Kazanırken kaybetmeyelim

Önceki gün iki farklı haber vardı manşetlerimizde, Samsunumuz ile ilgili dikkatleri çeken. Aslında her ikisi de gençlerimiz ve dolayısı ile de geleceğimiz ile iligili haberlerdi. Şehrimiz açısından, birinde başarı ve sevinç diğerinde ise endişe ve keder vardı.

ÖSS sonuçlarının açıklanması ile birlikte Samsunumuzun sıralamada 8 basamak birden yükselerek 20. sıraya yerleşmesine sevindik. Bu başarı haberi ile birlikte aldığımız diğer haber ise; bir mahallemizde tarihi bir binanın, başıboş balici gençlerimiz, çocuklarımız tarafından mesken tutulmuş olması idi.

Bu konuya döneceğim, ama önce başarımızın hakkını vermesi açısından ÖSS sınavında alınan sonuç ile ilgili bir şeyler söylemek istiyorum.

Başarıyı ölçmenin farklı kriterleri vardır. Genel sıralamada yaptığınız derece elbette önemli bir etkendir, ama bir önceki yıla göre karşılaştırma yaparak da başarınızın derecesini ölçebilirsiniz. Sonuç olarak, Samsunumuzun ülke genelinde 20. sırada olması ideal bir hedef sayılamasa da, geçtiğimiz yıl 28. sırada iken  bu yıl 8 basamak birden yükselerek 20. sıraya gelmemiz, en azından doğru ve sağlam adımlar atıldığının bir göstergesidir.

Zaten Milli Eğitim Müdürümüz Sayın Nevzat İspirli de, gelinen noktanın bir adım olduğunu ve asıl hedefin 2009 ÖSS'de ilk 10 il arasına girmek olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca Türkiye 17.'nin de şehrimizden olduğunu unutmamak gerekir. Bu bir başarıdır ve ümitlerimiz yeşermiştir. Emeği geçen bütün eğitimcilerimize ve velilerimize teşekkür ederken çalışkan ve azimli öğrencilerimizi de kutluyorum.

Madalyonun diğer yüzü ise, farklı mesajlar veriyor bize. Diğer haber de ise; bir mahallemizde, kaderine ve sokaklara terkedilen uyuşturucu ve madde bağımlılıkları ile yavaş yavaş tükenen körpe bedenlerin mahalle ve toplum açısından oluşturduğu risk gözler önüne getirilmişti.

Acı olan şu ki;

Geçmişle bağı olan tarihi bir binada, gelecekle bağımız olan gençlerimiz, terkedilmişliği ve sahipsizliği birlikte yaşıyorlar. İlgisizlikten, eğitimsizlikten ya da aile içi sorunlardan mıdır bilinmez, ama ortada bir gerçek var ki; bu küçük bedenler, toplum için büyük risk taşıyorlar.

Mahalle halkının şikayet ve rahatsızlıklarının, Emniyet Teşkilatımızca birçok kez değerlendirilmiş olmasına rağmen bu soruna kalıcı çözümler bulunamadığı için rahatsızlık artarak devam ediyor.

Kimbilir belki de, ÖSS'de derece alan yavrumuzla, mahalle için risk olan delikanlımız aynı mahallededir. Bu sahipsiz çocukların önce kendilerine ve sonra da toplumun geleceğine zarar verebilme ihtimallerinin önüne geçmek lazım artık.

İl olarak başarılarımızı birlikte alkışlayalım tamam, ama kaybetmek üzere olduğumuz bu yorgun, küçük, başıboş bedenler için de bir şeyler yapalım. Şehrimiz için çalışan bir sürü kurum ve kuruluşlar var. Valilik, belediyeler, il genel meclisi, kent konseyi, STK' lar vs.

Varoş denilen, kenarda kalmış, şehirle irtibatı çok olmayan mahallelerimizde gençliğimiz ve geleceğimiz S.O.S veriyor. Acil bir şeyler yapılmalı. Islah ile başlayıp, rehabilite ve eğitim olarak devam edecek geleceğimizin kurtarılması operasyonunun birileri tarafından başlatılması lazım. Duyarlı kişi ya da kurumları bu konu ile ilgilenmeye davet ediyorum.

Bakarsınız bu çocuklar arasından ÖSS 1.'leri bile çıkartırız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatih Kelleci Arşivi
SON YAZILAR