Başörtüsü dedikleri…


      “Rejimin temeline dinamit koyuyorlar.” “Dinci dikta rejimi hedefliyorlar.” “Cumhuriyet kazanımlarını yok ediyorlar…” Türkiye"yi birileri zorla, cebren ele geçirmiş sanırsınız. Bir dehşet havası estiriyorlar ki sorma gitsin… Ne oluyor beyzadeler?
      Bireysel tercihleriyle başlarını örten genç kızların, bu tercihleri yüzünden engellenen yüksek öğrenim alma hakları kendilerine verilmek isteniyor. Bu nasıl gerçekleşebilir? TBMM"de yapılacak anayasa değişikliği ile!.. İktidardaki AK Parti ve muhalefetteki MHP bu değişikliği gerçekleştirmek istiyor. Bu iki parti seçmen tabanının %60"dan fazlasını temsil ediyor, Meclis"te 400"den fazla milletvekili sayısına sahipler; yapılan anketlere göre halkın %78"i de başörtüsü yasağı kalksın diyor. Eee! Helva yapsana!...
      Bu aşamaya kadar cumhuriyetle, özgürlüklerle, demokrasiyle bağdaşmayan bir vaziyet yok. “Demokratik laik hukuk devleti”nde halkın irade, tercih ve istekleri-
nin hayat bulduğu (bulacağı) yer neresidir? Yasama organı olan Meclis ve onun içinden çıkan hükümet değil mi? Öyleyse bu cayırtı, bu ültimatomlar, bu tehditler kime karşı ve kimin faydasına acaba? Size soruyorum çok üst düzey akademik zevat, çok üst düzey bürokratik zevat ve çok üst düzey (gelirli) medyatik zevat…
      Türkiye"nin esas huzursuzluk kaynağı da burada aslında.“Demokratik laik hukuk devleti” ifadesini her gün şakıyorlar ama, statükonun hamileri ve temsilci-
leri ne demokrasinin gereğini, ne laikliğin (hala tanımını ve tarifini yapmadılar) gereğini, ne hukuk devletinin gereklerini kabul edemiyorlar.
      Çıkıp şunu topluma deklare edebilseler:”Biz statükonun, oligarşik yapının devamı için demokrasiden, özgürlüklerden, milletin kadim değerlerinden vazgeçil-              mesini istiyoruz.” O zaman taraflar netleşecek; yüzlerdeki maskeler düşecek. Herkesin demokrat olması, özgürlüklerden yana olması, medeniyet köklerine bağlı kalması şart değil ki!
      Başörtüsü, gerekçesi  ne olursa olsun, bireysel bir tercihtir. Demokrasilerde bireysel tercihler, özgür toplumun olmazsa olmazıdır. Kaliteli bir cumhuriyet ve
demokrasi; özgür ve medeni bir toplum “ama”larla ve “yama üstüne yamalarla” gerçekleşmiyor.
      Yaklaşık 132 yıldan beri vatanımızda halkı psikolojik ezikliğe itecek tüm mücadele-müdahale argümanları-enstrümanları senaryolanmakta ve sahnelen- mektedir. Hüküm sürmek için sürekli cephe, çatışma ve kavga oluşturmaya ihtiyaçları var. Ve bu uğurda her şeyi kullanıyorlar.
      Başörtüsü, bu mücadele sahasının bayrak dikilen noktalarından sadece biri. Zannetmeyin ki, ortaya çıkan basit bir “örtünemezsin-çağdışısın; siyasalsın-sim-
gesin” gürültüsüdür. Çok daha derinlerden kaynaklanan bir çatışmadır bu.
   

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan B.Kurt Arşivi
SON YAZILAR