YANLIŞ BİLDİKLERİMİZ

Semavi dinlerin namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, adam öldürmemek, zina yapmamak gibi ortak emirleri vardır. Ancak her dinde bu emirler farklı uygulanmıştır. Örneğin, namazın rekâtları, günde kaç kez kılınacağı her dinde farklıdır. Oruç tutmak da aynı şekilde gün olarak ve yasaklar konusunda farklıdır. Tesettür de tüm dinlerin ortak emirlerinden biridir, ancak tahrif edilmiş Tevrat ve İncil’de bu emirler yoktur. Bazı ilahiyatçıların namaz Yahudilikten alınmadır, bakın Yahudi ilmihal kitaplarına bizim kıldığımız namazın aynısı orada da var demeleri cehaletlerinden değil iyi niyetli olmadıklarından söyledikleri şeylerdir. Bırakın Yahudileri, Efendimiz dönemindeki putperestler dahi Kâbe’de namaz kılarlardı. Tahrif olmuş dinleri dahi namaz kılmayı, hatta Kâbe’nin etrafında tavaf etmeyi emrederken haşa namazı da Müslümanların başına kim bela etti gibi saçma sapan ifadeleri kullanmak cidden akla ziyan bir durumdur. Sosyal paylaşım sitelerinde çarşaflı rahibelerin resimlerini paylaşarak bakın çarşaf Hristiyan rahibelerin örtüsüymüş Müslümanların değil şeklindeki ifadeler cehaletin ta kendisidir. Tesettür tüm dinlerin ortak emridir. Kadın ve erkeğin örtmekle yükümlü oldukları yerler her dinin emridir, tahrif olmuş kitaplarda bunları bulamazsanız da hakikat budur.

Neden bu konuya girdiğime gelince; son günlerde Filistin’de yaşanan İsrail zulmüyle ilgili yapılan bazı paylaşımlar dikkatimi çekti, nedir o paylaşımlar derseniz izin verin arz edeyim. Paylaşımda diyor ki, ‘Lût Kavmi’nde insanların çoğu ibadet etmekle meşgulken az bir kısmı lûtilik dediğimiz kötü işi, erkek erkeğe ilişkiyi yaşadığından Allah o kavmin tamamını helak etti.’ Paylaşımın devamında ise Filistin’de yaşanan zulme dur demediğimizden bizlerin de helak olacağı belirtilmekte. İşin daha da garip tarafı bunu yapan insanların bir kısmının hoca olmasıdır. Oysa ki Kamer 54/47, Zariyat 52/36, Hicr 15/73 ve 74. ayetlerinde açıkça Lût Aleyhisselam’a iman eden sadece ailesi olduğundan ailesini yanına alarak gecenin bir vaktinde arkalarına dönüp bakmadan şehri terk etmeleri emredilmiş. Onlar da şehri terk ettikten sonra güneş doğarken korkunç bir gürültü ve şiddetli depremle şehir yerle bir olmuş, üzerlerine taş yağmış ve şehirde yaşayanların tamamı helak olmuştur. Aynı şekilde Musa Aleyhisselam’la Firavun arasında yaşanan olayda Musa Aleyhisselam’a iman edenler Allah’ın emriyle yarılan denizden geçip kurtulmuşlar, Firavun ve ona iman edenlerin tamamı ise denizde boğulmak suretiyle helak olmuşlardır.

Allah-u Teâla, kendisine iman eden hiçbir mümini helak etmemiş, tam aksine helak olmaktan kurtarmıştır. Aksi halde Allah-u Teâla’nın âdil-i mutlak sıfatına hâlel gelir. O, kendisine iman eden kullara zulmetmez, günahları varsa ahirette cezasını çekerler. Filistin’de yaşanan zulüm konusuna gelince; hepimizin gönlü orada yaşanan zulmün ortadan kalmasını hatta zulmü yapanların başlarına daha kötüsünün gelmesini temenni eder. Ancak bu imtihan büyük bir imtihandır, hepimizin canı yanmakla kalmamakta içimiz acımaktadır. Televizyonu açmaya korkuyoruz; o bebelerin, anaların, bacıların yaşadığı zulmü görünce insanlığımızdan utanıyoruz ama yapabileceklerimiz de sınırlı. Duanın yanında ekonomik destek verebiliyoruz, bunun dışında yapabileceğimiz en önemli şey İsrail menşeli malları satın almamak ve boykot etmektir. Ülke olarak başka ne yapılabilir derseniz onu ülkeyi yönetenler planlıyor. Zaman zaman hepimiz neden daha fazlası yapılmıyor düşüncesine kapılmıyor değiliz ama devlet yönetmek de çocuk oyuncağı değil. Dünya gerçekleri, ekonomik ve askeri güçler, yapılan anlaşmalar göz önüne alınarak yapılması gerekenler var, ayrıca bizlerin bilmediği pek çok arka planın da var olduğunu unutmayalım.

Birinci Dünya Savaşı’nda Enver Paşa'nın Almanların gazına veya oyununa her neyse gelerek ülkeyi savaşa sokması sonucunda yaşadığımız hezimetleri unutmayalım. Orta Doğu’da sadece bugün değil binlerce yıldır bu sıkıntılar yaşandı, sanki Cenab-ı Hakk o bölgeyi özel bir sınava tabi tutmakta. Üç dinin kıblegâhı olan Mescid-i Aksa yüzyıllardan beri maalesef bu sıkıntıları yaşamakta. Rabbim, Mümin kardeşlerimize yardım eylesin, bizlere de onlara yardım etmeyi nasip eylesin diyerek sözlerime son veriyorum. Rabbim’e emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR