TARİHİ AMİSOS HİKAYELERİNE DEVAM: AMİSOS'UN PULİSİ

Bugün uzun zamandan beri ara verdiğimiz Tarihi Amisos Hikayeleri’nden birisini yazmaya karar verdim. Siz değerli okurlarımın ısrarlı talepleri ve çok yüksek oranda okunma oranını göz önüne alarak ara sıra bu hikayelerimize devam etme kararı aldım. Bugünkü hikaye kahramanlarımız Tranociris, Erkenden Doğan Adam ve okuyla taya binip puliyi vurmaya kalkınca Amisos’taki insanlara attığı iftiralar nedeniyle soluğu kodeste alan Acemi Toynak Sahte Kabadayının hikayeleri olacak. Hikayemiz bundan yaklaşık olarak 2300 yıl önce tarihi Amisos kentinde yaşanmış olup, olay kahramanları Pontus Rumcasının yaygın olduğu dönemde yaşamış insanlar. Tranociris büyük baba anlamına gelen aslında babalıkla alakası da olmayan, imparatorluğa bağlı Amisos kentinin yöneticiliğini yapması nedeniyle o günkü adıyla Tranociris lakabı verilmiş bir kral. Uzun yıllar Amisos kentini idare etmiş, Kafkas kökenli, ataları günümüz Çeçenistan bölgesinden Amisos kentine yerleşmiş, dediğim dedik astığım kestik karakteriyle nam salmış bir kral.

Erkenden Doğan Adam’a gelince; o da Amisos kentinde Tranociris’e bağlı bir karyei kebirde halkın desteği ile seçilerek yöneticilik yapmış, daha sonra yaptığı ciddi hatalar nedeniyle halkın desteğini kaybedince daha önce karşı olduğu Tranociris’e sığınıp onun yalamalığını yapmaya başlamış. Acemi Toynak Sahte Kabadayı, Erkenden Doğan Adam’ın karyei kebir yöneticiliği yaptığı dönemden ölümüne kadar yanından ayırmadığı biri. Amisos halkının kahhar ekseriyetinin kanaatine göre Acemi Toynak Sahte Kabadayı, Erkenden Doğan Adam’a sormadan asla hiçbir işi yapmazmış, hayatı boyunca ona bağlılıktan hiç şaşmamış. Amisos kentinde yıllarca Tranociris ve Erkenden Doğan Adam hüküm sürüp her şeyi kafalarına göre yapıp halkı bıktırınca halk ikisini de iktidardan indirmiş. Bu indirme işini bir türlü hazmedemeyen Tranociris ve Erkenden Doğan Adam ne yapacaklarını şaşırmışlar. Tranociris, Tavil Adam lakaplı imparatorun da desteğini kaybedince Amisos şehrinde selam verecek adam bulamamış, Erkenden Doğan Adam da hem halkın desteğini hem de onu her fırsatta destekleyen dostlarının desteğini kaybedince tek çare olarak Tranociris’e yamanıp etrafında dolaşıp ondan şefaat ummaktan başka yapacak bir işi olmamış. Acemi Toynak Sahte Kabadayı tek dayanağı olan Erkenden Doğan Adam’ın karyei kebir yöneticiliğini kaybetmesiyle boşa düşünce başka yerlerde yolunu bulmaya çalışmış. Önce yine Erkenden Doğan Adam’ın desteğiyle başka yerlere gitmiş ama oralarda da aynı yanlış işleri yapınca kovulmuş, araya Tranociris’in girmesiyle yeniden Amisos kentine bağlı başka bir karyeye geçmiş. Tranociris ve Erkenden Doğan Adam'ın talimatıyla başlamış Amisos kentinin yeni yöneticileriyle ilgili akla hayale gelmeyecek işler yapmaya. Tavil Adam’a bağlı yöneticilerden başlamak üzere, Şehrül Emin’inden tutun da Mebusu Azamlarına kadar herkesle ilgili iftira, yalan, hakaret içerikli ileri geri şeyler yazıp çizmeye, halkı kin ve nefrete teşvik etmeye başlamış. Daha sonra ne olmuş derseniz; onu da Oflu Hoca’nın vaazıyla anlatayım. Oflu Hoca, Efendimizle Ebu Cehil arasında geçen bir olayı anlatırken kürsüden şöyle demiş: “Çemaati müslimin; Ebu Cehil, Efendimize bir tuzak yapmaya karar vermiş. Efendimizi evine çağırmış ama merdivenin dibine bir kuyu yapıp üzerini yapraklarla kapatmış. Amacı efendimizi o kuyuya düşürmekmiş ama Reb Teala hezretleri Cebrail vesitasi ile pildürdi oni Resulullah’a. Resülüllah oradan geçer iken kuyunun üstünden atladi da geçti. Ebu Cehil’in evinde bir müddet kalıp ona İslam’ı anlattıktan sonra döner iken yine Reb Teala Cebrail vesitasi ile ona kuyuyu hatırlattı oradan atladı geçti. Ebu cehil kuyuyu unutti, duşti kuyuya da kaydi a…” demiş.

Peki, Acemi Toynak Sahte Kabadayı’yı kuyudan çıkarmak için o dönemin adıyla dava vekili şimdiki adıyla avukat olarak Tranociris kimi yollamış savunmaya derseniz; en yakın adamının oğlunu yollamış ama atılan iftiralar, yapılan tezviratlar ve infialler öyle bir noktaya gelmiş ki bırakın Tranociris’i, Erkenden Doğan Adam dahi ağır bir töhmet altında kalmaktan kendilerini kurtaramamışlar. Tarih böyle bir şey işte aradan ne kadar zaman geçerse geçsin asırlar dahi geçse bu tür işler unutulmaz, gün gelir çıkar bir Molla Kasım anlatır. Bugünkü hikayemizi şimdilik burada noktalıyoruz, önümüzdeki günlerde yeni hikayelerle buluşmak üzere. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR