Adıyaman menzil ve peygamberşehri Urfa- 1

Emekli Meslektaşım, değerli arkadaşım Mustafa cılız ve eşi Nurşen hanımla birlikte 18 Ekim 09 Pazar günü bizim bahçeli küçük evde sezonun ilk hamsi ızgarasına yaptığımız davete katılarak güzel bir gün geçirirken, sohbet arasında Urfa Adıyaman ziyaret düşüncesinde olduklarını, kendileriyle birlikte çıkacak arkadaş aradığını söylediğinde;

Bende yıllardır hayalini kurduğum peygamberler şehri Urfa"yı merek ettiğimi, böylelikle Adıyaman"dan tüm dünyaya ün salan MENZİLİ ve Peygamberler şehri URFA" YI ziyaret etmenin heyecanıyla, bakmakta olduğumuz torunum Nisa nur"u düşünmeden 20 Ekim sabahı erkenden yola çıkış için eşim Rabia hanımla birlikte hiç tereddüt etmeden kabul ettik. 

Kararlaştırdığımız gibi 20 Ekim sabah 07/30 da arabasıyla gelerek bizi oturduğumuz fatih mahallesindeki evimizden almasıyla sevinç mutluluk ve heyecan dolu yolculuğumuz başlamış oldu. Amasya"ya geldiğimizde ilk çay molamızı verdik. O arada öğle yemeği için ızgara fikriyle etimizi ve kömürümüzü temin ederek çıktık yola. Tokat Sivas il sınırında Çamlıbel RL istasyonunun bulunduğu 1650 rakımlı tepede durarak, güneşli ve açık bir havada kuş bakışı doğayı seyrediyoruz.

Anıt hale getirilen Atatürk çeşmesinden su içip boş kaplarımızı da doldurarak Sivas şehrine yol alırken, Saat 14/00 sularında cennet varı bir dere kenarında gölgelik bir mesire yeri buluyoruz. Arabamızdan yiyecek ve içeceklerimizi indirip mangalımızı yakarak küçük piknik tüpümüze çaydanlığımızı koyarak başlıyoruz yemek hazırlığına. Radyoda Âşık Veysel türküleri ne eşlik ederken kendilerini rahmetle yâd ediyoruz. Mangal işimiz ve çay sefamızın ardından, ateş söndürülerek toparlanıyoruz. Sivas Telekom Teknik Elemanları Derneği Başkanı değerli arkadaşımız Sayın Dursun Keklikçi"yi arayarak kısa da olsa misafiri oluyoruz. Yolumuzun uzun olduğunu ve dönüşte daha fazla kalabileceğimizi söyleyerek ayrıca nezaket gösterip ikram ettiği meyveler için çok teşekkür ederek vedalaşıyoruz.

Güzergâhımız Sivas Ulaş, Kangal, Hekimhan üzerinden Malatya. Kısa süre dinlenme ve çay molalarıyla pamuk, fıstık biber, şeker pancarı tarlalarının ortasından üzüm bağlarının arasında dümdüz yeşil alanlar içinde akıp giden sulanabilir toprakları görerek bir kez daha cennet varı topraklarımıza şahit olurken, Doğanşehir, Gölbaşı, Şambayat derken saat 22/00 sularında Adıyaman merkeze ulaşıyoruz. Artık beklemeye ve vakit geçirmeye tahammülümüz yok. Menzil yolunu sorup 50 km mesafede kalan Kâhta ya doğru devam ediyoruz. Kâhta"ya girdiğimizde menzile 30 km daha yolumuz kaldığı söyleniyor bize. Gece karanlığına karışık ıssız yollardan Narince ve Akıncılar beldesi tarifine göre yol alırken, karşımıza mesaiye devam eden yol yapım çalışanlarının araçlarından çıkan gürültü içinde yoldan yükselen toz bulutlarının içinden ilerliyoruz. Kimi tozlu bozuk yol hızımızı keserken, hayalimizde canlandırdığımız beklentilerden dolayı heyecan ve merak içinde takvim 21 Ekim saat 01/00 gösterirken, Tabelada Durak köyü yazan Menzilin kalbinde buluyoruz kendimizi.

Karşılaştığımız insanların sıcak ve samimi davranışlarına muhatap oluyoruz. Saatimiz 01/15 i göstermesine rağmen alışveriş yerleri ve çay ocakları büyük küçük insanlarla dolu. 3 -4 katlı ve klimalı binalar, görkemli ve oldukça büyük çifte minareli cami ışık huzmelerinin verdiği yansımayla daha bir ihtişam sergiliyor. Temiz sokakları güler yüzlü insanlarıyla bu köyün kalbi olan ve manevi atmosfer içinde yer alan bu temiz belde de, yorgunluğumuzu ve heyecanımızı giderecek yiyecek içecek ve diğer ihtiyaçlarımızdan sonra yatacak yer için kadınların ve erkeklerin ayrı yerlerde geceleyeceği bilgisinden sonra, eşlerimiz kadınlar bölümüne yolcu ediyoruz.

 Mustafa ile ben caminin içine yönlendiriliyoruz. Caminin bir bölümünün uzaktan gelenler için istirahat ettiği halılarda insanlar adeta balık istifi yatmakta. Saat gecenin 02/00 gösterirken Horlama seslerinin arasında iki kişilik yeri güçlükle buluyoruz. Yastığa başımı koyar koymaz battaniyeye sarılarak bütün gün yorulan bedenimi gözlerimi yumup dinlendirmeye çalışırken, yanı başımda çıkan horlama sesi sanki karnımda ötüyor gibi. Müezzinin yanık ve güzel sesiyle okuduğu Sabah ezanıyla uyunmanın zevkini ve mutluluğunu yaşayarak uyandığımda arkadaşım Mustafa beyi göremiyorum. Yatarken uyuyamazsam arabaya geçerim beni merek etme demişti.

Onlarca Tuvalet onca abdest yerlerinde sıra olması, kalabalığın göstergesi olsa gerek. Sabah Namazında Gavs"ı Sânî hazretlerini de yakinen görebilmek için ön saflarda yerimi almayı başarıyorum. Huzur içinde bir sabah namazını eda etmenin ardından Allah dostunun elini öpmek nasip oluyor. Tövbe almak isteyenler safında arkadaşım Mustafa ile yer alırken, bize tutulan kurdeleleri sıkıca tutarak Gavs"ı Sânî hazretlerinin sözlerini tekrarlayarak tövbemizi alıyoruz.  Nefis ve sabır ölçülerinde Şifa çorbasından ve ekmeğinden nasibimizi alarak menzilde meftun bulunan zatı muhteremlerimizin türbe ve mezarlığını ziyaret ederek Allah rızası için ruhlarına Fatihalar bağışlayarak huzur içinde ayrılıyoruz…/.Peygamberler şehri olarak ün yapmış Urfa ve balıklı göl ziyaretleriyle dönüşte yaşadıklarımız ve gördüklerimizi paylaşmak üzere sağlıcakla esen kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
İhsan İde Arşivi
SON YAZILAR