KARGA SESİNDEN ADAM İŞİNDEN TANINIR...

Karga, ne kadar kanat çırpışını değiştirirse değiştirsin, ne kadar farklı dallara konarsa konsun, sesinden tanınır. Bu, yaratılışın içine yerleştirilmiş değişmez bir kanundur: Hakikat kendini ele verir. İnsan için de böyledir. Üslubunu değiştirebilir, kelimelerini süsleyebilir, konuşmalarını yumuşatabilir ama zamanı gelince yaptığı iş, onun kimliğini ilan eder. Çünkü söz; insanın kendini göstermek istediği yerdir, iş ise; insanın aslında kim olduğunun aynasıdır.

Atalarımızın “Aynası iştir lâfa bakılmaz” sözü bu ölçüyü anlatır. Tecrübe ile sabit olan hakikat şudur; insan söylediğiyle değil, ortaya koyduğu işle tanınır. Dinimiz de bunu teyit eder. Kur’ân’da, “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır” (Necm, 39) ilâhi bilgisi sunulmuştur. Kişiyi değerli kılan; dilindeki iddia değil, kalbiyle niyet ettiği ve eliyle gerçekleştirdiğidir. İnsanın iç dünyası bir müddet gizlenebilir. Niyetini sözleriyle perdeleyebilir, kendini olduğundan farklı gösterebilir. Ancak uzun vadede niyet; davranışa, karakter; alışkanlığa, alışkanlık; esere dönüşür. Bir kimsenin kalitesini anlamak için onun konuşmasına değil, geride bıraktığı izlere bakmak gerekir. Sözle cilalanan kişilikler, ilk zorlukta dökülür fakat emekle inşa edilen karakter, her sınavda kendini belli eder.

Aslında toplumun büyük yanılgısı, insanları sözleriyle ölçmeye çalışmaktır. Oysa sözün bir maliyeti yoktur, herkes dilediği gibi konuşabilir. Asıl ölçü, işe yansıyan samimiyettir. Nitekim Efendimiz (s.a.v.) bir müminin halini tarif ederken şöyle buyurmuştur; “Mümin, güven duyulan kimsedir, insanlar onun elinden ve dilinden emin olur.” Bu hadiste dikkat çeken husus şudur; Peygamber Efendimiz güveni dil üzerinden değil, elin ortaya koyduğu iş üzerinden tarif eder. Dil; iddiayı, el ise; gerçekliği temsil eder.

Tecrübe bize öğretir ki; bazı insanlar konuşurken melektir, iş yaparken ise karga misalidir. Güzel konuşmanın bir değeri vardır ama güzel iş yapmanın değeri her zaman üstündür. Çünkü iş, insanın niyetini açığa çıkarır. Emek vermeyen, sorumluluk almayan, küçük bir fedakârlıktan kaçan kimsenin sözleri ne kadar süslü olursa olsun, karakteri iş'te ortaya çıkar. Nitekim sahabe-i kirâm birini övecekleri zaman “Onun ameline bakın” diyerek sözü değil, davranışı ölçü almışlardır.

İnsan ilişkilerinde en büyük yanılgılar, sözlere fazla kıymet vermekten doğar. Nice insanlar vardır ki konuşması tatlıdır ama davranışı yaralayıcıdır. Nice insanlar vardır ki üslubu serttir ama kalbi temiz, işi düzgündür. Söz yanıltabilir fakat iş asla yanıltmaz. Çünkü iş, insanın iç dünyasının dışa vurmuş hâlidir. Kalpte ne varsa, davranışta o belirir. Bu nedenle irfan ehli, “İnsan, lafıyla değil, yaptığı işle okunur” demişlerdir.

Bir insanı tanımak için onun zora düştüğündeki davranışına, menfaat karşısındaki tutumuna, emanete sadakatine, insanların yokluğundaki hâline bakmak yeterlidir. Zira insanı en net ortaya çıkaran, söz söyleme anları değil karar alma ve iş yapma anlarıdır. Söz insana kapı açar ama iş o kapıdan geçip geçemeyeceğini gösterir.

Karga misali, bazı insanlar kendilerini olduğundan daha farklı göstermek için süslü sözler ederler. Ama sesleri değişmez; karakterleri, davranışları ve tercihlerinde kendini belli ederler. Hakikat, insanın üzerine yapışır; konuşarak değil, yaşayarak anlaşılır. Rabbimizin “Onları simalarından tanırsın” buyruğu da bu gerçeğe işaret eder. Karakter, yüz çizgisine; niyet, davranışa; iç, dışa yansır.

Söz; niyetin vitrini, iş; karakterin suretidir. Söz; insanı tanıtmaya çalışır, iş ise; insanı ele verir. Bu yüzden hakikat ehli, lafla oyalanmaz; iz sürer, emeğe bakar, ahlâkı ölçer. Kişinin kim olduğu; yaptığı işin kalitesinde gizlidir. Tecrübe de bu gerçeği özetler. Karga kendini ne kadar değiştirse de sesinden tanınır, insan da ne söylerse söylesin, yaptığı işten kim olduğu anlaşılır.

İnsan ibadetiyle de tanınamaz, tutum ve davranışlarıyla tanımak gerekir. Çünkü ibadet, şekil olarak görülebilir; görüntü aldatabilir, dışarıdan bakınca bir kişiyi olduğundan daha dindar ya da daha düzgün gösterebilir. Oysa gerçek kişilik, günlük hayattaki tavırlarında, ilişkilerindeki nezaketinde, doğruluğunda, emanete sadakatinde ortaya çıkar. Bir insanın ibadetine bakarak anlam yüklemek, yapacağı her yanlışı da ibadete fatura etmek demektir ki, bu hem yanlıştır hem de ibadetin değerine gölge düşürür.

İbadet insanı yüceltmek içindir; fakat insan, ibadet ettiği hâlde kötü davranışlar sergiliyorsa sorun ibadette değil, o ibadeti hayata taşımayan kişide aranmalıdır. İbadet görüntüde yanıltabilir ama tutum ve davranış asla yanıltmaz. Kişinin gerçek aynası; günlük hayattaki hâl ve hareketleridir. O nedenle atalarımız; "Karga sesinden, insan işinden tanınır" diyerek, tecrübe ettikleri bir hakikati ifade etmişlerdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR