BOZULAN EKONOMİNİN AYAK SESLERİ
Bu sıra 2026 bütcesi TBMM'nde görüşülüyor. Başta asgari ücretliler olmak üzere; emekli bağkur- sigorta, memur emeklileri ve çalışanlar 2026 yılında yapılacak olan zam oranlarını merak ediyorlar. Bütçe ile ilgili verilen sinyaller enflasyonun altında zam verileceği yônündedir. Böyle neden söylediğinizi anlatmaya çalışalım Üzülerek ifade ediyoruz ki 2026 yılı bütçesi vatandaşın ve ezilenlerin bütçesi değildir. Bu bütçede paylaşımda adalet yoktur. Borç, faiz, vergide adaletsizlik vardır. Bu bütçe mercek altına konulup incelendiğinde "borç, faiz, zam ve vergi bütçesi" olduğu görülür.
Bu tezimizi rakamlar ortaya koyarak kanıtlamaya çalışalım. 2026 yılında 2 trilyon 741 milyar TL’ye yakın faiz ödenecektir. Ödenecek olan bu faiz miktarı 65 milyar dolara tekabül ediyor. Geçen yıl faiz ödemesi 56 milyar dolar civarında iken bu oran 9 milyar dolar daha artmış görünüyor. Bu rakamlar faiz ödemelerinin yıldan yıla ciddi şekilde artış gösterdiğinin bir ispatıdır. Orta Vadeli Program da bunu ortaya koymaktadır. 22 yılda 600 milyar doların üzerinde kamu kaynağını faize gittiği görülüyor. İktidar , önümüzdeki 3 yılda da bu gidişatla 200 milyar dolar daha faiz ödemesi gerçekleştirecek görünmektedir. Yanj 2028 yılına gelindiğinde hükümetimiz iktidarının 25. yılında 750 milyar dolar kamu kaynağını faize aktararak dünya faiz şampiyonu haline gelecektir.
Bu yıl yapılacak 2.7 trilyon TL’lik faiz ödemesini 4 kişilik bir aile için hesap ederseniz, her bir aileden her ay 10.000 TL, yılda 120.000 TL faize gidecektir. Bu yıl ödenecek 2,7 trilyon liralık faiz, 2023 yılında bu ülkede faaliyet gösteren 1.062.000 şirketten alınan kurumlar vergisinin neredeyse 5 katıdır. Bu faize verilen parayla devlet olarak 10 milyon asgari ücretliye bir sene boyunca her ay 20 bin TL fazladan maaş verilip asgari ücretlinin eline 42 bin TL geçmesi sağlanabilir. Engelli vatandaşlarımızın şehit ve gazilerimizin tamamının talepleri yerine getirilebilir.
Ülkemizdeki 3 bin SMA hastasının tedavi maliyetinin 130 milyar TL olduğu göz önünde bulundurulduğunda, faize bu sene verilecek rakamın %5'i kadar bir meblağ ile Türkiye'deki bütün SMA hastalarının tedavisini devlet karşılayabilir. Yine bu sene faize verilecek parayla 40 bine yakın küçük ve orta ölçekli işletme kurulup 800 bin istihdam sağlanabilir ve işsizliğin ortadan kaldırılmasına katkı sağlanabilir. 2026 bütçe kanunu teklifi TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, dün (16 Ekim) bütçe bağlama töreninde temel büyüklüklere ilişkin bilgi verdi. Teklife göre, 2026 yılında bütçe giderleri 18 trilyon 929 milyar lira, bütçe gelirleri ise 16 trilyon 216 milyar lira olarak öngörüldü.
Faiz ödemelerinin, vergi gelirlerine oranı %15 iken, 2025 yılında ise toplanan verginin %17,5'u faize gidecektir. 2026 yılında ise bu oran daha da yükseldiği görünüyor. Yani her geçen sene daha fazla vergi faize gitmektedir. Vergi olarak verdiğimiz her yüz liranın 20 lirası faize gidiyor demektir. Vergi dar gelirliden alınmaktadır. Doğrudan vergiler yüzde 34 seviyesinde ama dolaylı vergiler yüzde 66 seviyesindedir. Bu bir adaletsizliktir. Yine vergi harcamaları kalemi altında 2,7 trilyon TL’lik kurumlar vergisi ve gelir vergisi muafiyeti var. Bu vergi muafiyetlerinin de önemli bir kısmının iki elin parmaklarını geçmeyecek olan imtiyazlı holdinglere gideceğini hepimiz biliyoruz.
Sayın Cevdet Yılmaz, “kamu borcumuzun milli gelirimize oranı yüzde 28’dir, bu gelişmiş ülkelere göre iyi bir orandır” dedi. Ancak Sayın Yılmaz'ın söyleyemediği hususlar şunlar: Birincisi; evet, gelişmiş ülkeler de borçlanıyor. Onların kamu borcunun milli gelire oranı bizden daha yüksek olabilir ama onların borçlanma faizi bizim borçlanma faizimizin 10’da 1’i. Ve birçok ülke de sıfır faizle borçlanıyor. İkincisi, onlar çok daha uzun vadede borçlanıyorlar. Üçüncüsü, gelişmiş ülkelerin üretimiyle, ihracatıyla, ekonomisiyle bu borçları çevirebilecek gücü var. Dördüncüsü, gelişmiş ülkeler kendi para birimiyle borçlanıyor. Siz ise Dolar ve Euro ile borçlanıyorsunuz. Kur arttıkça bizim borcumuz da katlanarak artıyor. Örneğin; 2022-2023 yıllarında bizim kamu borcumuz, kurdaki artış nedeniyle 3,1 trilyon TL’lik artış gösterdi. Beşincisi; diğer ülkeler aldıkları borcu üretime ve yatırıma aktarırken, siz aldığınız borcu borç kapatmaya ve faiz ödemeye ayırıyorsunuz. 2024 yılında kamunun ödeyeceği 2,26 trilyon TL’lik borcun %98,5'i yüksek faizli iç borçla kapatılmıştır. Yani borç ödemesinin neredeyse tamamı alınan borçlarla yapılmaktadır.
Bu bütçede dar gelirlilere ve ezilenlere yer yoktur demiştik. Bütçede cezalara, harçlara, vergi gelir oranda yüksek oranda zam (2024 için %44) yapılırken, asgari ücrete ve diğer çalışanlara yüzde 30, memur ve memur emeklilerine yüzde 13 ve esnaf, çiftçi, işçi emeklisine yüzde 17 zam yapılmıstı. Enflasyonun yüzde 50 seviyesinde olduğu, bütçe gelirlerine yüzde 44 oranında zammın yapıldığı bir ülkede, çalışan kesime, ücretliye, emekçiye bu düşük oranlarda zam yapılmasını düşünülmesi 2026 bütçesinin hakkaniyet ve adaletten uzak olduğunun bir göstergesidir. Enflasyonla mücadelenin yolu arzı arttırmaktan, üretimi arttırmaktan geçiyor. Sanayide ve tarımda arzı arttırmanız gerekiyor.
Bu arz artışının da yollara dökülen domatesleri tekrar görmemek için bir planlama dahilinde yapılması gerekiyor. Ancak 2026 bütçesinde yatırımların ve istihdamın artırılması için yeterli bir projeksiyon bulunmadığı gibi kaynak ayrımı da yeterli değildir. Örneğin 2025 bütçesinde; İstihdama ayrılan pay 311 milyar TL olup, ödenecek faizlerin %16’sı seviyesindedir. Sanayinin geliştirilmesi, üretim ve yatırımların desteklenmesine ayrılan pay 129,5 milyar TL olup faize verilenin %6’sı seviyesindedir. Tarıma ayrılan pay 358 milyar TL olup, faize verilecek paranın %18’i seviyesindedir. İstihdama ayrılan pay 311 milyar TL olup faize ödenecek paranın %16 seviyesindedir Enflasyonla mücadele için ağır sanayide gıda tarım ve hayvancılık sektörlerinde Enflasyonu kalıcı olarak ortadan kaldırmak istiyorsak; mutlaka arzı artırmalıyız. Bir planlama çerçevesinde ağır sanayide ve gıda/tarım/hayvancılık sektörlerindeki arzı artırmaya yönelik hamleler yapmalı, bu yolla enflasyonla mücadele etmeliyiz.
Gerçek bir ekonomik düzende; üretimi ve böylece arzı artırarak, istihdamı artırarak, gelir dağılımında adaleti sağlayarak, israftan kaçınarak, denk bütçe yapıp faiz canavarından kurtularak, milli kaynak paketleri oluşturarak ve oluşan refah payını dar gelirli milyonlarla paylaşarak enflasyonla mücadele yoluna gidilmeli, böylece vatandaşı, tüccarı ve üreteni asla ezmemiş olursunuz. Enflasyonla ancak bu şekilde mücadele edilir. Sayın yetkililerin yaptıkları ve ifade ettikleri gibi talebi ve arzı kısarak, vergileri üç katına çıkararak enflasyonla mücadele edilmez, tüm faturayı dar gelirli milyonlara keserek enflasyonla mücadele edilmez. “Önce millet” demek yerine “önce imtiyazlılar” diyen anlayıştan bir an evvel vazgeçmek durumundayız.
Ayrıca israfı önlemeniz gerekiyor. Milletin hakkını imtiyazlı holdinglere aktarmaktan vazgeçmeniz gerekiyor. Denk bütçeyi yapıp, bu faiz canavarından bu milleti, bu ülkeyi kurtarmanız gerekiyor. Paylaşımda adaleti sağlamanız gerekiyor. Bunlar yapılmadığı takdirde her geçen gün kendimizi daha fakir bulacağız. 2026 bütçesi bir önceki yılların bütçesi gibi, borç, faiz, haksız vergi, israf dolu, tüketim yoğunluklu bir bütçedir. Dolayısı ile 2026 yılında emekli ve çalışanlar bu bütçeden bir şey beklememelidirler.
Selâm ve dua ile...
 
					 
	 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
					 
				 
				 
				 
				
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.