GİZLENEREK GÜNAH İŞLEMEK...
İnsan, yaratılışı gereği hem iyiliğe hem kötülüğe meyyaldir. Ancak insanın Rabbine karşı sorumluluğu, her an Allah’ın huzurunda olduğu bilinciyle yaşamasıdır. Günahı gizlice işlemek ise bu sorumluluk şuurunun kaybına, nefsin ve şeytanın hâkimiyetine girmeye işarettir. Günahı açıkça işlemek bir pervasızlıksa, gizlice işlemek bir tür ikiyüzlülüktür. Her ikisi de kulun ahlaki zafiyetini, takva eksikliğini ve Allah’tan hakkıyla korkmama hâlini gösterir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur; "Ümmetimin tamamı af olunmuştur; ancak aleni günah işleyenler (mütecahirûn) bundan muaftır. Kişi geceleyin bir günah işler, sabah olduğunda 'Ben dün gece şöyle şöyle yaptım' diyerek Allah’ın örttüğü bir suçu ortaya döker." (Buhârî, Edeb 60) Bu hadis günahı gizlemenin değil, teşhir etmenin kötü olduğunu vurgular gibi görünse de, gizli işlenen günahların da ayrı bir tehlikesi vardır. Zira gizlenen günah, dışarıya karşı takva görüntüsü altında içte çürümeye neden olur. Münafıklık, bu noktada başlar.
Günahın gizlenmesi, kulun Allah’tan değil, sadece insanlardan utandığını gösterir. Allah Teâlâ her şeyi gören, bilen ve duyan olarak gizli-açık her ameli kuşatmıştır;"O, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir." (Mü'min, 19) Bir kimse harama el uzattığında, o fiilin görülmediğini zanneder; fakat aslında Allah onu görmektedir. Melekler onu kaydetmektedir. Kalbinin derinliklerinde işlediği niyet dahi bilinmektedir. O hâlde gizlilik, Allah’a karşı değil sadece insanlara karşı bir örtü işlevi görür. Bu da iman zafiyetinin açık göstergesidir.
Gizli günahlar zamanla kalpte biriken siyah noktalardır. Hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur;
"Kul bir günah işlediğinde kalbinde siyah bir nokta oluşur. Eğer tövbe ederse bu nokta silinir. Eğer günaha devam ederse bu nokta büyür ve kalbi karartır." (Tirmizî, Tefsîr, 83) Gizli işlenen her günah, görünüşte kimseye zarar vermez gibi görünse de kişinin iç dünyasını kemirir. Vicdanı köreltir, merhameti kurutur, haya duygusunu zayıflatır. Zamanla kalp artık o günahı meşrulaştırmaya, savunmaya başlar. Bu da gizli günahı kalıcı bir yaşam tarzına dönüştürür.
Toplum içinde takva sahibi gibi görünmek, fakat yalnız kaldığında haramla hemhâl olmak; kişinin iki yüzlü, çifte standartlı bir yaşam sürmesidir. Allah Resûlü (s.a.v.) böyle kişiler hakkında şu uyarıda bulunmuştur;"Ben ümmetim adına en çok şu korkuyu taşıyorum: Alim görünümlü münafık." Bu tip insanlar, toplumu ifsat eden gizli virüsler gibidir. Zira davranışlarıyla değil, görünüşleriyle örnek olurlar. Özellikle dini temsil konumundaki insanların gizli günahları, sıradan müminin imanı üzerinde büyük yıkımlar meydana getirebilir.
Gizli günahlar aynı zamanda kalpte manevî bir yalnızlık ve karanlık üretir. Her günah, Allah’tan bir uzaklaşma demektir. Her gizli günah ise kulun Allah’a karşı duyduğu haya duygusunun yitirilmesidir. Hâlbuki İslam’da haya, imanın bir parçasıdır. Peygamber Efendimiz;“Haya imandandır” (Müslim, İman, 58) buyurarak bu bağa dikkat çekmiştir.
Gizli günahı işlemek, kulun hem kendine hem Rabbi’ne karşı sadakatsizliğidir. Bu tür günahlardan arınmak için samimi bir tefekkür, ihlasla yapılan tövbe ve iç muhasebe şarttır. Allah her kulunun tövbesini kabul eder. Önemli olan; sadece insanların değil, Allah’ın da bizi gördüğünü unutmamaktır. Çünkü insanların gözünden kaçan her şey, Allah’ın ilminde sabittir. Ayette bu gerçeğe şu şekilde işaret edilir: "İnsanı Biz yarattık ve nefsinin ona fısıldadıklarını da biliriz. Biz ona şah damarından daha yakınız." (Kâf, 16)
Gizli günah, kişiyi insanlardan saklayabilir ama Allah’tan saklayamaz. Günahtan; gizleyerek değil, tövbe ederek kurtulmak gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.