KOMÜNİST ADNAN’DAN MÜSLÜMAN OSMAN’A SORULAR

 Cenabı Hakka nihayetsiz şükürler olsun ki 2008 yılında başladığımız gazetecilik mesleğinin o günkü durumu ile bugünkü durumu arasında mükemmel gelişmeler oldu. Bu gelişmelerin olmasında şüphesiz bu fakirin çok büyük emeği geçti. Hatırlayacak olursanız o gün bu şehirde onbir tane irili ufaklı gazete vardı. O gazetelerin bir kısmında köşe yazarlığı yapan bazı zevat biz bu mesleğe girdiğimiz için bizimle dalga geçmeleri bir yana Ak Partililerin gazeteleri satın aldıklarını, bu işin parayla olamayacağını, gazetecilik mesleğinin herkesin harcı olmadığını yazmakla kalmayıp bizatihi beni kast ederek “Gitsin imamlık yapsın, siyaset yapsın, müteahhitlik yapsın diye yazarak hafife almaya çalışıyorlardı. Ama aradan geçen dokuz küsur yıldan sonra bunu söyleyen zavallıların tamamının ellerindeki gazeteleri satarak başkalarının yanlarında maaşla çalışmaları bir yana o günlerde “Bu şehirde sosyal demokratların son kalesi biz kaldık, asla gazetelerimizi satmayız, AK Parti’ye uşaklık yapmayız”  şeklindeki yazılarının tam aksini yaparak hem gazetelerini sattılar hem de davalarını sattılar.

     O gün sosyal demokrat geçinenlerin tamamı bugün ya AK Partili bir siyasetçinin kalemşörlüğünü yapıyorlar veya belediye başkanlarının arka planda sahip oldukları gazetelerde onların talimatları doğrultusunda köşe yazıp, habercilik yapıyorlar. Ama biz siyasi kimliğimizden en ufak bir şey kaybetmeden AK Partilisinden CHP’lisine, MHP’lisine hepsinin lehinde ve aleyhinde haber yaptığımız gibi bu köşeden haklı olan MHP’linin, CHP’linin hakkını savunduğumuz gibi haksız olan kendi partilimizi rahatlıkla yerden yere vurabiliyoruz. Bu güne kadar 400’ün üzerinde davamız oldu, bunların yüzde doksanında AK Partililerle davalık olduk. Yaklaşık 400 bin lira civarında da eleştiri sınırını aştığımız gerekçesiyle tazminat ödedik. İnanın hiç de pişman değilim, çünkü inandığım doğruları yazdım, haklı gördüğüm düşmanıma dahi hakkını teslim ettim, haksız bulduğum dostumu dahi eleştirmekten geriye kalmadım.

   Siyaset yaptığım dönemlerde de bana düşman olanların dahi işlerini görmekten geriye kalmadım. İnsanların siyasi yelpazelerine bakarak onlara değer vermedim. Bana karşı çıkanların karşı çıkmalarının ve siyasette olmamı istememelerinin tek nedeni, inanın, dürüst oluşumdandı; yoksa kimsenin kedisine dahi saygısızlık etmedim. Ama insanların haksız kazanç sağlamalarına, yolsuzluklarına tahammül edemediğimden beni dışlamak için ellerinden gelen ne varsa geriye koymadılar. Bugün dahi beni bitirmek için dört gözle bekleyen o kadar insan var ki anlatamam. Bu insanların benimle olan tek dertleri yapmak istedikleri yanlışlara dur diyeceğimden duydukları endişedir. Siyaset yaptığım dönemde Canik ilçesinden Belediye Meclis üyesi olmama karşı çıkan Osman Genç ve arkadaşlarının o gün parti binasını basıp Kayınçomun ölmüş anasına, babasına (Allah rahmetler eylesin) dahi küfürler edecek kadar ileriye gitmelerine o gün anlam verememiştim. Hatta seçildikten sonra beni Belediye Meclisi’ne sokmamak için verdikleri mücadeleyi de bugünkü gibi hatırlıyorum.

    O gün Vekil olan Ahmet Yeni’nin Canik Belediyesi’ni ziyaretinde Başkan Osman Genç’e “Kaç Belediye Meclis üyen var, kaçı AK partili?” diye sorusuna; “25 Belediye Meclisi üyem var şu kadarı AK Partili, şu kadarı MHPli, bir de komünist üyem var” şeklinde cevap vermesi üzerine Ahmet Yeni’nin şaşırıp “Kim o komünist meclis üyen?” diye sorunca, Başkan Genç’in “Adnan Bahadır” dediğini daha sonra Ahmet Yeni bizzat bana aktardığında Osman Başkan adına üzülmüştüm. Zira benim O’nunla en ufak bir alıp veremediğim yoktu. Buna rağmen neden bana karşı bu kadar tepkiliydi bir türlü anlayamamıştım. Ama ben her şeye rağmen Osman Genç’le kavgayı değil barışı tercih etmiştim. Ancak daha sonra Büyükşehir Belediye Meclisi’nde göreve başlayıp, Canik’ten gelen talepleri gördükçe bana karşı neden öyle davrandığını çok daha iyi anlama fırsatım olmuştu.

      Şimdi, Komünist Adnan Bahadır Müslüman Osman Genç’e bazı sorular soracak; kendisinden bu cevapları bekliyorum.

    Soru 1) Sayın Başkan, bir ihale şartnamesinde teminat miktarı belirlendikten sonra o ihaleye giren firma teminat yatırmaksızın ihaleyi alabilir mi?  Şayet alırsa bunun adı İhaleye fesat karıştırmak olur mu, olmaz mı?

     Soru 2) Yüklü miktarda bedelle satışa arz edilen bir arsanın ihalesine sadece tek bir firmanın girmesi sizce bu ihaleyi yapmamayı gerektirmez mi?

     Soru 3) ihaleye giren firma idareye verdiği çeklerden bir kısmını ödememesi halinde o ihalenin iptal edilmesi gerekmez mi? Şayet edilmiyorsa bu görevi kötüye kullanmak suçu mu oluşturur, yoksa edinime fesat suçu mu oluşturur?

       Soru 4) ihale edilen arsa ise bu arsanın tek tapu haline getirilmesinde yapılan imar uygulamalarında vatandaşların rızası alınmadan yapılan bir uygulama varsa bu İslami midir? İnsani midir? Etik midir?

    Soru 5) İhale söz konusu milyonlarca lira ise buna rağmen tek firma girmesi sizce etik midir?

 

      Komünist Adnan Bahadır’ın Müslüman Osman Genç’e soruları bugünlük bu kadar, devamını daha sonraki yazılarda bulabileceğiniz ümidiyle… Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR