Mustafa Cemal Tomar

Mustafa Cemal Tomar

KONUDAN KONUYA...

Ünlü düşünür, nobel edebiyat ödülü sahibi değerli Fransız yazar Andre Gide der ki Hayat yaşla değil, yaşamakla anlaşılır. Bizde ne derler? Akıl yaşta değil, baştadır. Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez. İhtişam baktığın şeyde değil bakışında olmalı. Mutlu bir insandan yayılan aşk etrafa
mutluluk saçar. Yaşam çok zalim bir öğretmendir. Önce sınav yapar sonra dersi verir. Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe insan yeni okyanuslar keşfedemez. Sevmek insanların birbirlerine bakmaları değildir. Birlikte aynı yöne doğru bakmalarıdır.

Alman turistin biri Yunanistan'da bir otele gider ve odaları görmek istediğini söyler. Beğenirse bir ay kalacağını belirtir. Güvence bedeli için de 500 euro bırakır. Turist yukarı çıkıp odaları gezerken otelci hızlı bir şekilde gidip kasaba temmuzdan kalan 500 euro olan borcunu kapatır. 500 euroyu alan kasap koşa koşa köylüye gider ve aldığı hayvanların borcunu öder. Parayı alan köylü koşa koşa markete olan borcunu kapatır. Marketçi de aldığı parayı hızlıca gider otelciye olan geçmiş borçlarının hepsini öder.
Bu sırada Alman turist odaları gezmiş ve beğenmemiştir. Güvence olarak bıraktığı 500 Euro’yu geri alır ve gözden kaybolur. Sonuç; bütün borçlar ödenmiştir. Ama kimsede para yoktur.
İşte, Türk ekonomisi aynen böyle çalışıyor.

Günün birinde bir adam komşu haklarını göz önüne alarak komşularına karşı hassas davranır. Tabi ki bu adam dinlediği vaazlarda şu Hadis-i Şerif'i çok duymuştur: İbni Ömer ve Âişe radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Cebrâil bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye edip durdu. Neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım.” Komşulara karşı duyarlı davranmaktadır. Lâkin karşı taraftan aynı duyarlılığı görememektedir. Endişe etmez, kızmaz ve " Allah Teâlâ sabredenleri sever" ayet meâlini hatırlar ve yapılanlara sabreder. Komşu ve akrabalara elinden geldiğince iyilik yapmaya çalışır, komşuluk haklarına riayet eder. Komşuların bazıları bu adama "saf adam" diyerek kötülük bile yaparlar, hakir görüp ezmeye de çalışırlar. Bu durum karşısında bazı uyanıklar " Sen ne yapıyorsun? Adamlar seni hakir ve saf görüp sana kötülük yapıyor, bırak şu avare insanları, kısasa kısas uygula" derler. O da; "Bu adamlar şeytanın sözcülüğünü yapıyorlar. Kötülük yapanlara verilecek en iyi cevap tekrar onlara iyilik yapmaktır" der ve Fussilet Süresi 34-35. Ayetlerini hatırlar. 34﴿ İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav; o zaman bir de göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş!
﴾35﴿ Bu sonuca ancak sabırlı olanlar ulaşabilir, yine buna ancak (erdemlerde) büyük pay sahibi olanlar ulaşabilir.

Ne mutlu ona ki her halde ve pozisyonda Kur'an'ı ve Sünnet-i Seniyyeye referans alan. Bu olayı biraz analiz edelim. Komşuluk ilişkilerine dikkat etme, kötülüğe sabretme, şeytani vesveselere boyun eğmeme, kötülüğü iyilikle savıp yiğitlik gösterme davranışların sergilenmesi kâmil bir mü'minin sergileyeceği davranışlardır. Bu mü'min bu olaylar karşısında sergilediği her davranıştan sevap kazanmıştır. İslâmın hedeflediği insan modelini ortaya koymuştur. Kur'an'ı ve sünneti özümsemiş ve hayata geçirmiştir. Gönül ister ki her birimiz hayatın bütün alanlarında bu feraseti ve dirayeti gösterebilelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Cemal Tomar Arşivi
SON YAZILAR