MEVLANADAN SELAM
Mevlananın “Vuslat” diye tanımladığı ölümünün yıl dönümü, 7-17 aralık tarihleri arasındadır. Bu tarihler arasında Mevlana severlerin bir kısmı, Mevlananın türbesinin bulunduğu Konya şehrine gider ve Şeb-i Aruz törenlerini mahallinde izleme fırsatına sahip olmaktadırlar. Mevlanadan öğrenilecek ve Mevlanayı ilgi ve sevgi odağı hangi duygu ve bilgi varsa, bunların hepsinin kaynağı İslamdır.
Dolayısıyla; Mevlananın söylemleri ve eylemleri ilahi naslardan beslenir. Şükrana layık olan tüm güzel sunumları İslamın da sunumlarıdır ki, bu nedenle Müslüman hayatında ve insan fıtratında karşılık bulmaktadır. Mevlanayı ilgi odağı yapan bu hasletlerinin özetini her satır cümlesinde görmek mümkündür. “Mevlanadan Selam” başlığı ile, Mevlananın bu mesajlarından bir bölümünü siz değerli okurlarımızla paylaşmak istiyorum.
"İstediğin kadar inançlıyım de namaz kıl, sadaka ver. Umut verip, güven aşılayıp da yarı yolda bıraktığın insanın gönül sadakasını her iki dünyada da veremezsin. Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır. Ey zulümle bir kuyu kazan! Sen kendin için tuzak hazırlıyorsun. Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin. Kendine gel, yepyeni bir söz söyle de dünya yenilensin! Sözün öylesine bir söz olmalı ki; Dünya’nın da sınırını aşmalı. Sınır nedir, ölçü ne? Bilmemeli! Korku erkektir, umut ise dişi; onlardan ölümsüz ve temiz şeyler doğar.
Kusur bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun. Kusuru örtmeyi marifet edin! İşte o zaman kusursuz olursun. Mademki kendinde bir dert veya pişmanlık hissediyorsun; bu, Allah’ın sana olan yardımının ve sevgisinin bir delilidir. Çirkinlikle güzelliği görünüşle değil, akılla ayırt edin. Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır. Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir. Ayrılık içinde insanın gözünü açıp kapayıncaya kadar geçen zaman, yıl gibi gelir. Gönlü ışık yakmayı, aydınlanmayı öğrenen kişiyi, güneş bile yakamaz. Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen benliğini yakıver.
İnsaf et, aşk güzel bir iştir! Onun bozulması, güzelliğini kaybetmesi, tabiatın kötü niyetli oluşundandır. Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır. Bizim sözlerimizin hepsi nakit, başkalarınınki nakildir. Nakil, nakdin fer’idir. Bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden ise zekâsını ve seviyesini anla. Ben kilitten seslenen bir kapı anahtarı gibiyim sanki. Sanır mısın ki benim sözüm sadece bir sözdür. Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır. Nice bilginler vardır ki gerçek bilgiden, hakiki irfandan nasipsizdirler. Bu ilim sahipleri, bilgi hafızıdır, bilgi sevgilisi değil. Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?
Ne tükenmez hazinesin ey dil! Ne devasız bir dert. Başkalarına imrenme, çok kimseler var ki senin hayatına imreniyorlar. Bir kimseyi tanımak istiyorsan, düşüp kalktığı arkadaşlarına bak. Bazen diyorum ki; “ne olacak söyle gitsin”.. Sonra diyorum; “Söyleyince ne olacak, sus bitsin” Hırs insanı kör ve ahmak eder. Bilgisiz hale sokar da ölümü kolaylaştırır. Herkes dışını süslerken, sen içini, kalbini süsle. Herkes başkasının ayıbını araştırırken, sen kendi ayıplarınla meşgul ol. İnsanları iyi tanıyın, her insanı fena bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin.
Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyeceğim kimse olmadığından yalnızım ben. Yeşilliklerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıldan meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir. Yetmiş iki millet kendi sırrını bizden dinler. Biz, bir perde ile yüzlerce ses çıkaran bir ney gibiyiz. Açlık, ilaçların padişahıdır. Hekimler niye perhiz verir düşünsene. Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.