İNSANIN ISIRMASI
Yılan ısırığı, bedeni sarsar; zehir damarları dolaşır ve acı saniyeler içinde hissedilir. Bu acı yoğun ama geçicidir. Ya hayat biter ya da zamanla vücut kendini toparlar. Ancak bir insanın “ısırması” bambaşkadır. Çünkü bu ısırık bedende değil, kalpte ve ruhta iz bırakır. Fiziksel değil duygusal, geçici değil uzun sürelidir. Güvendiği dosttan ihanet görenin, sevdiğine aldatılanın, kardeşinden iftira yiyenin kalbi, yıllarca kanar. Yılan sokmasıyla ölünür; ama insanın ihanetiyle yaşarken ölünür.
Kur’an-ı Kerim'de, insanların birbirine karşı yapabileceği en ağır zulümlerden biri olan iftira, büyük bir günah olarak tarif edilir. “İftira atanlar, Allah katında lanetlenmişlerdir.” (Nûr, 23) Bir insanı aldatmak, yalanla yönlendirmek, dost görünerek sırtından hançerlemek; sadece bir kişiyi değil, o kişinin umutlarını, hayata olan inancını ve insanlığa olan güvenini de zehirler. Bu tür davranışlar; güveni tüketir, toplumu çürütür ve kalpleri karartır. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur; “Müslüman, elinden ve dilinden insanların emin olduğu kişidir.”
İnsan zehri; yalan, iftira ve ihanettir. Günümüzde insanlar, dille ve davranışla birbirini zehirlemektedir. Sosyal medyada yapılan bir yalan paylaşım, asılsız bir söylenti, küçük bir iftira, nice insanın hayatını karartmakta, aileleri dağıtmakta, kalpleri öldürmektedir. Bu yaraların merhemi yoktur. Çünkü görünmezdir, raporlanamaz ama en derine işler. Kur’an, bu konuda çok net uyarır; “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Zira bazı zanlar günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın, biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin.” (Hucurât, 12) Gıybet, iftira, haset ve ikiyüzlülük... Bunlar ruhu kemiren mikroplardır. Vücudu değil, insanlığı tüketirler.
Hz. Ebû Bekir (r.a), iffetli kızı Hz. Âişe’ye (r.anha) iftira atanlardan biri olan akrabası Mistah’a yardım ediyordu. Olay ortaya çıkınca, doğal olarak üzüldü ve ona yaptığı yardımı kesmek istedi. Ancak bu duruma karşı Allah Teâlâ’dan şu uyarı geldi; “Sizden fazilet sahibi ve zengin olanlar, akrabaya, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere verdikleri yardımı kesmesinler. Affetsinler, hoşgörsünler. Allah’ın sizi bağışlamasını istemez misiniz?” (Nûr, 22) Hz. Ebû Bekir bu ayeti duyunca ağladı ve yardımına devam etti. İşte bu, kalbi kıran bir insanın bile affedilebildiği bir merhamet seviyesidir.
Peygamber ahlâkı; insanı affederek ıslah etmektir. Hz. Ebu Bekir örneğinde görüldüğü gibi bu kuralı Yüce Allah koymuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v), hayatı boyunca birçok haksızlığa uğramış, iftiralara maruz kalmış, en güvendiği kişiler tarafından yalnız bırakılmıştır. Ancak hiç kimseye beddua etmemiş, kalp kıran bir dil kullanmamıştır. Mekke fethedildiğinde yıllarca kendisine zulmeden insanlara şöyle seslenmiştir; “Gidiniz, hepiniz serbestsiniz.” İşte bu söz, insanın insana verdiği zararı, ancak affetme ve adaletle iyileştirebileceğini öğreten bir ruhtur.
Bugün birçok insanın mutsuzluğu, yalnızlığı ve yorgunluğu; bir yılan ısırığı değil, bir insanın “ısırığı”dır. Arkadaşını satan, aile sırlarını dışarı taşıyan, kâr için kardeşini kandıran, iş yerinde dedikodu yapan, sahte dostluklarla çıkar sağlayan bireyler; toplumun ruhunu zehirlemektedir. Birçok kalp kırgın, birçok ruh yalnız, birçok insan hayata küsmüş hâlde yaşıyorsa; bunun arkasında yılanlar değil, insana benzeyen ama kalbinde merhamet kalmamış başka insanlar vardır.
Çözüm; kalbi merhametle beslemektedir. Bu acıdan kurtulmanın ve başkalarını yaralamamanın tek yolu; kalbin imanla, ahlâkla ve merhametle beslenmesidir. Çünkü merhamet olmayan kalp, dikenli bir sarmaşığa dönüşür. Her dokunduğunu kanatır. Peygamberimiz (s.a.v) buyurur ki; “Merhamet etmeyene merhamet edilmez."
İnsan olmanın gereği; güven vermektir, samimi olmak, vefa göstermek, sır saklamak, doğru konuşmak, dostuna dost gibi davranmaktır. İnsan, yılan gibi sokarsa; onun zehri değil, sözü öldürür. İnsanın zehri de, ilacı da, şifası da; sözleridir. Ama insan, insan gibi davranırsa; bir kalbi ihya eder, bir toplumu ayağa kaldırır.
Yılan ısırığına panzehir vardır. Ama insanın ısırığına sadece vicdan, tövbe ve merhamet merhemi şifa olur. Kalp kırılmamalıdır. Çünkü kırılan kalbin sesi duyulmaz ama yansıması ve acısı ömür boyu sürer. İnsanlar, sözlerine dikkat etmelidir. Yanlış uslüp, doğru sözün katilidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.