ŞEYTANIN ÇOCUKLARI KUTLAMA YAPACAKMIŞ
Basından öğrendiğimize göre Satanist müzik grubu Metalica, Kur’anın ifadesiyle etrafı mübarek kılınan topraklarda İsrail zulmü sürerken, Kur’anın kendisine vahyedildiği peygamberin topraklarında gerçekleştirilecek festivalde sahne alacakmış.
Hangisine yanalım. Böyle bir zamanda festival düzenleyen mankurtların kutsal topraklarda duygusuzluğu ve duyarsızlığına mı? Hıristiyan Katoliklerin bile nefret edip hakkında uyarılar yaptığı metalica grubunun müslüman bir ülkede gürültü müziği yaparak Gazze’yi unutturmasına mı? Tunuslu şarkıcı Emel Mathlouti’nin "Filistin'de Doğdum" şarkısıyla mankurtlaşan beyinlere azıcık şuur akması beklenirken, bilinci yitiren şarkıları dillendiren metalica grubunun bizim mahallede salyangoz satması zoruma gidiyor.
Metalica müzik grubunun ne olduğunu, dinleyenlerin ve bağımlılarının bilinçlerine sübliminal mesajlarla nasıl tecavüz edildiğini W. Joseph Matt isimli bir Rahip ve aynı zamanda Papaz olan, suç psikiyatrisinde uzmanlaşmış bir kriminolog çok iyi anlatmaktadır. Sözkonusu kitabın çevirisini tamamladım ancak bunun yayını biraz zaman alacağından bir gazete köşesinde verilen imkân ölçüsünde sizlerle paylaşacaklarım var.
Öncelikle Metalica grubunun Rock'n roll müziği yaptığını belirtelim. Bu müziğin kökenlerine, Batıdaki gelişmesi ve etkilerine baktığımızda Rythmic American Poetry (Ritmik Amerikan Şiirleri)’nin kısaltılmış hali olan Rap müziktir, 1970’li yılların başlarında New York’un gettolarında doğmuştur. Amerika’da Harlem, Bronx gibi ezilen ve adeta insan muamelesi göremeyen siyahların yoğun olduğu yerlerde siyahi müzisyenler tarafından protest bir tarz olarak üretilmiştir. Kendi içinde farklı türleri olan rap müziği, kadın, güzellik, para, zenginlik ve özgürlük adaletsizlik, eşitsizlik gibi bireysel ve sosyal meseleleri ele alan bir müzik türü olmuştur. Esasen Amerika’da Zenci grupların Beyaz gruplar karşısında varoluşlarını sağlamak için oluşturulan ve Amerikan toplumu içinde yer edinme mücadelesinde bir araç olarak ortaya çıkan rap müziği zaman içinde Amerikan kültür emperyalizminin aracına dönüşmüştür.
Kapitalist ideoloji, kendisine karşı olan ve başını ezemeyeceği kadar büyüyen her şeyle, onu kabul ederek, içselleştirerek başa çıkar. Böylece onun içini boşaltır. 1960’lı yıllardan itibaren siyasal ve sosyal düzene karşı bir protesto, başkaldırı ve isyan aracı olarak kullanılan rock müziği, uyuşturucu kullanımı, şiddet ve cinselliğin kullanımının da bir aracına dönüşürken, sosyo-kültürel, politik, ekonomik, ahlaki ve değerler açısından bir devrim olarak nitelendirilmekte ve bu devrimin, İlluminati tarafından tasarlanan ve finanse edilen çok daha büyük bir projenin parçası olduğu belirtilmektedir.
Bu müzik türü Amerika’da ve yayıldığı yerlerde kültürel bir devrim yapmak için kullanılmaktadır. Küresel aktörler hedef seçilen ülke toplumlarına yönelik olarak izlenen stratejilerle sanat ve sanat çevrelerinin araç olarak kullanıldığı görülmektedir. Zira küresel güçler, uluslararası sahnede varlıklarını tüm alanlarda kurmayı ve genişletmeyi amaçlarken her şeyi araçsallaştırırlar. Bu bağlamda sanatın değişik kolları kullanılarak hedef kitle üzerinde etkiler oluşturup kendi kültüründen, değerlerinden, dininden soğutma, uzaklaştırma, bunlara karşı tavır alma ya da sanat yoluyla insanları dinden başka alanlara yönlendirilirler. Bütün bu faaliyetler düşünce, fikir, sanat eseri ortaya koyma özgürlüğünden yararlanılarak yapılır. Rock roll müziğin bilinçli ve bilinçaltından tüm dini, ahlaki, ailevi ve sosyal değerlerden kurtulmayı hedeflemesi ciddiye alınması gereken en önemli bir konudur.
Rock'n roll'un etkisinin sağlıklı ve olumlu olduğunu kimse söyleyemez! Bütün bir nesli kendi kendini yok etmeye götüren sapık, büyüleyici bir tate oyuncusu gibidir.
Rock 'n' roll'la bir şekilde iletilen subliminal mesajlar çok çeşitli bir içeriğe sahiptir:
a) Her türlü cinsel sapıklık
b) Kurulan düzene isyan çağrısı
c) İntihar önerisi
d) Şiddete ve cinayete tahrik
e) Şeytan'a Adanma
Ünlü müzik terapisti Adam Knieste, rock müziğin etkileri üzerine on yıllık bir çalışmanın raporunda şöyle yazıyor: "Tedavi ettiğim hastalarda rock müziğin neden olduğu temel sorun, açıkça düşmanlık, bitkinlik, narsisizm, panik, hazımsızlık, hipertansiyon ve garip bir narkoza neden olan gürültünün şiddetinden kaynaklanmaktadır. Rock zararsız bir eğlence değil, eroinden daha ölümcül ve gençlerimizin hayatını zehirleyen bir uyuşturucu."
Cinsel düzeyde, Bob Larson'ın tıbbi ekibi araştırmalarında şu sonuca vardı: "Vuruşun tekrarlayan etkisinin eklendiği bas gitarların amplifikasyonundan kaynaklanan düşük frekanslı titreşimler, beyin sıvısı üzerinde önemli bir etki yaratır. Bu sıvı, hormonların salgılanmasını kontrol eden hipofiz bezini doğrudan etkiler. Genel sonuç, cinsiyet ve adrenal hormonların dengesizliğinin yanı sıra kandaki ensülin düzeyinde şiddetli bir değişikliktir, böylece ahlaki engellemeleri kontrol etmenin çeşitli işlevleri, tolerans eşiğinin altına düşer veya tamamen nötralize edilir."
Bu ve benzeri etkileri olan rock’n roll müziğinin Arabistan gibi bir ülkede sahne alması hem de Gazze’de İsrailin zulmü, bombaları altında çığlıklar atan çocukların, anne ve babaların feryatlarını müzik gürültüsüyle unutturmak mıdır? Bombaların saçtığı yakıcı alevi Rock’n roll müziğinin insanı melankolik yapan mavi ışıkları arasında kaybetmek midir? Küresel kuşatmanın sarmalına girdiğimiz şu süreçte aslında Metalica grubuyla birlikte yapılan işgal çift yönlüdür. Bunların da İsrailin de komuta edildiği yer aynıdır. Bu işgalle bir yanda Bombaların yıktığı ve yaktığı binaların altında alınan canlar diğer yanda Rock’n Roll müziğinin bilinç altına yaptığı etkiyle tecavüze uğrayan, mankurtlaşan beyinler. Yarabbi çevresini mübarek kıldığın beldeleri bizim gibi gafillere bırakma. Kabenin sahibi olarak, Kudüsün sahibi, bütün mülkün sahibi sensin. Fil ordusuna gönderdiğin gibi Ebabillere muhtacız yarabbi. Uyuyan, uyutulan, mankurtlaştırılan bu ümmeti gafletten uyandır yarabbi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.