DUYGUSAL BİR TAŞINMA
2008 yılında gazetemizi kurduğumuzda ilk çalışma ofisimiz Kale Mahallesinde bulunan 19 Mayıs Bulvarı ile Gazi Caddesinin köşe başındaydı. Binanın asansörü olmayışı işimizi bir hayli zorlaştırmaktaydı. Bir de o zamanlar oradan doğal gaz da geçmemişti, elektrikli cihazlarla ısınmak zorunda kalıyorduk ve ağırlıklı olarak klima kullanıyorduk. Bir yıldan uzun bir süre orada kaldıktan sonra 2009 yılının sonbaharında şimdiki ofisimizi kiraladık. Ofisin boya badana ve eksiklerini yaptıktan sonra tam taşınma aşamasına geldiğimizde yaptığımız haberlerden rahatsızlık duyan siyasetçisinden çetesine, iş adamından para babalarına bir araya gelip bizden kurtulma hesapları yaptılar. Birilerini maşa olarak kullandılar, arkasında dönemin haşmetli siyasetçilerinden tutun da iş adamlarına, hatta hemşehri diyebileceğimiz pek çok ahlak fukarası bir araya gelip bizi yok etmeye uğraştılar. Tuttuğumuz ofisin işleri bitip taşınma zamanı geldiğinde son kontrolleri yapmak üzere eski ofisten çıkıp gideceğim esnada on beş yirmi kişi ellerinde jiletli sopalarıyla kafama vurup bir yandan öldürmek için mücadele ederken, diğer yandan silahlı adamları üzerime doğru yürüyünce belimdeki ruhsatlı silahımı çekip havaya ateş ettim. Bu esnada onlardan da vurulan oldu, benim de kafam çok yerden yarıldı. Hastaneye gittiğimizde kafamdan kanlar akarken dönemin AK Parti İl Başkanının hastane başhekimini arayıp taburcu edilmemi istemesi de işin çok daha farklı bir boyutuydu.
Nihayetinde bir haftalık hastane serüveninden sonra bizi tutuklayıp Medrese-i Yusufiye’ye yolladılar. Tam 115 gün orada tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildik, daha sonra da beraat ettik. Bu esnada ailemin ve dostlarımın duruşu ise dillere destan bir duruştur. Bir yandan çeteler her türlü pisliği yapıp ailemle aramı açmaya çalışıyor, akla hayale gelmeyecek sahte isimlerle mektuplar yazıyorlar, bir yandan siyasetçiler bizi bitirebilmek için ellerinden gelen ne varsa yapıyorlardı. Allah'a binlerce kez hamdü senalar olsun ki ne ailem ne de ben asla mücadelemizden vazgeçmeyip yolumuza geriye bakmadan devam ettik. Bu süreçte FETÖ’cüsünden siyasetçisine, mafya bozuntularından iş adamlarına pek çok insan karşımızda oldu. Bunların kimler olduğunu sadece ben değil şehirdeki pek çok kişi biliyor. Önce Cenab-ı Hak'kın adaletine ardından da haklı mücadelemize güvenip yolumuza devam ettik. Bu arada büyük oğlum, kızım ve eşim gazeteyi şimdi bulunduğumuz mekana taşıdılar. Cezaevinden çıkınca taşındığımız mekanı gördüm. Oğlum Mustafa, bir yandan bizim adli operasyonlarımızla mücadele ederken bir yandan da çetelerin uğraşlarını bertaraf ediyordu ama Allah için hiç yılmadan mücadelesini yaptı ve sonunda cezaevinden çıktıktan sonra o rahatladı işi ben devraldım. 2008 yılından 2013 yılına kadar her şeyi bırakıp sadece bu mücadeleyle uğraştım. Bir yandan şehirdeki şer cephesiyle mücadele ederken bir yandan da gazeteyi bitirmek için tamamen kesilen ekonomik desteği tek başına mücadele ederek ayakta durma mücadelesi verdim. Allah’a bin şükür o mücadelelerin tamamından başarıyla dimdik çıktım. 2014 yılından sonra tekrar ticari hayata dönüp eski işlerimize kaldığımız yerden devam ettik. Gelinen noktada Rabbime ne kadar hamdetsem azdır. Şehirdeki güçlü siyasi figürlerden tutun da çetesine, iş adamına tamamının karşı duruşuna hatta içimize çalışanlardan ajan sokup bizi bitirmeye uğraşmalarına rağmen dimdik ayakta kaldık. Bunu bizlere bahşeden sadece ve sadece Rabbimiz ve samimi duruşumuzdu. Bu süreçte karşımızda duranların pek çoğu daha sonra gelip yanaştılar ama biz kimin dost kimin düşman olduğunu hiçbir zaman unutmadık
Gelinen noktada on binlerce izleyicisi olan Denge WebTV’den tutun da günlük üç, dört bin okur sayısına ulaşan köşe yazılarımız ve gazetemizin şehirdeki adı gibi DENGE olmaktan onur duymaktayım. Önceki gün gazeteyi taşırken bu yaşadıklarım gözümün önünden geçti. Eşimle çocuklarıma bu minvalde kısa bir video attım, onlar da benim gibi duygulandılar. İnsanın hayatında çok az dostu olur, benim o sıkıntılı zamanımda yanımda olan ailemin dışında beni yalnız bırakmayan başta Semih Saygılı kardeşim, şeyhim diye takıldığım Ali Duran ağabeyim, akrabalık bağı gereği sürekli cezaevinde ziyaretime gelen Hasan Uzunlar ile baba dostu Odabaş ailesinin evladı Mehmet Odabaş kardeşime sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Bu dostlar dün de vardı bugün de. Rabbim izin verirse ahirette de beraber olmak istediğim dostlardır. Yeni adresimiz Cumhuriyet Caddesindeki Polisevi’nin bitişiğindeki ŞOK’un üçüncü katı Erçal İş Merkezi’dir. Dostlarımızı yeni adresimize bekliyoruz. Yılbaşından sonra mütevazi bir açılış niyetimiz de var, Rabbim hakkımızda hayırlısını nasip eylesin diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.