Hastanebaşı’nın doğal gaz meselesi
Ben Hastanebaşı’nda doğdum. Çocukluğum, o daracık sokaklarda saklambaç oynayarak, komşu teyzelerin akşam olunca “hadi eve çocuklar!” sesleri arasında geçti. On yedi yaşıma kadar soluduğum hava, o mahallenin havasıydı. Kokusunu hâlâ hatırlarım: kışın odun dumanı, yazın incir ve dut ağaçlarının mis gibi kokusu… Şimdi, yıllar sonra, o mahalleye doğalgaz verilmesi konusunda yazarken, kalbim bir burukluk, bir özlem ve derin bir endişe ile dolup taşıyor.
Çünkü ben orayı tanıyorum. O insanların sabahın köründe, titreyerek sobayı yakmak için uğraşını biliyorum. Ellerinde kibrit, üfleyerek alevi canlandırmaya çalışan ninelerin yüzündeki sabrı gördüm. “Isınacağız artık!” umudunun, yoksul ama sıcak bir yürekte nasıl büyük bir hayal olduğunu da biliyorum. İşte bu yüzden, bu doğalgaz müjdesi beni heyecanlandırmak yerine hüzünlendiriyor.
Çünkü bu müjde, aslında bir veda. Hastanebaşı’nın o güzelim, yorgun evlerinin, doğalgaz altyapısı döşenmeye başladığı için, en az on beş yıl daha ayakta kalacağının, kentsel dönüşüm rüyasının rafa kalktığının ilanıdır. Ve mahalle halkı, sobanın zahmetinden kurtulma hayaliyle, aslında kendi geleceklerini ertelemiş oldu. Bu, en acı tarafı. Umut, bazen insanı ileri değil, olduğu yere mıhlar.
Sevgili komşularım, sizi anlıyorum. Kombinin düğmesine basıp her odanın sıcacık olacağı konfor hayali, çok cezbedici. Artık kömür tozu, odun telaşı olmayacak. Sabah buz kesmiş bir odada giyinmeyeceksiniz. Ama size seslenmek istiyorum, hem de yüreğim sızlayarak: Bu konforun faturası, cebinizi yakacak.
Yalıtımsız duvarlarından rüzgar giren, pencereleri titreten o sevimli evler, doğalgazı adeta bir elek gibi içine çekip dışarı salacak. Bugün yeni bir binada, kış aylarında 2.500 lira olan fatura, o tanıdığım sokaklarda 5.000 lirayı bulacak. Isınmak için ödeyeceğiniz her kuruş, aslında bir sonraki kışın endişesi olarak geri dönecek. Cebiniz yanarken, içiniz üşüyecek.
Ben oradan ayrılalı çok oldu. Ama rüyalarım hâlâ ara sıra o sokaklarda geziyor. O mahallede kalan her bir aile, benim çocukluğumun bir parçası. Sizin gerçek ısınmanızı, sadece kombiden gelen sıcak havayla değil, güvenli, sağlam, gelecek kaygısı olmayan evlerde yaşamanızla istiyorum.
Doğalgaz, bir rahatlama değil, büyük bir ikilem getiriyor. Zahmetsiz bir sıcaklık vaat ederken, aslında size “Bu evlerle daha çok yaşayacaksınız” diyor. Oysa benim hatırladığım Hastanebaşı, dayanışmanın, sıcak çorbanın komşudan geldiği, sobanın etrafında hikayeler anlatılan bir yerdi. Belki de asıl kaybettiğimiz, o sıcaklık.
Umarım, kombinin düğmesine her bastığınızda, bu konforun geçici bir teselli olduğunu hatırlarsınız. Ve asıl mücadelenizi, hak ettiğiniz gerçek bir yuva, sağlam temeller üzerine kurulu bir gelecek için sürdürürsünüz. Çocukluğumun mahallesinin insanları, sizleri çok özlüyorum. Ve sizin için en gerçek, en kalıcı sıcaklığı diliyorum. O, sadece doğalgazla değil, adil ve güvenli bir kentle gelir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.