Dün Cumhuriyet Bayramıydı. Bu ülkenin en büyük bayramını kutlarken çok gururlandım. Bu Cumhuriyeti bize armağan edenlere şükranlarımı arz ederken şehit olanlara da tanrıdan rahmet diliyorum.

- Yasa gereği özel işyerlerinin kapalı olması her tarafın Türk bayraklarıyla süslenmesi, gerekmektedir. Büşükşehir belediyesinin bu husustaki anonsları yapmasına rağmen hiçbirisinin uygulanmadığını üzülerek izledim. Yasalara ne kadar saygılı olduğumuza da birkere daha göstermiş olduk böylece. Bu ülkede Cumhuriyet kurulması için hayatını hice sayıp şehit olan insanlara karşıda ne kadar saygılı olduğumuzu tarih önünde birkere daha göstermiş olduk !

- Bu kadar sahiplendiğimiz Cumhuriyet Bayramına dane kadar sahip çıktğımız açıkça belli olmaktadır.
- Ul önder Atatürk'ün Adana ziyareti sırasında Recep Çavuş'la arasında geçen konuşma sanırım Cumhuriyet Bayramının anlamını daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.

Atatürk soruyor:
- Bu villa kimin ?
- Kirkor efendinin Paşam.
- Şu köşk ?
- Dimitri efendinin Paşa Hazretleri.
- Ya şu ilerikideki konak ?
-Salamon efendinin...
-Atatürk bu kez az ötedeki toprak damlı, virane bir evin sahibini sorunca.
-Adanalı Gazi yanıt verir.
-Recep Çavuşun Paşam !
-Atatürk bu duruma biraz üzülmüş, biraz sinirlenmiştir. Yanındakilere emir verir.
-Çağırın şu Recep Çavuşu !
-Atatürk bu kez Recep Çavuşa sormaya başlar; Bu villa Kirkor efendinin , bu köşk Dimitri efendinin, şu konak Salamon efendinin, o virane de senin ! Bu Ermeniler, Rumlar, Yahudiler, şu binaları dikerken, sen neredeydin ?
- Recep Çavuş, yıllarca şavaş meydanlarında koşturmanın verdiği gönül yorgunluğuna yanıt verir:
-Sizinle beraberdim Paşam !
-Trablusgarp'ta, Çanakkalede, Sakarya'da !
- Atatürk bu yanıt karşısında göz yaşlarını yanaklarını değil, yüreğinin derinciklerine akıtır.
- Bütün bunları neden kaleme aldım. Bütün yurtta  büyük bir çoşkuyla kutlanan bu en büyük bayramı Ulu Önder'in isteği doğrultusunda kutlayanlara ne mutlu.
- Anlayanlar anlamıştır.
- Bizden söylemesi.
- Hoşçakalın.