ASIM'IN NESLİ
Merhum Akif’in “Çanakkale Şehitlerine” şiirinde “Asım'ın nesli” olarak tanımladığı, vatanını seven, koruyan, onun çıkarlarını her şeyin üstünde tutan, yüksek ahlaki standartlara sahip, erdemli gençlik olarak tanımladığı gençliğin günümüzdeki uzantısı; merhum Celalettin Ökten Hoca’nın çok büyük uğraşlar vererek İmam Hatip yetiştirmek üzere öğrencisi Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri’ye açtırmaya çalıştığı ama bürokratların direnmesi sonucunda muvaffak olamadığı, daha sonra olayı merhum Adnan Menderes’e anlatıp açtırdığı İmam Hatip Okullarında yetiştirmek istediği gençliktir. Kuruldukları yıllardan bugüne dek sürekli imanlı, muhafazakâr, vatansever gençlik yetiştirmek isteyen bu jenerasyonun verdiği mücadelelerde en ufak nefsi beklentisi olmamış, sadece ve sadece Allah rızası ve neslin geleceğinin teminat altına alınıp ülkemizin güzel insanlar tarafından yönetilmesi mücadelesidir. Allah’a hamdü senalar olsun ki gelinen noktada bu neslin temsilcilerinden bir Cumhurbaşkanı ülkeyi yönetmekte. Artılarıyla eksileriyle, günahlarıyla sevaplarıyla ülkeye ciddi anlamda hizmet etmiş bir nesil yetişmiştir. Bu okullar çok büyük badirelerden geçmiş, 60 ihtilalleri, 80 ihtilali ve. 28 Şubat postmodern darbesinin ardından büyük yaralar alsa da gelinen noktada ülkeye çok güzel insanlar yetiştirmeye de muvaffak olunmuştur. Bu mücadelede zerre kadar katkısı olanlardan Rabbim binlerce kez razı olsun diyerek günümüzde oynanan oyunlara gelmek istiyorum.
Her camiada sıkıntılı insanlar vardır. Bu insanlar nedeniyle camiayı toptan suçlamak fevkalade yanlış bir şeydir. Son günlerde imam hatip mezunu bazı insanların yaptığı hatalar üzerinden bu camianın itibarını zedeleme çalışmalarından fevkalade rahatsızlık duymam nedeniyle bu yazıyı kaleme alma gereği duydum. İmam Hatip Liselerinden mezun olan insanların yaptığı hatalar nedeniyle bu okulları suçlamak neye benzer biliyor musunuz? Hazreti Adem’den başlamak üzere evlatları Habil ile Kabil’in kavgasında Kabil’in Habil’i öldürmesi nedeniyle Hazreti Adem’i suçlamaya, Hazreti Nuh’un oğlunun iman etmeyip gemiye binmemesi nedeniyle Hazreti Nuh’a, Hazreti Yakub’un çocuklarının Yusuf Aleyhisselam’ı kuyuya attıkları için Yakup Aleyhisselam’a suç bulmak gibi bir şeydir. Aynı şekilde Hıristiyanlık aleminin Avrupa’da yaptığı yanlış işler ve kiliselerdeki papazların pek çok yanlışlarından Hazreti İsa Aleyhisselam’ı suçlamak, hatta ve hatta bugün Gazze’de Filistinli kardeşlerimizin çoluğuna çocuğuna, yaşlısına kadınına en ufak merhamet göstermeksizin katleden zalim Yahudi Devletinin yaptıklarından Hazreti Musa’yı sorumlu tutmaya benzer.
Uyuşturucu, alkol, zina ve buna benzer kötü alışkanlıklara düşmüş insanların İmam Hatip Mezunu olması onların büyük imtihanlarıdır ve bunların yekünü İmam Hatip okulu mezunları içerisindeki sayısı değil yüzde onlar binde onlar dahi olmamasına rağmen bir el sanki tüm İmam Hatip mezunlarının bu işlerin içerisindeymiş gibi göstermeye çalışmaları tamamen FETÖ'vari bir operasyon değil de nedir? Elbette bu camianın da yanlışları, hataları, eksikleri vardır ama binlerce mezun arasından bu rakam elli yüz kişiyi geçmeyecek kadar küçüktür. Kaldı ki daha çok olsa dahi bunun sorumlusu bir camia değil o kişilerin şahsi imtihanlarıdır. Mesela televizyon ekranlarından tanıdığımız ismi Merhum Akif’in ismiyle aynı olan şahsın geçmişine bakıldığında ilk evliliğini şehrimizde vekillik yapmış bir arkadaşın yeğeniyle yapmış, ondan iki tane evladı dünyaya gelmiş, ne zaman azıcık palazlanmaya başlayıp ulusal kanallara çıkmış ilk iş olarak eşinden ayrılıp iki evladının da üzülmesine neden olmuş ve o eş ki yakınlarından dinlediğime göre çok ama çok üzülmüş, ah etmiş, beddua etmiş, daha sonra başka birisiyle evlenmek zorunda kalmış bir kardeşimiz. Böyle bir insanın ahını alan insanın iki yakası bir araya gelir mi? O çocukları hiç tanımıyorum ama anne babaların ayrılmalarında en çok üzüldüğüm konu geride kalan çocukların üzüntüleri ve hayata olan bakışlarıdır. Boşanma, Allah’ın hiç sevmediği ama helal kıldığı bir müessesedir. Hiçbir evlilikte sürekli mutluluk veya sürekli mutsuzluk olmaz, hayatın inişli çıkışlı yokuşlarından en çok nasibini alan evliliklerdir. Sabretmez, nefsinize uyarsanız sonunuz hüsran olur. Evliliklerde en önemli şey karşılıklı sevgi, saygı ve tahammüldür. Bunlar olmaz ise evlilikler yürümez. Bir de günümüzde kadınların iş hayatına ve siyasete bu kadar fazla girmeleri sonucunda ailelerini ihmal etmeleri ve ekonomik özgürlükleri nedeniyle minnetsiz olmaları da üzerinde durulması gereken bir konudur diyerek bugünkü köşemi bitirmek istiyorum. Rabbim kendi rızasına uygun Asımın nesillerini yetiştirmeyi hepimize nasip eylesin. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.