Samsun artık sadece Karadeniz’in kıyısında salınan martıların şehri değil.

Artık bu şehir, Avrupa’ya futbol taşıyan bir inancın, sabrın ve inatla yazılmış bir hikâyenin kahramanı!

Samsunspor, 27 yıl sonra yeniden Avrupa kupalarına katılma hakkını elde etti.

Hem de transfer yasağıyla, hem de dev bütçelere kafa tutarak…

Bu başarı yalnızca bir futbol zaferi değil, aynı zamanda Samsun’un yeniden ayağa kalkışının resmi, umudun ve emeğin zaferidir.

1998’de Almanya’nın Werder Bremen takımıyla oynanan ve 3-0 kaybedilen karşılaşmanın üzerinden tam 27 yıl geçti.

Koca bir nesil Avrupa maçlarını yalnızca büyüklerin hikâyelerinde dinleyerek büyüdü.

Ama artık yeni neslin de anlatacağı bir Avrupa hikâyesi var.

Üstelik bu hikâyenin her satırı, Karadeniz’in hırçın dalgaları gibi mücadeleyle yazıldı.

Sezon başında kimsenin bu kadarını beklemediği Samsunspor, bambaşka bir takıma dönüştü.

Transfer yasağı nedeniyle geniş kadro rotasyonları yapamayan takım, birlik ve inançla bu sezonun en flaş başarılarından birine imza attı.

34 haftalık süreçte tam 24 hafta ilk üçte kalan Samsunspor, Beşiktaş’la nefes kesen üçüncülük yarışında da geri adım atmadı.

Geçtiğimiz hafta Beşiktaş’ın Alanyaspor karşısında puan kaybettiği akşam, Samsunspor Sivas’ı 1-0’lık net skorla geçerek yeniden üçüncülüğe tırmandı.

Bu tırmanış, sadece puan cetvelinde değil; şehrin ruhunda da yükselişi simgeliyor.

2024-2025 sezonu, Samsunspor tarihinin en parlak dönemlerinden biri olarak kitaplara geçecek.

Kulüp, 60. yılında Süper Lig’de ilk kez 60 puana ulaşarak tarihi bir barajı aşmanın gururunu yaşıyor.

Bu tesadüf değil, alın teriyle yoğrulmuş bir matematiğin sonucu.

Bu sezon artık Samsunspor’un değil, Samsun’un hikâyesidir.

Samsunspor’da gol yükünü tek bir isme yıkmak mümkün değil.

Bu takımda herkes savaşçı.

Samsunspor’un bugünkü başarısı, geçmişte acılarla yoğrulmuş bir tarihin meyvesidir.

Bir dönem alt liglerde küme düşme korkusuyla geçen yıllar, şimdi UEFA Avrupa Ligi hayalleriyle gölgeleniyor.

Bu başarıda emeği geçen herkese, ter döken futbolcusundan malzemecisine, tribünleri her hafta dolduran cefakâr taraftarına kadar yürekten teşekkür etmek gerek.

Ama bu hikâye burada bitmiyor.

Avrupa yolculuğu, Samsunspor’un sadece sahada değil; uluslararası düzeyde de “ben buradayım” deme vaktidir.

Şehir olarak bu heyecana hazırlanmalı, kulübe her türlü destek artırılmalıdır.

Çünkü bu başarı tesadüf değil; inançla, sabırla, fedakârlıkla gelen bir yeniden doğuştur.

Bu sene Samsun’a sadece bahar değil, Avrupa da geldi.

Şimdi o 27 yıllık hasretin ardından, kırmızı-beyaz formalarla Avrupa semalarında dalgalanma zamanı.