KALP TEMİZLİĞİ YALANI...

İnsanın kendini temize çıkarmak için başvurduğu en sinsi sığınaklardan biri, “Kalbim temiz” söylemidir. Bu cümle, çoğu zaman ibadetsizliği meşrulaştırmak, dini sorumluluklardan sıyrılmak ve günah yükünü hafifletmek için bir perdedir. "Ben namaz kılmıyorum ama kalbim temiz. Namaz kılanların yaptıkları kötülükleri görmüyor musun?” diye serzenişte bulunanlar, aslında kendi kırık aynalarını başkalarının kusurlarıyla parlatmaya çalışmaktadırlar. Kalbin temizliği, dille iddia edilen bir süs değil; davranışla, niyetle, ibadet ve ahlakla ispatlanan bir hakikattir. Peygamberimiz; “Dikkat edin! Bedende öyle bir et parçası vardır ki o iyi olursa bütün beden iyi olur; o bozulursa bütün beden bozulur. Dikkat edin, o kalptir.” buyurmuştur.

Kalp; amelin kaynağıdır. İbadet, bu kalbi besler, temizler, cilalar. İbadetsiz bir temiz kalp iddiası, suyu verilmemiş bir toprağın verim iddiası gibidir. Toprağı bereketlendiren su gibi, kalbi de; ibadet, zikir, tövbe ve takva bereketlendirir. Kuruyan bir toprak zamanla çatlar, taşlaşır; kalp de ibadetsiz kaldıkça katılaşır, karanlıklaşır. “Kalbim temiz” demekle temiz olmaz. Temiz kalp, temiz davranışlarla bilinir.

Bazıları ise tam tersine, namaz kılıp oruç tuttuğu hâlde davranışlarıyla ibadetin ruhuna ihanet eder. İbadet eder ama yalan söyler, namaz kılar ama kul hakkı yer, zikir çeker ama kibirden geçilmez. Bu da büyük bir çelişkidir. Ama bir yanlış, diğer yanlışı haklı çıkarmaz. İbadet ettiği hâlde kötülük yapanın yanlışları, ibadetsizliği mazur kılamaz. Çünkü hem ibadetsizlik sorumluluktur, hem de ibadet ettiği hâlde kötülükte ısrar etmek vebaldir.

İslam; davranışı ibadetle, ibadeti de; ahlakla bütünleştirir. Sadece ibadetle kurtuluşa erileceği gibi bir algı ne kadar yanlışsa, sadece ahlakla “kalp temizliği” masalına sığınmak da o kadar batıldır. Cenâb-ı Hak, hem amelin hem de kalbin hesabını soracaktır. Kur’an-ı Kerim, “Namaz kötülükten alıkoyar” (Ankebut, 45) buyurarak ibadetin ruhunu öğretmektedir. Namaz kıldığı hâlde kötülük yapan kişi, ya namazı sadece bedenine kıldırmıştır ya da namazın terbiyesinden nasibini alamamıştır. Bu, namazın değil, kulun eksikliğidir.

İbadeti terk etmek de, ibadetin ruhunu yok saymak da kalp temizliğine ulaşmanın engelleridir. Kalp temizliği, ne sadece sözle olur, ne de sadece görüntüyle. Kalp; ibadetle, tövbeyle, ahlakla, kul hakkına riayetle, adaletle, merhametle, sadakatle temizlenir. İbadetsiz bir kalp, susuz bir çiçek gibidir; çiçek gibi görünebilir ama kokusu yoktur, kalıcılığı yoktur. Öte yandan, ibadet ettiği hâlde kalbi kararmış olanlar da, “Namaz kılıyorum, oruç tutuyorum” diyerek kendilerini temize çıkaramazlar. Çünkü din sadece ritüel değildir; ibadetle ahlakın birlikte yaşanmasıdır. Allah katında makbul olan, ibadet eden ama haksızlık yapan değil; ibadet eden ve o ibadetiyle güzel ahlaka, merhamete, doğruluğa ulaşandır.

“Kalbim temiz” diyen de, “Namaz kılıyorum ama onu bunu yaparım” diyerek ibadetin ruhunu çiğneyen de yanlıştır. Temiz kalp, ibadetsiz mümkün değildir; ibadet ise ahlaksız olamaz. Temiz kalp ve güzel amel, imanın iki kanadıdır. Bir kanat olmadan uçulmaz.
O hâlde; hem ibadet, hem ahlak ıslah edilmelidir. Ne ibadetsiz bir "kalp temizliği" yalanına sığınmak, ne de ibadetle kibirlenip davranışları hafife almakdoğrudeğildir. Kalp temizliği sözle değil, tavırla ve ibadetle ispatlanır. “O gün ne mal fayda verir ne evlat... Ancak Allah’a temiz bir kalple gelenler müstesna.” (Şuara, 88-89)

Kalp, insanın iç âleminin en berrak aynası, en verimli tarlasıdır. Bu tarlaya ne ekilirse, hayatta da o biçilir. Kimisi kalbine muhabbet tohumları serper; sevgi, şefkat, vefa ve sadakat filizlenir. Böyle bir kalp; yüzüne huzur, diline hikmet, hâline rahmet yansıtır. Kimisi ise kin, kibir ve nefret tohumlarını saçar; bu tohumlar ise garip bir yalnızlık, kararmış bir bakış ve kırıcı bir dil olarak meyve verir. Kalp amellerin kaynağıdır; dilin sesinde, gözün bakışında, davranışın yönünde hep o derin rengi taşır. Kalbi paslanmış, kirlenmiş olanların ruhu da karanlık olur. Onlar ne merhametin sıcaklığını, ne bereketin huzurunu, ne de rahmetin serinliğini hissedebilirler. Varlıklarıyla değil, yokluklarıyla iz bırakırlar.

O hâlde her insanın ilk işi; kalbini korumak, temizlemek, onu marifet, muhabbet ve takva ile yeşertmektir. Çünkü kalp temiz olursa, hayat da temiz olur; kalp güzel olursa, insan da güzel olur. Kalp temizliği beyanı insanın vicdanını ikna eden bir yalandır. Fıtrat günaha karşıdır ve ibadet ister. Vicdanlar ibadetsizlikten ve günahtan rahatsız olur. Vicdanın ikna edilmesi; kalp temizliği yalanına kalır. O nedenle; ibadat etmeyenler kalp temizliğini, ibadet edip kötülük yapanlar da; ibadetsizliği işaret ederler. İkisi de yalan beyandır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR