DOĞRU MAKAMA ŞİKAYET...

İslam; cemiyet dinidir ve insanların birlikte yaşamını esas kabul etmektedir. İslâmın şartlarına birlikte yaşmaya kolaylık sağlamak içindir. Elbette, ibadetler Allah emrettiği için yapılır ama emredilen her ibadetin de birden fazla hikmeti vardır.
Birlikte yaşama sürecinde, bu yaşamın sonuçlarını olumlu etkileyecek en önemli husus; paylaşma ve yardımlaşma, olumsuz etkileyecek olan ise; bireysel hareket, çıkar ve menfaat hesaplarıdır. Ne kadar paylaşma ve yardımlaşma, dayanışma ve kol kola girme varsa; orada o kadar huzur ve başarı vardır.
Fesatlık ve çekememezlik; birlikte yaşamın akortunu ve balansını bozan en kötü hareketlerdendir. Ancak bu durum; insan olmanın da bir sonucudur. İlk insan ve aynı zamanda ilk Peygamber olan Hz. Adem'in ilk çocuğu olan Kabil, ikinci çocuğundan Habil'i fesatlık nedeniyle öldürmüş, yer yüzünün ilk kanlı cinayeti, ilk insanla ve çekememezlik yüzünden yaşanmıştır.
İnsanın; nankör, aceleci, şükürsüz, sabırsız,tahammülsüz ve çıkarcı olduğu Kurani bir hakikattir. Menfaatine ve çıkarına dokunmadıkça insanın gerçek karekter yapısıyla ilgili bir kanaat doğru soruçlar vermemektedir. Tecrübeler göstermiştir ki; insanoğlu çıkarına göre duruş ve mesafe tayini yapmakta, ilişki ve diyalog geliştirmektedir.
Toplumsal bir tecrübe olarak söylenir ki; insanın gerçek hâli aç kaldığında, hayvanların karekteri tok olduklarında alaşılır. Tok insan saldırır, aç insan sabreder. Aç hayvan saldırır, tok hayvan fıtratınona yüklediği görevini yerine getirir. Bu tecrübe tarifi insanın beşeri yapısını ifade etmek bakımından yeterlidir.
Birarada yaşayan insanların, bir çoğunun birbirinden şikayetçi oldukları görülmektedir. Bazıları da; ailesinden, çocuklarından, eşinden, ana-babasından şikayetçi olurlar. Birbirleriyle, komşuluk, yolculuk ve arkadaşlık yapanlar da, bu süreçte birbirinin daha önce tanımadığı huylarını tanır, karakterlerinin öğrenirler ve önceden muhabbet duyduğu ve dost gördüğü bu grup insanlara karşı düşmünlık oluşturmaya başlarlar.
Bu durum, insan olmanın fıtri sonuçlarındandır. Böyle durumlarda esas olan; iftara atmamak, amiyane tabirle belden aşağıya vurmamak, onursal hakaretler yapmamak, şahsiyeti incitici sözler söylememektir. İncinen insanın sahibi Yüce Allah'tır. Bu nedenle incitilen kalbin ahından korkun. Çünkü incinen insan derdini ancak Rabbına anlatabilir.
Bazı şeyler vardır ki; O sadece Allah'a anlatılır, çünkü o konuda kişiyi/müştekiyi sadece Allah duyar ve dinler... Özetle; şikayete konu olan bir durum varsa ki, bu durum doğuştan gelen hakların ihlali ile ilgiliyse, bunun arz edileceği yer Yüce makam olan Yaratan kudrete olur. Mahzun, masum ve mazlum olanların şikayetini dünyada sahiplenecek makamlar maalesef yoktur. Allah'a arz edilen her konu hak merkezli sonuçlanmaktadır.
Hakların izalesi ve iadesi bazen dünyada, bazen de aihrette olur. Mahzunun menfaatine neresi uygunsa Allah ihlal edilen hakkın orada iadesine hükmeder. Sonuç itibariyle; herkes hakkını alır. Asl olan; haklı olmak, haklı şikayette bulunmak ve şikayet edilecek doğru makâmı ve doğru zamanı bulmaktır.
Birarada yaşamak esastır ancak bu yaşamın belli vazgeçilemez kuralları vardır. Bu kurallar vahye dayalıdır ve kardeşlik hukuku üzerine inşa edilmektedir. Vahyin sunduğu hukuk dışında oluşturulacak bir cemiyet hayatında kavga,gözyaşı, kaos, kan ve savaş kaçınılmazdır. Böylesi durumlarda, akıllı, iyi ve doğru insana düşen, konuyu Yaratan kudrete arz etmektir. Çünkü onu ancak Yaratan dinler, işitir ve gereğini yapar.
Mahzun, masum, mazlum ve mağdur; derdini uygun zamanda Yaratan Rabbine arz eder, kendisine zulmedenleri Rabbine şikayet ederse; sonuç her halükarda hayrla soruçlanacaktır. Bu hayırlı sonucun tecellisinin nasıl olacağını bilmek ve beklemek yerine, buna inanmak ve teslim olmak yeterlidir.
Bazı şikayetler, dertler, istekler, hastalıklar ve zorluklar vardır ki; onlar ancak Allaha arz edilir, o kimseleri ancak Allah dinler, duyar ve anlar, onlara çözümü ancak Yüce Allah takdir eder. Hiç kimsenin hakkı hiç kimsede kalmaz. Bu,ilahi takdirin gereğidir. Hak ihlalleri mağduriyet değil imtihan vesilesidir. Böyle durumlarda, tarafların hepsi ilahi imtihandan geçirilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR