SEZGİ, SIR VE HİKMETİN HİZMETKÂRI : "ARI"

Allah c.c., hikmetini en küçükte gizlemiştir. Kur’an’da adı geçen canlılardan biri olan "Arı"; sadece bir böcek değil, mucizevi bir sanatkâr, örnek bir işçi, eşsiz bir organizatör ve mükemmel bir canlı bireyidir. Onun hayatı, çalışması, görev dağılımı, üretimi ve katkısı; insanlık için hem biyolojik, hem sosyolojik, hem de manevî birçok ders barındırmaktadır. Arı, sadece bal üretmez; aynı zamanda hikmet üretmekte, şifa sunmakta, sistem öğretmektedir.

Kur’an’daki "Arı" tanıtımı; ilahi vahyin hayvana da indiğini özetlemektedir. Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’in “Nahl” (Arı) suresinde şöyle buyurmaktadır; "Rabbin, bal arısına şöyle vahyetti: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler edin. Sonra her türlü meyveden ye ve Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollara çık. Onların karınlarından, insanlar için şifa olan çeşitli renklerde bir içecek çıkar. Elbette düşünen bir toplum için bunda büyük bir ibret vardır."(Nahl, 16/68-69) Bu ayet, canlılara da vahyedildiğini gösteren nadir örneklerden biridir. Arının görevi, doğrudan Rabbanî bir yönlendirme ile şekillenmiş, sezgi ve içgüdülerinin ötesinde bir hikmet kanalı açılmıştır. Bu; arının tüm düzenli ve uyumlu hayatının arkasında ilahî bir yazılımın olduğunun delilidir.

Arı; veterinerlik ve biyolojik gerçekler bakımından mükemmel bir mekanizmadır. Veteriner ve zoolojik açıdan arı kolonisi; adeta kusursuz bir organizmadır. Her arının görevi bellidir. Kraliçe, yalnızca yumurtlamaktan sorumludur. İşçi arılar, temizlikten beslemeye, petek yapımından havalandırmaya, bal toplamaktan düşmanlara karşı savunmaya kadar onlarca görevi üstlenir.

Erkek arılar, sadece kraliçeyi dölleme göreviyle sınırlıdır. Arıların görev değişimi yaşlarına göre ayarlanır. 1. gün temizlik yapar, 3. gün larvaları besler, 10. gün balmumu üretir, 20. günden itibaren ise dışarı çıkarak nektar toplar. Bütün bu işler hiçbir emir almadan, karmaşa olmadan, grev yapmadan devam etmektedir. İnsan eliyle yapılsa milyonlarca dolarlık teknoloji gerektirecek bu sistem; milimetrelik bir canlı tarafından kusursuzca sürdürülmektedir. Bir gram balmumu üretmek için arıların 8 gram bal tüketmesi gerektiği, bir kaşık bal için 4 bin arının 150 bin çiçek dolaşması gerçeği, onların üretim uğruna feda ruhuyla çalıştığını göstermektedir.

Arının sezgi ve sırlı çalışması, sadece bilinçli ve içgüdüsel değil ilahi bir yazılımladır. Arılar çiçeği koklayarak, renklerini çözümleyerek, havadaki iyon değişimini algılayarak hareket ederler. Mıknatıs alanlarını fark edebilir, yönlerini güneşe göre ayarlayabilir. Bütün bu hassas sistemin ardında sadece tabiat kanunları değil, ilahi bir düzenleyici vardır. Bu, sezgisel değil hikmetle örgülü bir işleyiştir. Bunun adı; ilâhi yazılımdır. Arıların petekleri altıgen yapması, matematiksel olarak en az malzemeyle en fazla alanı kullanmak içindir. Hiçbir mühendislik eğitimi almadan bunu başaran "Arı", aslında insanlığa “israf etmeden verimli üret” mesajı vermektedir.

Varlığı ve çalışma düzeniyle insanlığa hizmet eden "Arı"; şifa, gıda ve tarımın da merkezindedir, kalbidir. Bal, polen, propolis ve arı sütü; gıda ve tıpta vazgeçilmez ürünlerdir. Bal, hem tat hem enerji kaynağıdır. İçindeki antioksidanlar, antimikrobiyal yapısı ve sindirimi kolaylaştıran enzimler nedeniyle şifa niteliği taşımaktadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bal için şöyle buyurmuştur; “Şifanın üç çeşidindedir: Bal içmek, hacamat yaptırmak ve dağlama (nâr) ile tedavi etmek. Fakat ümmetimi dağlamaktan sakındırırım.”

Ayrıca, arıların bitkileri tozlaştırma (polinasyon) faaliyetleri sayesinde dünyada meyve, sebze ve tahıl üretiminin üçte biri gerçekleşmektedir. Arı yoksa tarım çöker, tarım çökünce insanlık aç kalır. Bu da demektir ki, arılar sadece bal üretmez; hayatın sürekliliğini de sağlamaktadılar. Einstein’a atfedilen meşhur söz bu gerçeği özetler; “Dünya üzerindeki arılar yok olursa, insanlık 4 yıl içinde açlıktan ölür.”

İnsanların "Arı"dan öğreneceği çok şey vardır. Bunların başında; sistemli çalışmak, fedakârlık yapmak ve üretici olmak gelir. Arının hayatı insanlığa derslerle doludur. Arı yaşadığı ve yaptıklarıyla; "görevinizi en iyi şekilde yapın, israf etmeyin, birey olarak çalışsanız da topluma hizmet edin, sessiz olun ama sürekli üretin, küçük görünün ama büyük işler başarın" diye insanlara ders vermektedir. Arı, ne şikayet eder ne de isyan eder. Gölgesiz yaşar ama meyvesi gölge olur. Sessizdir ama ürettikleriyle insanlığa ses olur. Kimseye görünmeden hizmet eder ama varlığı olmadan dünya çoraklaşır.

Her insan "Arı" gibi olmalıdır. Arı gibi yaşamak; kendini Rabbine adamaktır. Arı gibi olmak; sabırla, sessizlikle, emekle çalışmaktır. Herkesin konuştuğu çağda arılar, sessizliğin içinden şifa üretir. Arı küçük bir canlıdır ama hikmeti büyüktür.

Çünkü onun içinde bir vahiy, üzerinde bir görev, gerisinde bir ilahi kudret vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR