NİMETİN KIYMETİN BİLMEK…

İnsanoğlunun en büyük zaaflarından biri, elindeki nimetlerin kıymetini ancak kaybettikten sonra fark etmesidir. Sağlık bozulunca, huzur kaçınca, dost gidince, vakit tükenince; insan anlar ki aslında en değerli hazinelere sahipmiş. Oysa kıymet bilmek, kaybettikten sonra ah çekmek değil; sahipken onun farkında olmak ve şükrünü eda etmektir. Yüce Allah;“Eğer şükrederseniz, elbette size nimetimi artırırım. Ama nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim, 7) buyurmaktadır. Şükür; nimeti vereni tanımak, o nimetin değerini bilmek ve onu doğru yolda kullanmaktır. Kıymet bilmek bir şükür eylemidir. Kıymeti bilinmeyen nimet bereketini kaybeder, insana fayda vermez.

Peygamberimiz şöyle buyurmuştur; “İki nimet vardır ki insanların çoğu onların kıymetini bilmez: Sağlık ve boş vakit.” (Buhârî) Bugün koşup oynayan bir genç, yarın hastalıkla yatağa düşebilir. Bugün vakti bol olan insan, yarın geçim telaşında dolayı zaman bulamayabilir. Bu yüzden kıymet bilmek, kaybetmeden önce anlamaktır. İnsan, nefes alırken şükretmeli, sağlıklıyken ibadet etmeli, vakit elindeyken hayır için kullanmalıdır. Hz. Ömer (r.a.) buyurur ki; “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin. Amelleriniz tartılmadan önce kendinizi tartın.” Bu söz bize zamanın kıymetini öğretir. Boş geçirilen her an, aslında ömür sermayesinden çalınan bir parçadır.

Kıymet bilmek, yalnızca eşyaya veya zamana ait değil insana da aittir. İnsanın en büyük imtihanlarından biri, yanında olanların değerini bilememesidir. Dostluklar, aile bağları, kardeşlik duygusu; bunların her biri paha biçilmezdir. Hz. Ali (r.a.) buyurur ki; “Kardeşinin kıymetini yanında iken bil. Çünkü ayrıldıktan sonra bilmenin faydası olmaz.” Hz. Ebû Bekir’in (r.a.) Peygamberimiz’e olan bağlılığı, dostunun kıymetini hayattayken bilmenin en eşsiz örneğidir. Sevr Mağarası’nda Resûlullah’ın yanında duran o sadakat, kıymet bilmenin zirvesidir. Dostların kıymeti gitmeden önce bilinmelidir, böyle olursa; toplum daha vefalı, daha merhametli bir hâle gelir.

İlim de kıymeti bilinmesi gereken önemli bir nimettir. Âlimler, peygamberlerin varisidir. Fakat ilmin kıymetini bilmeyenler, onu sadece yük kabul ederler. Mevlânâ der ki; “Cahil için kitap, sadece yükten ibarettir; ârif içinse nurdur.” İlmin kıymetini bilen, ondan hayatına ışık alır, bilmeyen ise sayfaları taşır, fakat gönlü karanlıkta kalır. İmam-ı Gazâlî’nin talebelerine verdiği cevap bunu çok güzel anlatır; “En değerli şey, kaybolmadan kıymeti bilinen şeydir.” Sağlık, dostluk, zaman, hatta iman; hepsi eldeyken değerlidir. Kaybolunca ise pişmanlık getirir ama geri döndürülemez. Modern çağda kıymet bilmemek alışkanlık hâline gelmiştir. İnsanlar eşyayı tüketir gibi birbirini tüketmektedir.

Sosyal medya bağımlılığı, aile bağlarını zayıflatmaktadır. Çocuk anne babanın yanında ama kalbi ekrandadır. Dostluklar, samimiyet değil çıkar üzerine kurulmaktadır. Sağlık, fast-food sofralarında heba edilmektedir. Vakit, boş ekran başında tüketilmektedir. Çocuğun “anne-baba” demesi, bir ailenin birlikte aynı sofrada yemek yemesi, hatta dostane bir selâmı bile büyük nimetlerdendir. Ne yazık ki göz önünde olan bu kıymetler, basit görülmektedir. İnsanlar lüks ararken, en yakınındaki huzuru kaybetmektedir. Tasavvuf büyükleri; “Kıymet bilmeyen, kendine zulmeder.” hatırlatmasında bulunmaktadırlar. Çünkü kıymet bilinmeyen nimet elden alınır, geriye sadece hasreti kalır.

Kıymet bilmek, imanın bir şubesidir. Çünkü mü’min bilir ki her şey Allah’ın lütfudur. Sağlığın, dostluğun, ilmin, zamanın, hatta imanın kıymetini bilen insan dünyada huzur bulur, ahirette de ebedi saadete kavuşur. Bir şeyin değerini, o şeyin kıymetini bilen anlar. Ve her nimetin kıymetini bilen, mutlaka bir gönül vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR