SİYASET SORUMLULUĞU...
Günümüz dünyasında yönetim biçimlerinin hemen hepsi, doğrudan veya dolaylı olarak siyasetin işleyişine dayanıyor. Demokrasi, halkın iradesini sandık yoluyla yönetime taşıyan bir sistemdir ve bu mekanizmanın temel gücü siyasettir. Siyasetle ilgilenmemek, aslında yönetimle ilgilenmemek anlamına gelir. İlgisizlik, ehil olmayan kişilerin toplumun kaderine hükmetmesine kapı aralar. Aydın, âlim ve arif insanların karşılaşacağı en büyük hayal kırıklığı da tam bu noktada ortaya çıkar. Bilgi, irfan ve tecrübeye sahip oldukları hâlde, yönetim cahil ellerde şekillenir ve toplumun gidişatına müdahale edemedikleri için pişmanlık duyarlar.
Tarihin sayfaları bu konuda ibret doludur. Endülüs’teki büyük medeniyet, ilim ve irfanın zirvesini yaşarken; yönetime ilgisizlik, iç çekişmeler ve liyakatsiz idareciler yüzünden çöktü. Osmanlı’nın son döneminde de benzer bir tablo vardı, ulemanın bir kısmı toplumsal ve siyasal gelişmelere kayıtsız kaldı, neticede yönetim ehil olmayan ellerde yıprandı. İlmin ve hikmetin siyasete rehberlik etmediği her yerde güç, menfaat sahiplerinin elinde bir silaha dönüşür, bu da sonun başlangıcıdır.
Kur’ân-ı Kerîm’de “Emanetleri ehline veriniz” (Nisâ 58) emri, sadece bireysel güveni değil, toplumsal yönetimi de kapsar. “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten alıkoyarsınız” (Âl-i İmrân 110) buyruğu da siyaseti ahlâkî ve dinî bir görev olarak sunar. Bu emirler, toplumun adaletle idare edilmesi için âlim ve ariflerin kenarda duramayacağını açıkça gösterir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), emaneti korumak için sorumluluk almaktan çekinmeyen bir ümmet yetiştirmiştir. Dolayısıyla siyaset; yalnızca koltuk ve iktidar mücadelesi değil, adaleti ayakta tutma ve emaneti ehline verme görevidir.
Siyasetten uzak durmak, ilk bakışta insanın iç huzurunu koruduğu bir tercih gibi görünebilir. Ancak kötü yönetimin getireceği adaletsizlik, ekonomik sıkıntı, inanç ve düşünce özgürlüğüne yönelen baskı; er ya da geç herkesin kapısını çalmaktadır. Bilenlerin susması, lâyık olanların uzak durması; zalim yönetime dolaylı onay vermek anlamına gelir. İslâm’da suskunluk; hakkı söylemekten kaçınmak olarak değerlendirilir ve bu büyük bir vebaldir.
Demokratik sistemler, yönetime katılımı seçimle mümkün kılmaktadır. Sandığa gitmemek, toplumsal meselelerde fikir beyan etmemek, iyi ve dürüst adaylara destek olmamak; adeta emaneti ehline vermemek demektir. Âlimler, aydınlar ve arifler; fikirleriyle, kalemleriyle, oylarıyla ve gerektiğinde yönetime talip olarak bu emaneti korumakla sorumludur. Siyaset sadece mecliste yapılan bir faaliyet değil; mahallede, sivil toplumda, eğitimde, medyada ve her türlü toplumsal alanda sürdürülmesi gereken bir çabadır. “Ben siyasetle ilgilenmem” cümlesi bir rahatlama değil, vebali ağır bir ihmaldir. Siyaset, İslâmî sorumlulukla birleştiğinde bir iktidar oyunu olmaktan çıkar, adaleti tesis eden bir kulluk görevine dönüşür. Aydın, âlim ve arif insanlar bu bilinçle hareket etmezse, toplumu yönetenler cehaletle karar verir, hak ve hukuk kaybolur. Müslüman için siyasi duruş; siyaseti kirli görmek değil, onu temizlemek ve adaletin hizmetine sunmaktır.
Siyaset zordur ama zorunludur. En köşe yerleşim yerinde ikamet eden, dağlarda çobanlık yapan, denizlerde balık tutan, ormanlarda av yapan herkes bir şekilde siyaset yapmak zorundadır. En azından "oy vererek" siyasetin bir parçası olmaktadırlar. Zorluğunu, zorunluluğunu ayrıca sorumlulukla tamamlayan bir çalışma şekli olan siyaseti; doğruluk, dürüstlük, hakkaniyet, adalet ve hizmet merkezli yapmak herkesin görevidir. Siyaset; karşılık beklemeden bedel ödemek bile olsa, bunu lâyık olanların yapması bir sorumluluktur. Günümüzde, siyasete "Kirlilik" izafe edilerek, bir çok düzgün insan siyasetten uzak durmaktadır. Böylesi bir tavır; "benim fikrim, görüşüm, katkım, gayretim" yok demektir ki bu bir vebâldir.
Siyasete zaman ayırıp, bu yöntemle topluma hizmet edenleri kutluyoruz. Ödedikleri bedeli, harcadıkları eforu biliyoruz. Siyaset bir sorumluluktur, bunu karşılıksız yapanların; halka hizmet yöntemiyle "Hakka İbadet" ettiklerine inanıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.