YAZIKLAR OLSUN

    Bugün Her Pazar alışılagelmiş Tarihi Amisos kenti hikâyelerinden yazmak istemedim, nedenine gelince de önceki gün Tekkeköy’deki inşaat Fuarını gezince bu Pazar Amisos hikâyeleri yerine yaşadığımız hayattan dersler çıkaracak bir yazı yazmam gerektiği kanaatine vardım. Neden bu kanaate vardın derseniz, daha önce kurulan Kitap Fuarı ile Mobilya Fuarına hiç gitmemiştim, ama aynı zamanda inşaat da yaptığımızdan inşaat piyasasında yeni ürünleri tanımak amacıyla Cuma sabahı fuarın kalabalık olmadığı bir saatte gidip gezdim. Fuara girmeden önce yerel bir basının aracının Fuar girişinde yanında bir kaç kişiyle birlikte beklediğini gördüm. İçeriye girince aynı grubun içeride farklı sektördeki reklamları ile ellerinde fotoğraf makinaları ve kameralarla bekleyen bir sürü insanın beklediğini, her stant da bedava gazetelerin dağıtıldığını görünce inanın onlar adına üzüldüm. Neden üzüldün derseniz başkalarının baktığı yerden bakmadığım için üzüldüm, başkaları olayı şöyle değerlendirebilirler, adamların dışarıda araçları, içeride stantları ve personeli oh ne güzel. Hatta adalarla rakip olduğumuzdan, bunu bundan yazdığımı da düşünebilirsiniz bu düşünceye de saygı duyarım.

      

      Ancak olaya benim baktığım taraftan bakarsanız olayın çok daha farklı olduğunu görme imkânınız olacaktır, bu insanların tamamına yakını orada işsiz, güçsüz oturmaktalar, bu insanların maaşları, SSK primleri, vergileri ödenecek. Peki, bu parayı o yaptıkları işler öder mi derseniz asla ödemez, gerek ülkemiz ekonomisinde gerekse Dünya ekonomisinde böyle bir kazanç asla mümkün değil. Peki, bu insanların maaşları ödenmiyor mu derseniz elbette maaşları da ödeniyor, SSK primleri de ödeniyor, vergileri de hakeza. Ancak ödenen bu paralar yapılan işlerden elde edilen gelirden değil kullanılan krediler üzerinden ödendiğini bilmek için müneccim olmaya gerek yok. Ben düşmanımın dahi ekonomik sıkıntıya düşmesinden mutsuz olan bir insanım Allah kimseyi gördüğünden geriye koymasın. Fuarda tüm stantlara bedava gazete dağıtılmış, personel avare, avare oturup gelen, gideni seyrediyor, yaptıkları yayınlara baktığınızda tamamı ajans haberleriyle çalışan basın.

    

       Bu anlattıklarım olayların gerçekleri, peki bunlar gerçekler ise sanal olan nedir derseniz sanal olan ödenen maaşların, SSK’ların ve vergilerin tamamının kazanılan paralarla değil de kullanılan kredilerle veya piyasadan alınan paralarla ödenen paralar. Geçenlerde bir arkadaşım anlattı Ankara’da Samsunlu bir iş adamı sahibi olduğu oteli 60 milyon liraya satmış, bu paranın 38 milyon lirasını bir basın kuruluşuna vermiş. Basın kuruluşu bu parayı nasıl almış, orası bana karanlık, faize almış dersem günahlarını alırım, ortak almışlar dersem onu da çok iyi bilmediğimden bir şey söyleyemiyorum. Ancak burada önemli olan paranın hangi şartlarda verildiği veya alındığı değil işletmenin veya grubun her neyse bu parayı alma gereği duymasıdır. Allaha binlerce kez şükürler olsun ki bu güne dek kredi kullanmadık, inşallah da kullanmayız, diyeceksiniz ki kredi kullanmak kötü bir şey mi bugün şirketlerin yüzde doksanı kredi kullanıyor. Doğru şirketlerin büyük bir kısmı kredi kullanıyor ama şunu unutmayın ki öz sermayesinin yüzde otuzundan daha fazla kredi kullanan hiç bir şirketin ayakta kalma şansı yoktur.

 

      İnşaat fuarında dikkatimi çeken bir diğer olay da şu oldu, firmaların bir kısmı ürünlerini değil de genç kızları pazarlarcasına genç bayanları yarı çıplak vaziyette stantlara koymuşlar, hatta biz dolaşırken bir bayan omuzunu yarısına kadar açıp poz veriyordu, istesem çeker yayınlardım ama firma rencide olmasın diye yayınlamadım. Bu rezilliği yapan her kim olursa olsun yazıklar olsun diyorum, kadınlarımız bize Rabbimizin emanetleri onları kollayıp incitmemek, namuslarını korumak bizim asli görevimiz. Genç kızlarımıza mini etekler giydirip omuz altlarına kadar inen üstlükleri ile bilmem kimin kedicikleri gibi onları adeta alışveriş metaı haline getirmek Allah’ın lanetlediği bir davranış biçimi olduğunu unutmayalım. Üç kuruşluk dünya menfaati için inanın değmez, o bacılarımızı görüp de mal alacak deyyuslar almasınlar daha iyi, mademki kadınları alışveriş metaı yapacaklar bari bu illere alet etmesinler gitsinler başka yerlerde o işleri yapsınlar.

    Bu yazıyı okuduktan sonra neden Tarihi Amisos kentinden hikâye anlatmadığımı anladığınız kanaatindeyim, Fuarlar, panayırlar Tarihin her döneminde olmuştur ve olmaya da devam edecektir, ayrıca alışverişin de vazgeçilmez etkinliklerindendir ama üç kuruşluk dünya menfaati için değmez. Gönül isterdi ki bugün de hikâye anlatalım ama gördüklerimizi, yaşadıklarımızı sizlerle paylaşmaz isek kendimizi inkâr etmiş oluruz. Rabbim rızasına muvafık alışverişler yapmayı hepimize nasip eylesin diyerek bugünkü yazıma son veriyorum. Rabbime emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR