BİTLİS- MUŞ-BİNGÖL HATIRALARIM
Bir kere Bitlis'in şehir insanı kültürlüdür ve insana yaklaşımı on numaradır. Şehire girdiğinizde Osmanlı eserlerinin içinde kendinizi buluyorsunuz. Manevi yönden huzurlu hissediyorsunuz kendinizi. Maneviyatı yüksek olan yerlerde bulunmak insana mutluluk veriyor. Bitlis, doğal güzellikleri ve köklü tarihi ile Doğu Anadolu Bölgesi’nin öne çıkan şehirlerinden biridir. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan şehir bu zengin geçmişiyle birlikte, gezip görülmeye değer sayısız tarihi yapı, doğal alan ve kültürel miras sunar. Şehri ziyaret edenler, Bitlis’in mistik atmosferinde hem doğayı hem de tarihi iç içe yaşayabilirler.
Nemrut Krater Gölü, Bitlis Kalesi. Ahlat Selçuklu Mezarlığı, İhlasiye Medresesi, Şerefiye Külliyesi, El Aman Hanı Ahlat Müzesi, Rahva Kervansarayı, Yüzen Adalar Hizan Kaplıcaları, Zeydan Cami, Küfrevi Türbesi Tatvan Sahil Şeridi, Ulu Camii..gibi. Ben bu sayılanların bir kaç tanesini gezebildim. Havanın sıcak olması, aracımın olmaması ve yalnızlık insanın gezmesine mani oluyor. Bu eksikleri giderdikten sonra buralara tekrar gitmeyi ve gezmeyi düşünüyorum. Bitlis'in yerleşim yeri çukurdadır. Mahalle yolları oldukça dik ve virajlıdır. Gelişmeye müsait değildir. Şehir Tatvan istikametine doğru gelişmektedir. Valilik ve Emniyet binası hakeza öğretmenevi şehrin girişindedir. Şehrin iller arası terminali yoktur. Bu büyük eksikliktir. Başka şehre gitmek istiyorsanız dolmuşa binip ana yola gitmeniz ve oradan araca binmelisiniz.
Bitlisten hareketim Muş üzerinden Bingöl'e oldu. Bingöl yolu Muş'tan geçiyordu zaten. Bitlis'ten hemen sonra Göroymak ilçesi gelmektedir. Bu ilçe düz arazili ve oldukça yeşilliktir. Bitlis'e yakındır. Bitlis'ten buraya geldiğinizde kendinizi ayrı bir dünyada hissediyorsunuz. Bitlis, Bingöl arası 193 km olarak görülmektedir. Km'ye bakılarak bilet konusunda değerlendirme yapılacaksa buralar, batıya ve Karadeniz'e göre ulaşımı pahalıdır. Bitlis, Bingöl arası indirimli otobüs ücreti 500 liradır. Derken Muş'a geldik. Muş şehrini otobüsten seyrettim. Sehir modern ve şahane görünüyordu. Muş şehrinden sonra esas Muş Ovası başlıyor. Muş Ovası'na hayran kaldım. Niye mi? Anlatayım:
Muş Ovası, Doğu Anadolu Bölgesinde Yukarı Murat-Van Bölümü içerisinde yer alan tektonik ova. 80 km uzunluk, 30 km genişliğindeki ova 1650 km²'dir. Ovayı güneyden Haçreş dağları, kuzeyden Şerafettin Dağları ve uzantıları çevirir. Ova Türkiye'nin büyük ovalarındandır. Rakımı 1400-1500 metre yüksekliktedir. Murat Nehri ve kollarıyla sulanmaktadır. 2000 m yükseklikteki dağlarla çevrilmistir. Türkiye'nin üçüncü büyük ovasıdır. İlde yetişen başlıca ürünler; şeker pancarı, tütün, buğday, ayçiçeği, fasulye ve nohuttur. Başlıca meyveler ise karpuz, üzüm, elma ve kavundur.
Çoğu il sınırlarından yüz ölçümü geniştir Muş Ovası'nın. Tarıma ve hayvancılığa çok elverişli bir ovamızdır. Arabadan ovayı seyrederken gıpta ettim, ovaya, uzunluk ve genişliğine hayran kaldım. Sadece Muş Ovası iyi değerlendirilse bütün Türkiye'yi bakacak kapasidededir. Doğu ve Güneydoğu'yu gezdikten sonra şu kanaate vardım. Doğu geri kalmış lafı safsatadır. En geri kalan yerler Karadeniz, Akdeniz ve Ege Bölgesi'nin iç kesimleri ve yüksek kesimleridir. Doğu ve Güneydoğu vatandaşın elindeki imkanların onda biri Karadeniz insanında yoktur. Devlet bu bölgelere büyük yatırımlar yapmıştır. Buraların kalkınması için her türlü imkanı vatandaşa sağlamıştır. Nihayet 4 saatlik yolculuğun ardından Bingöl şehri gözüktü.
Bingöl'e yakın bir tesiste otobüs dinlenme ve yemek molası verdi. Orada mısır tarlaları görünce şaşırdım. Bizim memleketin mısır tarlalarından daha iyi görünüyordu oralar. Mısır tarlaları sulanıyor, güneş de çok olunca oranın hasılâtını siz düşününüz. Sonra terminale geçtik ve orada indim. Şehre halk otobüsleriyle varıyorsunuz. Kredi kartıyla ödeme her yerde yapabilmek modern bir uygulamadır. Bilet derdine düşmüyorsunuz. Kaptana "Buranın en merkezi yerinde beni indir" dedim. Şehre girdiğimizde her cadde ve sokak merkezi yer gibi görünüyordu. Sokak ve caddeler sel gibi insanlarla akıp gidiyordu.
Bingöl ilinin merkezi olan şehirdir. Doğu Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Fırat Bölümü'nde doğusunda Solhan, güneyinde Genç, kuzeyinde Adaklı kuzeydoğusunda Karlıova, kuzeybatısında Kiğı ilçeleri, batısında ise Elazığ ili ile çevrilidir. Bingöl'de mutlaka gezilip görülmesi gereken diğer meşhur yerler ise şunlardır: Karlıova, Solhan, Kiğı, Hesarek Kayak Merkezi, Zağ Mağaraları, Tarbasan Gölü, Yayladere, Tarihi Urartu Yolu, Murat Nehri, Bingöl Dağları. Bingöl ülkemizin yemek kültürü bakımından da en gelişmiş şehirleri arasındadır.
Bingöl ülkemizin yemek kültürü bakımından da en gelişmiş şehirleri arasındadır. Bingöl’ün kavurması, dut pekmezi, balı ve cevizinin ünü ülke dışına taşmış durumdadır. Bingöl’ün en meşhur diğer yöresel yemekleri arasında gömme, ayran çorbası, mastuva, sorina pel, tutmaç çorbası, keldoş yer almaktadır. Bingöl’de hemen hemen her evde halk kendi yaptığı ekmeği tüketmektedir. Günün en çok özen gösterilen öğünü ise akşam yemekleridir. Bingöl’de akşam yemekleri birbirinden leziz ve çeşitli yemeklerden oluşmaktadır. Bingöl’de akşam yemeklerine çok fazla önem verilmesinin nedeni bütün ailenin akşam yemeklerinde bir arada olmasıdır.
Bingöl halkı misafirperverdir. Otele yer sordum, oradaki çalışan "hemen odayı gösterdi, odayı tutman- tutmaman önemli değil, önemli olan sizinle ilgilenmektir" dedi. Akşam üstü lokantalar tıklım tıklımdı. Karsonlar müşteriye hizmet için arılar gibi çalışıyorlardı. Sokaklar geniş, temiz ve lüks arabalarla doluydu. Her sokak başında çay bahçeleri ve çay ocaklarına rastlamak mümkündür. Bir yerde çay içtim. Orta bardakta çay veriyorlar. Çay çok güzeldi. Her yerde çayın fiyatı standarttır ve on liradır. Şehir bana hem güzel ve temiz, hem de fiyatlar uygun geldi.
Kütük Nüfusuna Göre Bingöl'ün Etnik Yapı; %67.7 - Zaza. %31.3 - Kürt. %0.8 - Türk'tür. Halkın çoğunluğu Şafi Mezhebine mensuptur. Adım başı cami var Bingöl'de. Bingöl'ün orta yerinden Murat Nehri geçiyor. Murat Nehri Türkiye'nin en uzun nehirlerinden birisidir ve 722 km' dir. Bingöl ile ilgili tespitlerimi anlatmaya çalıştım. Yatsı namazını Bingöl merkez camisinde kıldıktan sonra terminale geçtim. Trabzon arabasına saat 22.00 gibi bindim. Sabah 06.00' da Trabzon'a vardım. Yollar jilet gibiydi. Özellikle Zigana Tüneli muhteşemdi. "Önce ülkemizi gezelim. Sonra dünya turuna çıkalım" derim. Seyahatımle ilgili genel değerlendirmelerimi başka bir yazımda ele alacağım inşallah. Güzel memleketimize; vefakâr ve cefakâr insanlarına selâm olsun. Böyle seyahatler cümlemize nasip olsun inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.