FEDAKÂRLIK VE İHANET
İnsan fıtratı, iyilik gördüğünde şükranla karşılık vermeye, emek harcayanı takdir etmeye yatkındır. Ancak ne yazık ki tarih boyunca bunun aksi de çokça yaşanmıştır. Birçok fedakârlıkların, zamanla ihanete dönüştüğünü; en çok da kendisine en fazla iyilik yapılanlardan kötülük görüldüğünü insanlık tarihi göstermiştir. Bu durum, hem bireysel ilişkilerde hem de toplumların yürüyüşünde ibretlik örneklerle doludur.
Kur’ân-ı Kerîm, insanın fıtratındaki bu zaafa dikkat çekerek, Yüce Allah; “Gerçekten insan Rabbine karşı çok nankördür.” (Âdiyât, 6) buyurmaktadır. İnsanoğlu, iyiliği ve nimeti çoğu kez unutma, yapılan fedakârlıkları değersizleştirme eğilimindedir. Bu yüzden Peygamberimiz (s.a.v.), “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez” (Tirmizî) buyurmuştur. Herhangi bir insana yapılan iyiliği takdir etmemek, ilahî düzene karşı bir isyan biçimidir. Zira iyilik/ fedakârlık Allah’ın insan için takdir ettiği güzelliklerden birisidir.
Peygamberimiz (s.a.v.)’in en yakınında bulunan sahabeden Hz. Osman (r.a.), servetini İslâm uğruna seferber etmiş, Tebük Seferi’nde ordunun üçte birini donatmıştır. Ne yazık ki hilafeti döneminde, tam da bu ümmete adadığı insanlar tarafından kuşatılmış ve sonunda kendi evinde, eşinin gözleri önünde, kendisinin hizmet ettiği toplum içinde ve hizmetten istifade edenler tarafından şehit edilmiştir. Bu örnek bize, büyük fedakârlıkların karşılığının her zaman vefa olmadığını göstermektedir. Aynı zamanda, konumu, ilişkisi, yakınlığı ne olursa olsun, insanların en yakınında olduğu kimseye bile bayrak açabileceğini göstermesi bakımından çok ibretlik bir örnektir. Bu ve benzeri örnekler insanoğlunun zaaflarını, fedakârlığa karşı bile nasıl ihanet edebildiğini ortaya koymaktadır.
Hz. Ali (r.a.), ilmiyle, adaletiyle ve takvasıyla ümmetin üzerinde dağ gibi durmuş ama ona en yakın olanlardan bazıları, fitne ateşini körüklelerek Kerbelâ’ya giden yolun taşlarını döşemiştir. İhanet en çok içeriden gelmiş, en yakınının ihaneti, en derin yarayı açmıştır. Hz. Ali'yi şehit eden her gün yanında bulunan kişi olmuştur. İnsanlık tarihinde de benzer örnekler çoktur. Hz. İsa (a.s.)’ya ihanet eden havârî Yahuda, onun en yakınında bulunanlardan çıkmıştır. Osmanlı’nın son dönemlerinde, devletin şefkatini görmüş, nimetlerinden faydalanmış kimi unsurlar, dönüp sırt çevirmiş, ihanet etmişlerdir. Bu örnekler göstermektedir ki; fıtrat, şayet iman ve ahlâkla terbiye edilmezse, minnet duygusunu taşıyamamaktadır.
Fedakârlığın ihanete dönüşmemesi için iki yönlü bir sorumluluk vardır. Yapılan iyiliğin karşılığını yalnız Allah’tan beklemek gerekir. Çünkü insanlar zaaf sahibidir. Kimi nankörlük eder, kimi vefasızlık gösterir. Kur’ân, “Yaptığınız iyilikler karşılığında bir teşekkür bile beklemeyin” (İnsan, 9) buyurarak, fedakârlığın aslında bir ibadet olduğunu hatırlatmaktadır. Minnet duygusunu diri tutmak, nankörlükten sakınmak imanın bir gereğidir. Zira yapılan iyiliği unutmak, kul hakkına girmektir. İnsanın insana vefası, Allah’a vefasının bir nişanesidir.
Fedakârlık büyük bir değerdir; ihanet ise fıtratın karanlık tarafıdır. Tarih, en çok da iyilik yapılanların ihanetiyle sarsılmıştır. Ancak mü’min bilir ki, yapılan hiçbir iyilik karşılıksız kalmaz. İnsan unutsa da Allah unutmaz. İyilik eden, Allah katında ecrini bulur, ihanet eden de elbet yaptığının hesabını verir. “İyilik insana yapılmaz, Allah için yapılır.” Böyle olursa ne nankörlük incitir ne de ihanet yıkar. Çünkü bilinir ki, vefanın asıl sahibi yalnızca Allah’tır.
Yapılan iyilik ve fedakârlıklardan karşılık beklenmez. Elbette vefasızlık da affedilemez. Fevasıza karşı düşmanlık doğru olmaz. Bu durum onun tanınmasına sebep olmuştur. Yapılan iyilik de Allah katında değer bulmuştur. Fedakârlığa karşı dua istemek bile mütekabiliyet esasına göre, yapılanın karşılığını kuldan almak olur ki, bunda Allah rızası da bulunmaz. O nedenle atalarımız; "iyilik yap denize at, mahluk bilmezse Halık bilir" demişlerdir. Elinden tutulan kişiden, fedakârlık yapılmış olan insandan, dua dahil hiçbir şey beklenmez. Dua beklemek dahi samimiyeti zedeleyecek bir çıkar ilişkisi olur. Karşılık Yaratanın rızasını kazanmaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.