ADALET GÜÇLÜLERE GEÇMİYOR MU?
Efendimiz bir Hadisi Şeriflerinde, “Bir devlet küfür üzere ayakta kalır ama zulüm üzere ayakta kalmaz.” buyurmuştur. Tarihin hiçbir döneminde zulmeden hükümdarlar payidar olamamışlardır. Allah Resûlü’nün kurduğu Medine Devleti’nden, Hulefâ-i Raşidin yani Dört Halife’ye kadar yaşanan adil ve huzurlu dönemden sonra; önce Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin efendilerimize yapılan zulümlerin ardından koskoca Endülüs Devleti yerle bir olmuş, daha sonra Abbasîler, Osmanlılar ve nihayetinde cumhuriyetle birlikte demokrasinin hüküm sürdüğü ülkelerde halk kendi kendini yönetmeye başlamıştır. Ancak halkın seçtiği iktidarlarda dahi zaman zaman haklının hukuku değil güçlünün hukukunun geçerli olması insanı canını sıkıyor; emin olun bazen isyan edesim gelmiyor değil. Konuya neden böyle girdiğime gelince; yaklaşık altı ay önce iş yerinden eve giderken İstiklal Caddesi üzerinde, Baranlar tarafından yıkılmaya başlanan bir binanın enkazlarından çıkan toz duman öyle etrafa yayılmıştı ki, adeta gündüzün ortasında gece karanlığı gelmiş gibi ortalık kararmıştı. Olayı haber yaptık; Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nden İlkadım Belediyesi’ne kadar yetkili olan herkesi arayıp müdahil olmalarını istedik ama neticede yıkımı yapan şirkete küçücük bir ceza yazıldı, başka da bir şey olmadı.
Ardından ne oldu derseniz; emin olun, Afrika’nın balta girmemiş ormanlarında dahi olmayan bir uygulamayla bina, inşaat ruhsatı alınmadan kazıldı. İstiklal Caddesi tarafında olan eski taş duvar yıkıldı; yerine kafalarına göre, en ufak bir ruhsata ihtiyaç duymadan uyduruk bir perde beton yapıldı. SASKİ, İstiklal Caddesi’nde su şebekesi yenileme çalışmaları yaparken o istinat duvarı yıkıldı ve yolun büyük bir kısmı kullanılamaz hale geldi. Etraftaki binalar önce boşaltıldı, sonra insanlar can tehlikesi yok denilerek evlerine döndüler. Emin olun böyle bir uygulama değil Samsun gibi Karadeniz’in en büyük şehrinin en büyük ilçesi olan İlkadım ilçesinde, Afrika’nın hiç balta girmemiş ormanlarında dahi yapılamazdı. Ama her ne hikmetse, bu adamların şehre en ufak bir katkıları olmamasına rağmen yapılması gereken hiçbir şey yapılmadı desem yeri var. Peki yapılması gereken neydi derseniz; önce ruhsatsız kazı yapılırken derhal ekip gönderilip etrafı çevrilip mühürlenmek suretiyle kaçak inşaat durdurulacaktı ardından da Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulup inşaat derhal mühürlenecekti. Bu da yetmez; Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü konuyu bakanlığa intikal ettirip yüklü miktarda ceza uygulamalıydı. Gariban bir tavukçu kümes etrafına tavuk kemresi koydu diye adama 280 bin lira ceza yazıyor; yetmiyor, her CİMER’e şikayette gidip tekrar tekrar tutanak tutup gariban tavuk kümesi işletmecisine zulmediyor. Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nün, burnunun dibindeki kaçak inşaatla ilgili ne yaptığını çok merak ediyorum. Atakum’da inşaat yapıyoruz, tam yedi ayda ruhsat aldık. Bir yapı denetim firmasına rastladık ki aklınız şaşar: Adam kıldır kıçık her şeye müdahale eder, bina bitince havalandırma boşluklarına bakan menfezlere yapılacak yanmaz alüminyum menfezlere kadar müdahale eder, nereden alacağınızın adresini bile verir. Öte yandan adam, şehrin göbeğinde inşaata, perdeye, hafriyata ruhsat almaya gerek duymaksızın adeta muz cumhuriyetinde yaşıyormuşçasına kaçak inşaatlar yapar, gereği bihakkın yapılmaz.
Yasalar ne der derseniz: Bir inşaata başlamadan önce, bina varsa yıkım ruhsatı alıp etrafa zarar vermeden yıkacaksınız. Ardından zemin etüdü yapıp, yapacağınız binanın betonarmesinden perde duvarına ve fore kazığına kadar ne şekilde olması gerektiğine dair raporu alıp ona göre proje çizdirip, ardından da belediyeye müracaat edip sistemden yapı denetim firmasını tespit ettirip projelerinizi ona göre yaptırıp ruhsat alacaksınız. Tüm bu işlemleri yaptıktan sonra bahse konu bina önce fore kazıklarını çakıp ardından hafriyatını yapıp inşaata başlamalıydı; oysa bunların hiçbirine gerek duymaksızın adam kafasına göre hafriyatını yapmış. Yıkım yerine toprak dökmek için gerekli izni nasıl almış o da merak konusu. Aynı şekilde fore kazık hiç çakmadan, muhtemelen on metreye yakın bir derinliğe inmiş, kafasına göre ruhsatsız bir perde beton yaparak inşaata başlamış. Allah aşkına, bu devirde böyle aymazlık nasıl olur; birisi çıksın anlatsın da biz de bilelim. İlkadım Belediyesi kaçak inşaat cezasını kesmiş olabilir ama yetmez. Mühürleyecek ve önce kaçak inşaattan ötürü savcılığa verecek, ardından da mührü fekkederse yani inşaata devam ederse bu kez mühür fekkinden ikinci kez mahkemeye verecek. Bakın bakalım o zaman bu adamlar böyle iş yapabiliyorlar mı? Adamlar güçlü diye bunları yapmayan her kim varsa hem bu dünyada hem de ahirette hesap vereceklerini unutmasınlar. O binanın bitişiğindeki binanın durumuyla ilgili de önümüzdeki günlerde yayın yapacağım. Aynı firma orada da neler yapmış göreceksiniz. Bugünlük bu kadar, kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.