İMAN-KALP İLİŞKİSİ...

İnsanı insan yapan kalptir, bu ana merkezden yükselen ışık da imandır. İnsan bedeni; sadece et ve kemikten ibaret bir varlık değildir. Onu anlamlı kılan; ruhuyla ve kalbiyle kurduğu manevi bağlardır. İşte bu bağların en büyüğü imandır. Kalp, bu bağın merkezidir. Kur’ân ve Sünnet nazarında kalp sadece biyolojik bir organ değil; akleden, hisseden, yönelen ve iman eden bir merkezdedir. Kalp; insanın varlıkla, Rabbiyle ve kendi hakikatiyle ilişki kurduğu en derin noktadır.

Kur’an-ı Kerîm’de “kalp”, 130’dan fazla yerde geçer. Her bir geçişinde kalp, farklı anlam boyutlarıyla karşımıza çıkar. Akleden kalp (el-Hac 46), Allah’a yönelen kalp (Şu’arâ 89), mühürlenen kalp (Bakara 7), hastalıklı kalp (Bakara 10) ve selim kalp (Saffât 84)... Bu da gösteriyor ki kalp; yalnızca duyguların değil, aynı zamanda imanın ve düşüncenin de merkezidir.

İman kalpte başlar. Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır. “Dikkat edin! Bedende bir et parçası vardır. O düzgün olursa bedenin tamamı düzgün olur; o bozulursa, bedenin tamamı bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.” (Buhârî, Îmân 39). Bu hadis-i şerif, kalbin sadece fizyolojik değil, ahlaki ve imanî bir merkez olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

İman; dille ikrar, kalple tasdiktir. Kalpte yerleşmeyen bir inanç sadece sözde kalır; amel ve davranışlara yansımaz. Kalpte yer eden bir iman ise kişiyi dönüştürür. İmanın kalpte yer edinmesi; kişiye sabır, tevekkül, takva, adalet ve merhamet gibi yüksek ahlaki değerler kazandırır. Kalp, iman ile huzur bulur; çünkü yüce Allah; “Dikkat edin! Kalpler yalnızca Allah'ı anmakla huzur bulur.” (Ra’d 28) buyurmaktadır.

Kalpteki imanın gücü; sadece kişinin inancını değil, hayatın her yönünü etkiler. Kalbi sağlam olan, imanıyla güçlü olur; zorluklar karşısında yıkılmaz, ihlasla yoluna devam eder. Kalbi zayıf olan ise en küçük fitnede sarsılır, şeytana açık hale gelir.

İmanlı kalp; dünyaya ait hırslardan, kibirden, hasetten, kinden arınmış bir kalptir. Bu kalp; Allah’ın nuruyla aydınlanır. Nitekim Allah Resûlü (s.a.v), “Allah sizin bedenlerinize ve suretlerinize değil, kalplerinize ve amellerinize bakar” (Müslim, Birr 33) buyurarak, kalbin Rabbimizin nazarındaki kıymetini ortaya koymaktadır.

Kalp, zamanla pas tutabilir. Günah, gaflet, dünya sevgisi kalbin üzerinde perdeler oluşturabilir. Bu perdeleri kaldırmak için kalbin tezkiye edilmesi gerekir. Tezkiye, kalbin Allah’tan başka her şeyden arındırılmasıdır. Tezkiye edilmiş bir kalp, imanın nurlandığı bir mahfile dönüşür. Bu da ancak zikirle, dua ile, tefekkürle, ibadetle ve salih amellerle olur.

İslam alimleri, kalbi “Allah’ın evidir” diye tarif ederler. O eve günah giremez. İmanın, marifetin, hikmetin tecelli ettiği bir kalp; hem sahibine hem de etrafına nur saçar. İmanla beslenen kalp; kirden, pastan, hasetten, fesattan, nefretten, intikamdan, iftiradan, gıybetten emindir.

İnsanın dünyadaki gerçek kazancı; kalbini imanla, samimiyetle ve teslimiyetle donatabilmesidir. Çünkü Allah katında geçerli olacak olan, ne mal ne makamdır; “Ancak Allah’a selim (arınmış, bozulmamış) bir kalple gelen kurtulur.” (Şu’arâ 89). Selim kalp; hakikati tanıyan, Allah’tan başkasına kulluk etmeyen, sevgiyle, korkuyla ve umutla Rabbine bağlanan kalptir.

Kalp; insanın ahiret yurduna açılan kapısıdır. O kapının anahtarı ise imandır. O anahtarı sağlam tutmak gerekir. Kalbi; imanla, ahlakla, ihlasla süslemek önemlidir. İman dolu bir kalp; dünyada huzurun adresi, ahirette kurtuluşun adıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sami Kesmen Arşivi
SON YAZILAR