşunlara göğüs geren polisler, vatana sadakat yemini etmiş komutanlar ve devletine siper olan siviller…

Hepsi birer serdengeçtiydi.

Hepsi “önce vatan” dedi, “önce millet” dedi, “önce devlet” dedi…

Çünkü sadakat, kriz anlarında kendini belli eder.

Güvenli limanlarda herkes bağlı görünebilir ama fırtınada kim gemiyi terk etmiyorsa, sadık olan odur.

Serdengeçti olmak için asker olmak gerekmez.

Bir zabıta, haksızlığı görüp göz yummuyorsa...

Bir belediye çalışanı, rüşvete elini uzatmıyorsa...

Bir kamu görevlisi, görevi gereği vatandaşa hizmet ederken güler yüzünü eksik etmiyorsa…

O da bir serdengeçtidir.

Çünkü sadakat, sadece büyük kararlarla değil; küçük tercihlerle de kendini gösterir.

Kimileri için o sadece bir görev tanımıdır; ama serdengeçti için bir ibadettir, bir kutsal emanettir.

Devlet, sadece anayasayla ya da yasalarla ayakta kalmaz.

Onu ayakta tutan, her kademedeki sadakatli insanlardır.

İşte bu yüzden serdengeçtiler sadece geçmişin değil, geleceğin de teminatıdır.

Bugün hâlâ bayrağımız dalgalanıyorsa, hâlâ göklerde ezan okunuyorsa, hâlâ bu topraklarda özgürce nefes alabiliyorsak...

Bilin ki bir yerlerde adını bilmediğimiz, yüzünü görmediğimiz bir serdengeçti, devletin onurunu omzunda taşıyordur.

Ve biz onlara borçluyuz.

Devlete sadakat içinde olanlar, serdengeçtilerdir.

Bu topraklar onların duası, onların emeği, onların kanı ile yoğrulmuştur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Ali Coşkuner Arşivi
SON YAZILAR