Mustafa Cemal Tomar

Mustafa Cemal Tomar

TATVAN VE BİTLİS GEZİSİNDEN AKILDA KALANLAR

Bilindiği üzere Tatvan Türkiye'de çok duyulan ilçeler arasında yer almaktadır. Bitlis'e kıyasla "Tatvan il olmalıydı" diyenler var. "Karadeniz'in incisi ilçeler gibidir Tatvan" diyenler de var. "Yeşiliyle, sahiliyle, gölüyle yaşamaya değer bir ilçedir, Tatvan bir doğu şehri değil, bir batı şehri gibidir" diyenler de var. Bütün bu söylentilere bakıldığında yolunuz Tatvan yakınlarına düşerse "gidin görün benim gibi Tatvan'ı diyebilirim. Tatvan, Van'ın değil, Bitlis'in ilçesidir

Tatvan'ın nüfusu 100 binin üzerinde görülmektedir. Tatvan-Van arası 135 km, Tatvan Bitlis arası ise 25 km'dir. Tatva'nın tam merkezinde İbadullah Camii yer almaktadır, şehre ayrı bir manzara katmaktadır. Sık aralıklarla minareli ve tarihi motifli camilere rastlamak mümkündür. Ana yol şehrin ortasından geçmektedir. Ana yol boyunca uzanan koridorda çok kalabalık halkın dolaşmakta olduğunu görürsünüz.İkindi vakti olmasına rağmen şehrin işlek yerlerini çok kalabalık gördüm. Çay ocakları, alış-veriş merkezleri, lokantalar çok doluydu. Birisine " bugün buranın pazarı mı, bu kalabalık ne böyle ?" diye sorduğumda "hayır, en seyrek halı bu" deyince çok şaşırdım. Başka birine " Buralı mısın?" diye sordum. Buralıyım, altı ay burda, altı ay Mersin'de yaşıyorum" dedi. Anladım ki, yazın Tatvan'ın nüfusu artıyor. Orada yaşayan halkın çoğu yerlidir. Tatvan nüfusunun tamamına yakını Kürt kökenli vatandaşlarımızdan oluşur. Halkın büyük çoğunluğu Sünni-Şafii mezhebine mensuptur.

Sahile indim. Ana yol ile sahil arası yakın. Sahil tarafında park ve piknik yerleri, lokantalar, kafeteryalar...bulunmaktadır. Gölün sahilinde yüzen kimseyi görmedim. Sahili bizim bildiğimiz anlamda kalabalık görmedim. Mekanlardaki yeme içme yerleri de pek pahalı değildi. Serpme kahvaltı 300 ,lahmacun 60, çay ise 25 lira olarak gördüm. Temiz ve konforlu bir şehir görünümündeydi. Belediye şehrin alt ve üst yapısıyla ilgili çalıştığı belliydi. Trabzon'un sahil ilçelerini ikiye üçe katlar. Ben şahsen bu kadar gelişmiş bir ilçe olarak düşünmüyordum Tatvan'ı.

Tatvan'da doğrusu fazla kalamadım. Akşam yaklaşıyordu. Hava da oldukça sıcaktı. Amacım geceyi Kadim şehir olan Bitlis'te geçirmekti. Her 15 dakikada bir Bitlis'e araba var Tatvan'dan. Durağa geçtim, Bitlis arabasına bindim, ön koltuktaydım. Bitlis'e giderken sağ ve sol tarafta dağlar görünüyordu. Şoföre sol tarafta görunen dağı sordum. "Burası Atatürk Dağı'dır" dedi. Lisede iken Türkiye'nin bütün önemli dağlarını bölge bölge ezberlediğimizi hatırlıyorum. "Atatürk Dağı diye bir dağ ismi hatırlamıyorum, yanlış söylüyorsun galiba" dedim adama. Sonra internetten araştırdım. Bitlis'in önemli dağlarından biri Şüphan bir diğeri de Nemrut Dağı olduğunu gördüm.Adıyaman Nemrut Dağı başka burası başka tabi ki. Bitlis-Nemrut Dağı denince Krater Gölü akla gelir. Kısa bilgi verelim: Nemrut Gölü, Van Gölü havzasının batısında, Bitlis ilinin Tatvan, Ahlat ve Güroymak ilçeleri arasında yer almaktadır. Nemrut'ta patlamalar sonucunda oluşan kraterin ağız genişliği 48 km2, taban genişliği 36 km² dir. Özel arabam olmadığından bu gölü göremedim. Şehir içinden de oraya vasıta yoktur. Bir başka zaman inşallah.

Bitlis yolundayız. Merakla kadim şehri merak ediyorum. Bir taraftan da kalma yerimi ayarlamam icap ediyordu. Öğretmenevini aradım. Kahvaltı dahil öğretmenlere 700 lira denildi. Yer ayırttım kendime. Dolmuşçuya "şehrin en merkezinde beni indir" dedim. Tarihi bir caminin hemen yanı başında beni indirdi. Şehrin merkezi "U" harfine benzeyen oluk gibiydi. Tam ortada Bitlis akarsuyu, şehrin sağı solu kalın ve yüksek duvarlarla örülmüş, taş köprücükler, yüksek kalesi ve her tarafı tarih kokuyordu sanki! Ulu Cami'nin hemen yanında beton zemin üzerinde üç adam oturuyordu. Meyve suyu içiyorlar, cerez yiyorlardı. Tarihi o derinliği ve muhteşemliği görünce kendi kendime resim çekmek istedim. Üç adamın da gözleri üzerimde dolaştığını fark ediyor gibiydim. Birisi hemen atıldı ve "Ben sana resim çekeyim" dedi. Telefonumla adam bana resim çekti sonra da yanlarına davet etti. 40 yıllık ahbapmışız gibi onlarla sohbet ettim. Saygılı ve kültürlü insanlardı. Bana şehri kısaca anlattılar, çerez ve meyve suyu ikram ettiler. Kalmam konusunda en uygun yer öğretmenevi olduğunu söylediler. Teşekkür ederek onlardan ayrıldım ve öğretmenevine geçtim. Öğretmenevi şehrin biraz dışında bir yerdeydi. Oda güzel, kahvaltısı normaldı. Orada tanıştığım 65 yaşlarında bir kürt öğretmenle bir kaç saat "Kürtçülük ve Çözüm Süreci" konusunda sohbet ettik. Konu ile ilgili bayağı donanımlı biriydi. Verdiği bilgilerden yararlandım diyebilirim. Sohbet esnasında ara ara tartışır gibi olduğumuzu da söyleyebilirim. Bu süreç görüldüğü üzere kolay bir süreç olamayacağını düşünenlerden biri olduğumu söyleyebilirim..

Sabah kahvaltısından sonra şehre inmek için durağa geçtim. Durakta çocuğuyla beraber 50 yaşlarında benim gibi dolmuşu bekleyen biri vardı. Selâmdan sonra tanıştık, 40 yıllık dostmuş gibi konuşmaya başladık. Dolmuşta yanyana oturduk. Vermemesi yönünde ısrar etmeme rağmen ve benim dolmuş paramı verdi. İlaveten " Çocuğum olmasaydı eğer yanımda seni gezdirirdim, kusura bakma hocam" dedi. Böyle bir davranış bizim bu yörelerde, batıda, Ege ve Akdaniz sahilinde sergileyecek bir yiğit var mıdır sizce?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Cemal Tomar Arşivi
SON YAZILAR