Kamu çalışanı tedirgin

 58. Hükümetin iş başına geldiği günden itibaren kamu çalışanları acabalarla yaşamaya başlamışlardır. Günümüzde memur ve işçilerin alım gücünde meydana gelen düşüşler %40" lara varmaktadır. Bu, son 15 yılın en kötü durumudur. 

Kar getiren kurumların bir kısmı özelleştirme adı altında birilerine peşkeş çekilirken, çalışanlarının bir kısmı ya 4C"ye tabi tutulmuş, ya da tazminatları verilerek sokağa atılmışlardır. Gerçi, 4C"ye tabi olmak bir nevi kapının önüne konmak gibidir. Hele, tütün ekicilerinin işini bitirdikten sonra sigara fabrikalarında kullanılan tütünlerin yarı mamul halde ithal edilmeleri, işçilerin mağduriyetine sebebiyet vermiştir. Bu mağduriyetlerine karşılık; Tekel Depolarında çalışanların uzun süredir başlatmış oldukları direniş devam etmektedir.

Bu insanların büyük çoğunluğu 45 yaşın altında olduğu için çocukları okul çağındadır. Bir yandan onların masrafları, diğer  yandan da maaşlarına güvenerek girmiş oldukları borçları ödeyememe ihtimali ile karşı karşıya getirilmişlerdir. Çünkü, 4C"ye tabi tutulduklarında gelirleri %50 azalacak, sosyal haklarından da yoksun kalacaklardır. Yani, bu insanlar çocuklarıyla birlikte açlık sınırında bir gelire mahkum edileceklerdir. Buna tabi olmamak için, başlattıkları onurlu mücadele takdire şayandır. İnşallah hükümet üyeleri bu feryatlara kulaklarını kabartır da insanca yaşama haklarını iade ederler.

Benzer yöntem T.C.Ziraat Bankası çalışanlarından emekliliği gelmiş olan memurlara uygulanmak istenmektedir. Hükümet emriyle Genel Müdürlüğün almış olduğu kararın bu gün-yarın uygulanacağı korkusu vardır. (Bu uygulamada, çalışanlar arasından yandaşların kayırılacağı haberi gelmektedir.)

Küçük yerleşim yerlerinde yıllarca çalıştıktan sonra şehir merkezlerinde bir süredir hizmet veren emekliliği hak etmiş çalışanların, il merkezlerinden uzak küçük yerleşim birimlerine tayinleri çıkarılmaktadır. Çalışmış oldukları şehir merkezindeki liselerde, fakültelerde ve yüksek okullarda okuyan çocukları vardır. Ayrıca, bazıları yetişmiş çocuklarını nişanlandırma ve evlendirme gibi yüklerin altına girmiştir. Bu sebeplerle tayin oldukları yerlere ya yalnız gidecekler, ya da  gitmeyip emekli olacaklardır. Kısaca, bu uygulama çalışanları emekliliğe zorlamaktır. Emekli olduklarında gelirleri %50 oranında azalacak olan bu insanlar mağdur edilmek istenmektedir. 

Bu durum, emeklilik seviyesine gelmiş kamu çalışanlarına eziyettir. Ayrıca, ailelerin parçalanması problemini de getireceği için, T.C. Anayasası"na , İnsan Haklarına ve yasalarımıza aykırıdır. İlgilileri daha duyarlı olmaya davet ediyorum.

Bir taraftan yok sayılan çiftçiler, esnaf ve sanatkarlarla üreticiler; ümitleri kırılan BAĞKUR ve SSK emeklileri, ikinci sınıf muamelesi yapılan memur ve onların emeklilerinin sefalete mahkum edilmeleri, diğer yandan, büyük çoğunluğu Samsun"da ikamet eden Tekel işçilerinin durumunu dünya seyrederken, İtfaiyeciler, Eczacılar, Doktorlar sokakları doldururken, bu defa da T.C.Ziraat Bankası çalışanlarının hazin durumu ortaya çıkmıştır. Sıra hangi kurumda?

Bütün bunlar olurken, iktidar partisinin İl Başkanı “Gündemi biz tayin ederiz, diğer partiler bu gündemin etrafında dolanır.” diyor. İktidar Partisinin Milletvekilleri ise “ Tekelin bize ne faydası var? Tekel işçileri çalışmadan para alıyorlar. Çiftçileri hacizden kurtardık.” gibi salvolar atmaya devam ediyorlar. Bu salvolarına Türkçe başka bir karşılık bulamadım. Acaba ne olabilirdi…?

Gündem tayin etmeyi “ reklamın iyisi kötüsü olmaz” mantığı ile yapmaktadırlar. Bu mantığın doğru olmadığını, iyi  reklamın genellikle iyi,  kötü reklamın genellikle kötü sonucu olacağını bu yöneticiler bir gün anlayacaklardır.

Hele bir sandık milletin önüne konsun, o zaman reklamlarla insanların aldatılıp kandırılmasının sonucunun kimin zararına olacağı görülecektir.

Allah bu tip yöneticilere akıl-fikir; insanlarımıza sabır ve metanet versin. İnsanlarımız ümitsiz olmasın,  gelecek onların lehine şekillenecektir.

Saygılarımla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Akyüz Arşivi
SON YAZILAR