ÇEŞME - İNFAK AHLAKI...

Bir köy meydanında, yol kenarında, çarşının bir köşesinde ya da bir cami avlusunda, nerede olursa olsun çeşmenin dili aynıdır; “Kim gelirse gelsin, hangi renkten, hangi dilden, hangi inançtan olursa olsun susuzluğunu gidersin.” Çeşme ayırmaz, hesap tutmaz, kimlik sorgulamaz. Önüne gelen kabı kadar alır, ihtiyacını giderir, yoluna devam eder. İşte bu tavır; yalnızca bir taşın içinden süzülen suyun değil, aslında insanlık için ders olan bir ahlakın sembolüdür.

“Çeşme Ahlakı” dediğimiz bu erdem; İslâm ahlakının da özüdür. Çünkü İslâm; muhatabını kimliğine göre değil, fıtratına göre görür. İslam ahlâkı; her insana Yaratan’ın kulu olarak bakar. İslâma göre; Yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevmek, onun ihtiyaç anında yanında olmak, en büyük kulluk göstergesidir. Peygamber Efendimiz (sas), “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır” buyurarak, çeşmenin dilini tercüme etmektedir.

Çeşmenin bir başka özelliği; ne verirken eksilir, ne de karşılığında bir beklentiye girer. Susuzluğu giderilen kişi teşekkür etse de etmese de çeşme akmaya devam eder. İslam ahlâkının insana öğrettiği ahlak da böyledir. Yaptığı iyiliğin hesabını tutmayan, karşılığını beklemeyen, gördüğü nankörlükten yılmayan bir gönül; çeşme ahlakına yani İslâm ahlâkına sahip olur.

Bugün toplumda en çok ihtiyaç duyduğumuz haslet de budur. Çoğu zaman “O bana ne verdi ki ben de ona vereyim?” anlayışı kalpleri karartmaktadır. Halbuki İslâm ahlakı; “iyilik edenle iyilik yap” demez; “sana kötülük edene bile iyilikle mukabele et” der. Çeşme gibi olmak demek; başkasının karakterine göre değil, kendi ahlakına göre davranmak demektir.

Bir damla suya muhtaç kalan yolcunun önüne çeşme çıkması ne büyük nimetse; bir lokmaya, bir selâma, bir tebessüme muhtaç kalmış bir insanın karşısına gönlü cömert bir müminin çıkması da o kadar nimettir. Çeşme ahlakı yalnızca maddi vermek değildir; kimi zaman bilgi vermektir, kimi zaman dua etmektir, kimi zaman da omuz vermektir.

Kur’an-ı Kerim’de, “İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın” (Mâide 2) buyurularak, müminin hayatı boyunca çeşme gibi akması istenmiştir. Eğer bir toplumda herkes kendi çıkarının değil, başkasının ihtiyacının peşinde koşsa; orada huzur, bereket ve güven eksik olmayacaktır.

Modern dünyanın acı bir gerçeği; insanlar çeşme gibi olmak yerine, kuyular gibi içine kapanmaktadır. Kendi imkânlarını sadece kendine saklayan, paylaşmayan, bencilliğin kıskacında yaşayan bir toplum giderek kuruyacaktır. Oysa çeşme; sürekli akışla canlı kalır, akmadığında yosun tutar. İnsan da paylaşmadığında kalbi kirlenir, ruhu daralır, yüzü solar.

Bir iş adamı servetinden, bir ilim adamı bilgisinden, bir anne şefkatinden, bir genç enerjisinden başkasına pay vermedikçe; o toplum çorak bir toprak gibi kurur. Çeşme ahlakı; işte bu kuraklığa karşı insanlığın ilacı, kalplerin serinliği, gönüllerin hayat kaynağıdır.

Çeşmenin başına gelen her insan eşitlenir; kimse “sen daha değerlisin, sen daha az değerlisin” diyemez. İslâm ahlakı da böyledir. İhtiyaç sahibini kimliğiyle değil, ihtiyacıyla görür. Çeşme ahlakına sahip olan bir mümin, herkese gönül kapısını açar, herkes için akmaya devam eder.

Hayat bir yolculuktur, canlılar da bu yolun yolcusudur. Yol üzerinde bırakılan en kıymetli iz; çeşme ahlakıyla yapılan iyiliklerdir. Gün gelir, susuz kalan suyu ikram eden olabilir. İşte o zaman; kişinin karşısına çıkan çeşme, kendi gönlünün açtığı iyilik pınarı olur.

Çeşme ahlâkı bir benzetmedir. Böylesi bir değerlendirme ile İslâm ahlâkını ve özelde de infak ahlakını anlatmak istedik. İhtiyaç sahibi olan herkese infak etmek bir erdemdir. Bu davranış; İslâm ahlâkının temel umdesi, Müslümanın en önemli göstergesidir. İnfak etmek azaltmaz artırır, üzmez sevindirir, rahatsız etmez huzur verir. Çeşmenin fıtratı insana ders olarak yetecek etkiye sahiptir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR