28 ŞUBATLAR..!

Yirmi bir zaman geçti 28 Şubat Post Modern Darbenin üzerinden. Bu gün yirmi yaşında olan gençlerimiz bile o tarihleri hatırlayamaz, belki otuzlu yaşlarda olanlar tv haberlerinden Müslüm GÜNDÜZ’ü, Fadime ŞAHİN’i, Ali KALKANCI’yı hatırlar.

Ne olduğunu bile bilmedikleri olayların baş aktörü olan bu kişilerin tiyatro oynadığını zannederlerdi o tarihlerde bugünkü orta yaş grubu insanlar.

En büyük sıkıntıyı o tarihlerde yirmi yaşlarının üzerinde olan ve bu gün kırklı yaşlara yaklaşan üniversite öğrencisi kızlarımız yaşamıştı. Üniversitede okuyan kızlarımızın velileri, anne ve babaları her gün göz yaşı dökmüştü o zamanlarda. Devlet kurumlarında cadı avı yapılıyordu.

Münafıklar o kadar çoğalmıştı ki, o günün ideolojik bakışına uygun olup olmadığını bile hesaba katmadan kendi hırslarının sonucu ortaya çıkan intikam duygularını bastırmak için kin kusuyorlar, insanları ihbar ediyorlardı.

Kurumlarda çalışan kalibresi düşük insanları kullanan dönemin egemenleri önlerine gelen bilgilerin testini yapma gereğini duymadan kelle koparıyorlardı.

“Tanrılar Kurban İstiyor” diye köşe bucak “Kurban” arayan muhbirler ve asalaklar kendi ayaklarına dolaşacağını düşündükleri insanları gambazlıyorlardı.

Ticarette, idarede, siyasette ve toplumun her katmanında insanlar panik yaşıyordu.

Çok daha enteresanı da Müslümanlar, yani tüm ülke halkı “Şeriat Geliyor” diye korkutuluyordu. İslam dini, Şeriat olarak tanımlanıyor, şeriat da çarşafa bürünmek ve insan öldürmek gibi sunuluyordu.

Mütedeyyin ve muhafazakar aileler bile çocuklarını imam-hatip okullarından alma ihtiyacını duymuştu.

Bir kısmı gelecek kaygısı yaşıyor, bir kısmı da günün ortaya çıkaracağı olumsuzluklardan kaçmaya çalışıyordu. Reziller vezir, vezirler de mazlum olmuştu.

O günün durumlarını anlatmak için ben dahil herkes de bir çok hatıralar vardır mutlaka ama üzerinden yirmi yıl geçmişken bunların tekrar hatırlatılması yaralarımızı kanatır ancak.

Konjoktürden beslenmeyi marifet zanneden bir sürü yalaka ordusu vardı toplumun her kademesinde.

Onları mı hatırlayalım şimdi nefretle bir defa daha. Münafıkların, iki yüzlülerin , yüzsüzlerin, dalkavukların takla atışlarını ve asılsız ihbarlarını mı gözler önüne serelim şimdi. Herkesin bir hesabı varsa Allah (c.c)ın da bir hesabı vardır, Allah’ın hesabında mazlumlar, masumlar ve Müslümanlar asla zarar görmezler. Zararlı gibi görünen hususular onların beraatı olacaktır inşallah.

Bin yıl süreceği yüksek sesle ve en üst dilden söylenen süreçlerin on yıl bile sürmediğini gördük. Hak ve Halk’a dayanmayan hiçbir sürecin başarı şansının olmadığını müşahade ettik.

Tarihin sayfalarına ihanetle anılacak bir not düşülmüş oldu bu ihanet darbeyle. Bugün geriye baktığımızda, 28 Şubat sürecinin, kendi anlayışının sonunu hazırlamış olduğunu gördük. Bu ihaneti yapanların hesabını yapamadıkları şey Allah’ın da bir hesabının olduğuydu. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR