Kıyametin kopması ve öncesi

Çarşamba günü yazımızda, Kıyametin alâmetlerinden söz etmiştik. Bir dost okurumuzun yorumlaması bize bir gerçeği ihmal ettiğimizi hatırlattı. O konuyu azıcık irdelememiz ve Kur"anî gerçeğin aydınlanması gerçeği ortaya çıktı.

Kur"an-ı Kerim, kıyametin kopmasını ve öncesindeki alâmetleri birbirinden ayırmaktadır. Kıyametin kopma zamanı Yüce Mevlamızın emridir onun ilmi Allah cc katındadır: “Bakın o İsa: “O konuyu sulandırmayın; Bana uyun! İşte bu, Sırat-ı Müstakim mefkûresi!" biçimindeki kıyametin kopuş simgesidir.” Zuhruf Sûresi: 57.

Burada Hz İsa"nın gelişi, kıyametin simgesi olmaktadır. Doğa dostu olarak, sanayiden çok uzaklarda yaşayan Hz İsa, barışın egemen olduğu bir çağın simgesi olmaktadır. Bu âyet-i kerimenin bize anlatmak istediği şu: İnsanlar doğadan ve tarım toplumunun özelliklerinden uzaklaştıkça, sırf rahatlıklarını düşündüklerinden sanayi ürünlerinin kucağına düşmektedirler. Bu da radyasyonu hızlandırdığından stresi, doğa felaketlerini, ani ölümleri, kanseri vb tetiklemektedir. Böylece dünyanın yıkılması olan ahreti ve kıyametin kopuşunu hızlandırmaktadır. Hz İsa sa Hz Peygamberimiz gibi, sanayi ürünlerinden yararlanmayı yetecek kadar düşünmektedir. Birçok âyeti kerimede sanayiden uzak doğacı olmayı “Nezir” olarak adlandırmaktadır.

“Gök katlarının, yeryüzünün ve ikisi arasındakilerin tek yöneticiliği Onun olan Güç; ne muhteşem kutsanmış! Dolayısıyla kıyametin kopuş imgesi de Onun yanındadır; yalnız Ona tersinirsiniz.” Zuhruf Sûresi: 85.

Kıyamet alâmetlerine yaklaşmamak ve böylece kıyametin kopuşunu geciktirebilen insan, kıyametin ne zaman kopacağını asla bilemez. Kıyametin kopuş ilmi Yüce Mevla"nın bilgisindedir.

Okur dostumuz yorumlamasında, Ebced Hesabına göre kıyametin 2100 yılında kesin kopacağını söylemesi, bu âyet-i kerimeye ters düşmektedir. Hatta 2009"da diyen zatların bulunduğunu da belirtmesi Kur"an gerçeği ile yakından veya uzaktan hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Onun ilmi Allah katındadır.

Meşhur Cibril hadisinde Cebrail"in AS: “Kıyamet ne zaman kopacaktır?” sorusuna Hz Peygamber: “Soran kişi, bu konuda, sorulan kişiden daha bilgilidir” yanıtını vermiştir.

"Bizim varsa da dünya hayatı; yoksa da...” diyen hız budalaları, Rabblerinin huzurunda el pençe durdurulur, kendilerine: “Bilinçlice anlamazlıktan gele durduklarınız nedeniyle tadın doğan azabı!” denilir.

“Ansızın sırtlarında günah yüklerini taşırken, kıyametin kopuş sahnesi ölüm ile karşılaşınca: "Oradayken ters aşırılıklar yapışımız yüzünden bize yazıklar olsun!" derler. Bu taşıyacakları ne kötü!” En"âm Sûresi: 31.

Görüldüğü gibi, dünya hayatına fazla dalanlar, ille de lüks hayatın tüm rahatlıklarından yararlanmak için çırpınanlar, tüm kazancını biraz da fazlasıyla konfora harcayanlar ölümü, dolayısıyla kıyametin kopuşunu hızlandıracaklardır.

Bir hadis-i şerifte Hz Muhammed SAV: “Zulümden sakınınız; zulüm, kıyamet gününün karanlıklarıdır. Hırs ve tamahtan da… Sizden öncekileri bu ikisi helak etmiş ve onları birbirlerinin kanını emmeğe kadar götürmüş. Birbirlerinin ırz ve namuslarını peşkeş çeker olmuşlar” buyurmuşlardır. Buharî, Müslim.  

Ne demek? Zulüm, hepbenciliği tetikleyen her türlü sosyal davranışlar toplamıdır. Sanayi ve teknolojiyi en son buluşuna kadar yakalamalıyız. Bütün sanayi kurum ve kuruluşlarında AR-GE"yi özendirelim. Dünya barışı için, silahlı kuvvetlerimize ve dünya silah pazarına en vurucu silahı üretelim ve satalım.

Sağlık kurum ve kuruşlarını, halkın sağlığı için, en gelişmiş sağlık laboratuarlarını kuralım.

Eğitim için okullarımızı, gençlerin beyinlerimizi daha bilgili, daha çağdaş, daha erdemli, muhafazakâr, gelişmeci ve yenilikçi yetişmeleri için bilgisayar laboratuarlarıyla donatalım; Hint gençliğini ve Japon gençliğini aşalım.

İç ve dış güvenlik kurum ve kuruluşlarını en mükemmel ulaşım, iletişim, bilişim ve tanıtım sanayi ve teknolojileriyle donatalım.

Sanayi ve teknoloji üretiminde dünya ile yarışalım. Sanayi ve teknolojiyi az ithal edelim, ama çok ihraç edelim.

Ama sanayi ve teknolojiyi daha rahat, daha lüks, daha konforlu, daha hızlı yaşayabilmek uğruna kişisel taşınma aracımıza, kişisel barınma araçlarımıza, konağımıza, villamıza, yazlığımıza, kışlağımıza harcamaya çalışmayalım.

Sanayi ve teknoloji ürünleri savurganlığını, hepbizciliğimizi zedeleyecek biçimde üstümüzde, aile sorumluluk alanımızda, eş-dost, akraba ziyaretlerimizde kullanmayalım. Allah cc; Tekâsür Sûresini ve özellikle Hümeze Sûresini, bu alanda uyarı amacıyla inzal buyurmuştur. Bu sûrelerin meal ve tefsirini çok okuyunuz; ama benim tarafımdan kaleme alınan Kur"an-ı Kerim Meal-Tefsir kitabından her sabah okuyun ve işinize öyle çıkınız.

Hepbizciliğimizi; cemaatleşmemizi, İslamî medyatikleşmemizi özendirecek sanayi ve teknoloji tekniklerini özel taşıma aracımızda, mutfağımızda, oturma odamızda, yatak odamızda, günlük alış-veriş mağazalarımızda asla kullanmayalım. Bu alanlarda halkımızla bir ve beraber olalım.

İşte Allah cc Kitabı ve O"nun sevgili kulu ve Resûlü Muhammed Mustafa"nın SAV sünneti bu çerçevede bir yaşamı özendirecek sanayi ve teknolojiyi övmektedir. Yoketmeği değil, bir dengeyi önermektedir.

Değerli dostlar, sanayi ve teknoloji düşmanlığını değil, dengeli kullanımını yeğleyelim. Hoşça kalın.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Salih Parlak Arşivi
SON YAZILAR