SEVGİ, SORUMLULUK VE HUZUR...

Eş, çocuk, aile, arkadaş ve komşularla ilişkilerde "sevgi mi sorumluluk mu" esastır sorusunun cevabı; ilişkilerin düzey ve düzenini sağlamaktadır. Sevgi; değer, sorumluluk; görevdir. "Birbirinizi sevmedikçe iman edemezsiniz, iman etmedikçe cennete giremezsiniz" Peygamberi mesajı insanlar arası ilişkilerin duygusal boyutunu ifade etmektedir. Bir insanın diğer insanla arasındaki hak ve hukuk da maddi ve fiziki ilişkilerini düzenlemektedir. Sevgi; ilişkinin ruhu, sorumluluk; o ilişkinin bedenidir. İkisi bir arada olunca ilişki mükemmel bir sonuç vererek, huzurlu bir yaşama dönüşmektedir.

İnsan, fıtratı gereği hem sevmeye hem de sorumluluk taşımaya müsait yaratılmıştır. Yüce Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerîm’de insana yönelik iki temel yükümlülükten söz eder: “Birbirinize karşı merhametli olun” (Fetih, 29) ve “Herkes, kendi yaptığından ve yapmadığından sorumludur” (İsrâ, 15). Bu iki ilke, sevgi ve sorumluluk dengesi üzerine kurulmuş insani ilişkilerin temelini oluşturur.

Ailede, evlilikte, dostlukta, komşulukta ve toplum hayatında, ilişkinin ruhunu sevgi, bedenini ise sorumluluk temsil eder. Sevgisiz ilişki yalın olur, sorumluluk olmadan da gelişigüzel bir bağ oluşur. Sevgi; bağ kurar, sorumluluk; o bağı korur. Sevgi; bir gönül işidir, sorumluluk; bir bilinç ve irade meselesidir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır; “Sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız.” (Müslim, İman, 93) Bu hadis-i şerif, ilişkilerde sevginin imanla doğrudan bağlantılı olduğunu, sadece görevle değil, gönülle de bağ kurulması gerektiğini vurgulamaktadır.

Evlilik; sevgiyle başlar ama sorumlulukla sürer. Kur’ân’da eşler arası ilişki tarif edilirken; “Sizin için kendileriyle huzur bulacağınız eşler yaratması ve aranıza sevgi (meveddet) ve merhamet koyması da O’nun ayetlerindendir.” (Rûm, 21) buyurulmaktadır.

Sevgi; eşlerin birbirini değerli görmesi, gönül vermesi, samimi ilgi göstermesidir. Sorumluluk ise; sadakat, güven, emek, sabır ve adalettir. Hazreti Ali (r.a.) ile Hz. Fâtıma (r.anhâ) arasındaki ilişki, bu dengenin en güzel örneğidir. Hz. Ali, ev işlerine yardımcı olurken, Hz. Fâtıma da evini sevgiyle idare etmiştir. Aralarındaki sevgi, onları sorumluluklarını ihmal etmekten alıkoymamıştır.

Çocuklara duyulan sevgi, sadece ilgiyle değil, onları hayata ve ahirete hazırlama sorumluluğuyla anlam kazanır. Allah Resûlü (s.a.v.) çocukları sever, öper, koklar, oyun oynar ama aynı zamanda; “Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüzden sorumlusunuz.” (Buhârî, Ahkâm, 1) buyurarak, eğitimin ihmal edilmemesini istemiştir.

Hz. Ömer (r.a.), oğluna karşı sorumluluğunu ihmal eden bir babayı uyarırken, çocuklara sadece sevgi göstermekle değil, onları hayırlı bireyler kılmakla da yükümlü olduğunu vurgulamıştır. Sevgi; çocuğun kalbine dokunurken, sorumluluk; onun karakterini inşa etmektedir.

İslâm’da dostluk ve komşuluk da sadece duygusal bağla sınırlı değildir. Peygamber Efendimiz:
“Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” (Hâkim, Müstedrek, II, 15) buyurarak, ilişkilerin sorumluluk boyutunu hatırlatmıştır. Hz. Ebû Bekir (r.a.) ile Hz. Peygamber’in dostluğu sadece sevgiyle değil, vefa ve fedakârlıkla örülmüştür. Sevr Mağarası’ndaki dostluk; yalnızca duygusal bir yakınlık değil, hayatı paylaşma, riski göze alma sorumluluğunun tezahürüdür.

Sevgi; gökten yağan rahmet gibidir, sorumluluk ise; onu toprakta yeşerten bilinçtir. Biri olmadan diğeri yetim kalır. Sadece sorumlulukla yürütülen ilişki soğuk ve mekanik, sadece sevgiyle yürütülen ilişki ise zayıf ve kısa ömürlüdür. En güzel denge; sevginin yön verdiği ama sorumluluğun istikamet kazandırdığı bir birlikteliktir. Müslüman; sevgiyle sever, sorumlulukla korur. Çünkü iman hem gönülde hem fiilde tezahür eder. Sevgi ile iman beslenir, sorumlulukla hayat bulur. İşte gerçek huzur, bu iki temel üzerine bina edilen ilişkilerde saklıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR