TANRI DEMEK GÜNAH ÖYLE Mİ?
Askeriyeden emekli komutan, çocukluk arkadaşım, köylüm ve komşum değerli dostum Mustafa Şişman bana aşağıda paylaştığım yazıyı whatsap aracılığıyla gönderdi. Konu ile ilgili görüş ve düşüncelerimi kendisiyle paylaşmamı istedi. Kendisi asker emeklisi olsa da bilimsel, dini ve tarihi konularda araştırma yapan, çok kitap okuyan birisidir. En son görüştüğümüzde 3.000'in üzerinde kitap okuduğunu, hedefinin de 5.000 kitap okumak olduğunu belirtti. Hemen hemen bütün zamanını kitap okuyarak geçirdiğini, bazen sabahlara kadar kitap okuduğunu belirten Mustafa komutanımızın bu özelliğine ve kitap okuma tutkusuna hayran kalmamak mûmkün değildir.
Kendisiyle sohbet edildiğinde okuma noktasında ve bilgi bazında derin bir kişi olduğu açıkça görülmektedir. Bu hususiyetinden dolayı Mustafa kardeşimi tebrik ediyor, tecrübe ve bilgi birikimini yazıya da dökmesini kendisine hassaden öneriyorum. Derin bir bilgenin sualleri derin olur, paylaşımları da kıymetlidir. Mustafa kardeşimin bu paylaşımını değerli bulduğumdan yazıyı olduğu gibi alıyor, yazı ile ilgili görüş ve değerlendirmelerimi de yazının sonuna eklemiş bulunmaktayım.
Şimdi hep beraber yazıya bakalım.
Namaz, Arapça değil, Farsça.Oruç, Arapça değil, Farsça.Peygamber, Arapça değil, Farsça.Huda, Farsça. Rabbena, Farsça. Hoca, Molla, Derviş, Pir,Dergah, Çile, Farsça... Ney, Niyaz, Beddua, Şakirt, Külah, Postnişin, Farsça... Keramet, Kehribar, Çarşaf, Tülbent,Kaftan, Hurma, Ebru, Güllaç,Destur, Cihan, Destan, Farsça... Aşk, Şadırvan, Farsça... Bugün İslam'ı yaşarken-anlatırken kullandığımız sözcüklerin çoğu Arapça değil Farsça! İbranice "Rab" dersiniz sesleri çıkmaz; Türkçe "Tanrı" derseniz olmaz !
Komutanımız Mustafa Şişman'ın suali şudur: Sevgili Hocam; Biz bu hale nasıl geldik? Konu ile ilgili görüşleriniz nedir? Soru ile ilgili verdiğim cevapta görüşlerimi şöyle açıklıyorum. Aleyküm slm Değerli Komutanım, Bu konuda acizane düşüncem şu şekildedir: Bizim geleneğimizde "geçmişten gelen ne varsa" kutsallaştırmışız. Dokunduğun an " kâfir" olarak ilan ediliyorsunuz. Tefekkür etmeden kıyaslama yapmaktan, halihazırdaki hayatın gerçekleri üzerinde konuşmaktan ve yorum yapmaktan men edilmişiz. İkinci husus ise; batıdan ne gelirse gelsin karşı çıkılmış, dine imana zarar verir düşüncesi hakim kılınmıştır. Kelimeler masumdur. Hangi anlamda kullanıldığı ya da kullanılacağı hususu önemlidir. Biri çıkar "Rabbimiz" ,; öbürü "Tanrımız" der. Her ikisi de aynı manayı kastediyorsa iki kelime arasında bir fark kalmaz. Rabbimiz kelimesi Farsça'dır ya da İbranice'dir diye kutsiyet kazanmaz. Allah Teâlâ kulunun suduruna ( kalbine) bakar. Nitekim; Allah katında en üstün olanınız ona karşı en saygılı olanınızdır." (Hucurat, 49/12.) anlamındaki ayet ile "Allah sizin suretlerinize ve servetlerinize bakmaz. Fakat kalplerinize ve amellerinize bakar." (Müslim, Birr, 32.) anlamındaki hadis bu hususu vurgulamaktadır.
Bunun yanı sıra Kuran'da geçen kelimeler de kutsal değildir. Kuran'da geçiyor diye bazı kelimeler isim olarak neslimize vermişizdir. "Kezzap" kelimesinin anlamı meselâ "çok yalan konuşan" demek. Kızlarımıza Keziban ismini vererek kutsal isim verdiğimizi sanmışızdır. Cehaletten başka bir şey değildir. "Hacer" taş demek. Hacer ismi muteber isim midir? Firavun kelimesi de 74 yerde, şeytan 88 kez Kuran'da geçiyor. Bu isimlerin muhatapları Kuran'da länetlenmiştir. Hâ burada batılılar, daha çok Hıristiyanlar Tanrı kelimesini "Ruh-ul Kudüs" ekseninde kullanıyorlar. Bu kullanım bizim inancımıza göre Allah Teâlâ'ya şirk koşmak olur. Birileri Tanrı kelimesini bu anlamda kullanıyorsa bizim tarafımızdan böyle kullanımlar red edilir. Seküleristler, lâikler, dini bir yaşam biçimi değil de ahirete ve ibadete yönelik olduğunu sananlar Allah Teâla ismi yerine kasıtlı olarak "Tanrı" kelimesini kullanırlar. Buradaki kullanımları "teslis" inancını andırmaktadır. Böyle kullanımlar rettir. Böyleleri Rabbimiz de deseler kasıtları "Rab bir yere karışmaz, hakimiyet milletindir deseler, Tanrı kelimesinden ne farkı olur. Yukarda belirttiğim gibi kelimeler masumdur. Ameller niyetlere göredir. Hangi amaç doğrultusunda amel edilirse karşılığı o olur. Kur'an'ı Kerim'de Allah Teâlâ kendini hangi isimlerle isimlendiriyor, hangi sıfatlarla zat-ı âlini bize buyuruyorsa halisane mü'min de o tanımlamalara riayet etmesi en doğru olanıdır. Yüce Rabbimizin 99 sıfatı beyan buyurulmuştur Kur'an'ı Kerim'de. Bu sıfatlar Allah Teâlâ'yı tanımak için bize yetmedi mi? Haşa!!!
Bu arada her milletin dili ve kültürü vardır. Milletler, Allah Teâlâ'nın isim ve sıfatlarını kendi dillerine çevirip anlatmaları hatta ehil hocalar tarafından tefsiri yapılması mühim bir vazife değil midir? Konu ile ilgili meramımı ve maksatımı ifade edebildim sanıyorum. Yazıma Mustafa kardeşimin verdiği cevabı eklemek istiyorum. Cevabı şöyleydi: "Aynen değerli Hocam belirttiğiniz gibi kelimelerin Arapça olması demek Arapça diline kutsiyet kazandırmaz; Önemli olan kelimenin içeriğindeki verdiği mesajdır. O mesaj da elbette kutsiyet kazandırır. Selamlar Allah' a emanet ol." Sohbetimi Haşr Suresi'nin son ayet meali ile bitirmek istiyorum. Cenab-ı Hâk; 24 - O, yaratan, var eden, varlıklara şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şânını yüceltmektedirler. O, gâlib olan, her şeyi hikmeti uyarınca yapandır. Yüce Allah doğrusunu söyledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.