Mehmet Ali Coşkuner

Mehmet Ali Coşkuner

CHP’NİN SİYASİ DİLİ

2025 yılının ortasına gelirken Türkiye’de siyaset kurumu, her zamankinden daha fazla çözüm üretme ve vizyon sunma zorunluluğu ile karşı karşıya.

Artan hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, konut krizinin derinleşmesi ve genç işsizliğin rekor düzeylere ulaşması halkın sabrını zorlamakta.

Bu ortamda ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin hâlâ iktidarı “gayrimeşru” ya da “ülkeyi felakete sürükleyen” yapı olarak hedef alması, ancak buna karşılık kapsamlı ve uygulanabilir bir proje sunmaması ciddi bir sorun teşkil etmektedir.

Ocak 2025 itibarıyla açıklanan TÜİK verilerine göre yıllık enflasyon %72’ye yaklaşmış durumda.

Gıda ve enerji başta olmak üzere birçok temel kalemde fiyatlar katlanırken, asgari ücret halkın geçimine yetmemektedir.

Emekliler ise 10.000 TL taban maaşla yaşam mücadelesi vermekte.

Bu ekonomik tablonun ağır yükünü sırtlayan halk, haklı olarak muhalefetten de çözüm önerisi bekliyor.

Ancak CHP’nin bu süreçte dile getirdiği en net vaatlerden biri, emekli maaşlarının artırılması oldu.

Bu artışın nasıl finanse edileceği, bütçe dengesine ne tür etkiler yapacağı veya hangi kaynakların kullanılacağına dair ise hiçbir detay kamuoyuyla paylaşılmadı.

Sosyal medya açıklamaları ya da kürsüdeki çıkışlar, bir programın yerini tutamaz.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in son aylarda özellikle “hak-hukuk-adalet” eksenli söylemleri sıklaştırdığı, yargı bağımsızlığı ve anayasal düzene yapılan müdahaleleri gündeme taşıdığı görülüyor.

Elbette bu, demokratik bir muhalefet açısından son derece değerlidir.

Ancak halkın büyük çoğunluğu bugün adaletsizlikten önce yüksek kirayı, düşük maaşı, mutfağa giren ürünlerin pahalılığını konuşmaktadır.

Mart 2025’te ortalama kira 19.800 TL’ye yükselmişken, CHP’nin buna karşı geliştirdiği somut bir çözüm modeli, konut üretim stratejisi ya da özel kira vergilendirme sistemi önerisi ortaya koyamaması ciddi bir eksikliktir.

CHP’nin dış politikaya dair tavrı da yıllardır "yanlış yapılıyor" çerçevesinde şekillenmekte.

Son olarak, İsrail-Filistin geriliminde Türkiye'nin diplomatik pozisyonunu “yetersiz” ve “pasif” olarak nitelendiren açıklamalar yapıldı.

Ancak CHP’nin önerdiği herhangi bir barış girişimi, arabuluculuk modeli ya da uluslararası inisiyatif planı gündeme getirilmedi.

Dış politikada yalnızca eleştiri değil, denge siyaseti, çıkar koruma stratejisi ve bölgesel etkileri hesaba katan öneriler beklenmektedir.

2024 yılında yapılan BRICS genişleme hamleleri ve Türkiye'nin dış ticarette yön değiştirme çabaları karşısında CHP'nin alternatif bir ekonomik diplomasi planı olup olmadığı ise halen bilinmemektedir.

Diğer yandan yerel yönetim performansları da partinin söylemini sorgulatmaktadır.

CHP’nin elindeki İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri, beş yılı aşkın süredir yönetimde olmalarına rağmen altyapı, ulaşım ve su fiyatları gibi konularda önemli eleştiriler almaktadır.

Nisan 2025 itibarıyla İstanbul’da tek binişlik metro ücretinin artması vatandaşın tepkisini çekmiş; sosyal belediyecilik söyleminin altının boş kaldığına dair kanaat güçlenmiştir.

Ankara’da ise EGO'nun zarar ettiği, ulaşım sübvansiyonlarının sürdürülemez hale geldiği bizzat belediye başkanlığı tarafından açıklanmış, ancak buna karşı kalıcı bir çözüm ortaya konulamamıştır.

CHP’nin bu süreçte en ciddi sınavlarından biri, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde İstanbul ve Ankara’daki başarıya rağmen Türkiye genelinde beklenen sıçramayı yapamaması oldu.

Oysa seçim öncesinde partinin en çok vurguladığı argüman, “iktidar değişirse her şey düzelir” anlayışıydı.

Bu yaklaşım halkın geniş kesimi tarafından yeterli görülmemiş, “değişimin içeriği ne olacak” sorusuna doyurucu bir yanıt verilmediği için seçmen tercihi büyük ölçüde yerinde kalmıştır.

Türkiye’nin yeni yüzyılında siyaset artık sadece iktidarın neyi yanlış yaptığı üzerinden değil, muhalefetin neyi nasıl daha iyi yapacağı üzerinden şekillenecektir.

CHP gibi köklü bir partinin, kurucu misyonunu geleceğe taşıyabilmesi için halkın gündelik sorunlarına teknik, gerçekçi, sürdürülebilir ve uygulanabilir çözümler üretmesi, bunu sade ve samimi bir dille anlatması şarttır.

Aksi takdirde, tarihsel geçmişe ve ideolojik hatlara yaslanan söylemler, bugünün seçmeni karşısında yetersiz kalacaktır.

CHP ya eleştiriyi aşarak umut vadeden bir vizyon ortaya koyar ya da bir kez daha “neden kaybettik” tartışmalarına gömülmek zorunda kalır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Ali Coşkuner Arşivi
SON YAZILAR