GİYİNİK ÇIPLAKLIK

Modern çağın en çelişkili ve çarpıcı kavramlarından biri “Giyinik Çıplaklık”tır. Bu kavram, dışarıdan bakıldığında giyinik olan ama hakikatte mahremiyet sınırlarını hiçe sayan bir giyim tarzını ifade eder. Özellikle son yüzyılda kadının bedeni metalaştırılarak bir tüketim nesnesine dönüştürülmüş, tesettür ise; bir duruş ve kimlik olduğu gerçeğinden uzaklaştırılarak, sadece bir kumaş parçasına indirgenmiştir.

Kur’ân-ı Kerîm’in açık beyanında; “Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek elbiseler ve süs giysiler indirdik. Takva elbisesi ise daha hayırlıdır. İşte bu, Allah’ın ayetlerindendir; umulur ki düşünüp öğüt alırsınız.” (A’râf, 7/26) tarifi yapılmaktadır. Bu ayette, elbisenin iki boyutundan söz edilmekte, bunlardan; biri bedeni örtmek, diğeri ise ruhu korumaktır. "Giyinik Çıplaklık" bu iki boyutun da ihlalidir.

Giyinik Çıplaklık"ta; kıyafet vardır ama örtü yoktur. Kumaş bedene değse de haya perdesine değmemektedir. Vücut hatlarını belli eden dar, ince, şeffaf kıyafetler; tesettürün değil, teşhirin aracıdır. Bu da bir tür çıplaklıktır. Hatta bazen daha tehlikelidir. Çünkü dikkatleri çekmek üzere bilinçli bir tercih taşır.

Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır; “Cehennemliklerden iki sınıf vardır ki, ben onları henüz görmedim... Bir de giyinmiş çıplak kadınlar; bunlar başkalarını kendilerine meylettirirler ve kendileri de başkalarına meylederler. Başları deve hörgücü gibi olur. Bunlar cennete giremezler, cennetin kokusunu dahi duyamazlar…” (Müslim) Bu hadis-i şerif, çağımızın “moda” adı altında dayattığı görsel sapmayı net biçimde tarif etmektedir. Bu güncel moda; giyinik ama cazibeyi kamçılayan, örtülü ama teşhirci, iffetle değil dikkat çekmeyle ilgilenen bir zihniyettir.

İslam’da tesettür; kadını daraltmak için değil yüceltmek içindir. Tesettür kadının değerini artırır, onu sokakta değil, hayatın merkezinde haysiyetli bir varlık olarak tutar. Nitekim Hz. Âişe annemiz, tesettür ayeti nazil olduğunda Ensar kadınlarının başlarını ve bedenlerini nasıl örttüklerini hayranlıkla anlatır. Onlar modayı değil, Allah’ı razı etmeyi öncelemişlerdir.

Giyinmiş olmak; tesettürlü olmak değildir. Bugün birçok kadın “örtündüğünü” sanırken aslında sadece “giyinmiştir.” Oysa İslam’ın muradı sadece örtmek değil, örtünmektir. Aradaki fark; niyette ve ruhta gizlidir. Bir kimse, namaz kılarken niyet etmeden sadece beden hareketlerini yapsa bu ibadet olmaz. Aynı şekilde tesettür de niyet, ölçü ve edep ile anlam kazanır.

Tesettür, bir kimliktir. İmanla bağlantılıdır. Yüce Allah, mümin kadınlara hitap ederek şöyle buyurmaktadır; “Ey Peygamber! Mümin kadınlara söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar ve görünen kısmı müstesna olmak üzere ziynetlerini teşhir etmesinler…” (Nûr, 24/31)

Bu emir sadece saç veya boyun örtüsüyle sınırlı değildir. Duruş, yürüyüş, ses tonu, sosyal medyadaki görünüm de bu kapsamın içindedir. Bugün örtünmek adına sosyal medyada saatlerce süslenen, dikkat çeken, reklam yapan birçok kadın aslında o ayeti ters yüz etmektedir. Tesettür; dikkat çekmek için değil, dikkatleri Allah’a yönlendirmek için vardır.

"Giyinmiş Çıplaklık"; modern cahiliyedir. Cahiliye döneminde kadınlar ince tüller giyer, cazibelerini artırmak için adeta yarışırlardı. Bugün de durum çok farklı değildir. Adına “özgürlük” denilen bu "Giyinik Çıplaklık"; aslında kadını bir meta haline getiren çağdaş putperestliğin ürünüdür. Kadının en kıymetli hazinesi olan haya; bu giyim tarzıyla yavaş yavaş tüketilmekte, ruhu çıplak bırakılmaktadır.

Allah Resûlü’nün şu uyarısı çok manidardır: “Haya imandandır.” (Buhârî) İmandan bir parça olan haya kaybolduğunda, beden örtülse de kalp çıplaktır. Kalbi çıplak olan, nefsin rüzgarına karşı savunmasız kalır. Örtünmek bir tercihten öte bir duruştur, bir şahsiyet ilanıdır. Giyinik çıplaklığa karşı verilecek en büyük cevap; tesettürün ruhunu kuşanarak, görünür olmak için değil, görünmemesi gerekeni örterek Allah’a yakın olmaktır. Kumaş örtüsü insanı insan yapmaz ama edep örtüsü insanı kul yapar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR