HEMŞEHRİ DERNEKLERİ SINIFTA KALDI

 

                                    Sivil toplum kuruluşları toplumun vazgeçilmez unsurlarıdır, Peygamber Efendimiz dahi İslamla müşerref olmadan önce Mekke’nin ileri gelen insanlarının kurmuş olduğu Hılfulfudul Cemiyetinde görev aldığı, bu Cemiyetin Faziletli insanlardan oluştuğu ve amacının topluma güzel hizmetler sunmak olduğu açıkça ortadaydı. Tarihin her döneminde bu tür sivil toplum örgütlerinin varlığı Topluma yararlı faaliyetlerde bulundukları hepimizin malumudur. Sivil Toplum kuruluşları kategorisel bakımdan bir çok kategoriye ayrılmaktadırlar, kimisi Esnaf örgütleri, kimisi aynı ticari işletmelere sahip kuruluşların bir araya gelerek oluşturdukları örgütler, kimisi de Hemşehri örgütleri olarak ön plana çıkarlar. Bugün bizim üzerinde duracağımız sivil toplum kuruluşları Hemşehri Dernekleri olacak, zira bu Derneklerin geldiği nokta toplumun kanayan yarası olduğundan bu konuyu biraz irdelemekte yarar görmekteyim.

   

     Hemşehri Derneklerinin kuruluş amacı kuruldukları illerde yaşayan aynı ilin, ilçenin veya köyün insanlarını bir araya getirmek, sorunlarıyla ilgilenmek, düğün, dernek faaliyetlerinde ve Cenazelerinde onlara yardımcı olmaktır. Ancak günümüzdeki hemşehri dernekleri bu amaçlarından ziyade dernek yöneticilerinin siyasi geleceklerinde kullanmak istedikleri basamak veya toplumda yer edinebilmek için aracı kurum haline gelmiş Cemiyetler halini aldıklarını görmek bizleri cidden üzmekte. Aslında bu konuyu bundan bir yıl önce gündeme getirdiğimde İstanbul merkezli bir Dernek bana bir hayli kızmıştı, hatta bu konuyla ilgili bir toplantı yapıp, toplantıda benim yazdıklarımı tartışmaları gerekirken içlerinden beni hiç tanımayan Halit Katı isimli birisi çıkmış demiş ki ben Adnan Bahadırı çok yakından tanıyorum, o şöyledir, böyledir, bizden para istedi de ondan bu yazıyı yazdı gibi ahlaka, insanlığa ve gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmayan şeyleri söylemiş. Bu kişiyi ömrümde ne gördüm, ne tanıdım, ne de muhatap almayı düşünürüm, ama bu konuşmalar sayesinde bu insanların bulundukları noktaya bakıldığında durumlarının ne olduğunu çok daha iyi analiz etme imkanımız olmuş oldu.

    

Türkiye’nin çeşitli yerlerinde Samsunluların kurduğu hemşehri Cemiyetleri var, bu Cemiyetler de kendi aralarındaki rekabet nedeniyle farklı isimler altında örgütlenmişler, kimisi  federasyon olmuş, kimisi konfederasyon olmuş, kimisi de dernek olarak faaliyette. Derneklerin isimlerine bakınca çok büyük bir şeymiş gibi geliyor insana ama yöneticilerinin gerek ticari hayattaki gerekse sosyal hayattaki karşılıklarına bakınca bir çoğu ya işini kaybetmiş, ya ekonomik sıkıntıya düşmüş veya geçim sıkıntısı yalayan insanlardan  oluştuğunu görürsünüz.işi, gücü yerinde olan konuşurken onbinlerce  insanı çalıştırdığını söyleyenler de başında bulundukları STK için tek bir kuruş dahi vermeden meşhur olabilmenin yolundalar. O yüzden bu Derneklerle uzaktan, yakından ilişki kurmam, ilişkisi olanlardan da uzak durmaya çalışırım.

  

      Hemşehri Derneği demek kuruldukları ilde yalayan hemşerilerinin sorunlarıyla ilgilenen, işi olmayana iş bulan, aşı olmayana aş bulan, evi olmayana ev temin etmeye çalışan, bekar olanları evlendirmeye çalışan, düğün dernek, cenaze işleri ile ilgilenen bir hayır kurumudur. Ama gel gör ki bizim şehrin Ankara, İstanbul, Bursa gibi büyük şehirlerde bulunan Hemşehri Derneklerinin bu güne kadar yaptıkları tek iş, geceler tertip edip bulundukları binaların kiralarını ödetmek, kendileri tanıtma, yiyip içip, müzik çalmanın dışında bir şey yaptıklarını görmüş değilim Allah rızası  için gören, bilen varsa söylesin de biz de bilelim. Hemşehri derneği denildiği zaman akla gelen ilk şey Belediyelerden yer temin edip, gece düzenleyen, protokollerde gezip dolaşan, siyasetçilerden ayrılmayan insanlar akla gelmekte.

  

 Bizim Hemşehri Derneklerinin işleyişleri aynen şöyle Derneklerde bulunan yöneticiler piyasada iyice tanınıp işlerini yoluna koyduktan sonra yerlerini isteyerek veya istemeyerek yeni yöneticilere bırakıyorlar, yeni seçilenler ilk bir yıllarını kendilerini tanıtma faaliyeti ile geçiriyorlar. Protokollerde yiyip içip bulundukları bölgenin siyasetçileri ve bürokratları ile tanışıp, samimiyet kurduktan sonra kendi işlerini büyütmek için o insanlarla içli dışlı oluyorlar, ikinci yıl ise birbirleri ile uğraşmaya başlıyorlar, ardından üçüncü yıl da kongre oluyor onlar gidip yenileri geliyor. Geçenlerde Ankara’da yaşayan eski bir siyasetçi aradı beni yakın bir akrabasının Baruthane mevkiinde bir arsası olduğunu arsasını Ankara’da bir Samsunlu Denek yöneticisi iş adamının istediğini adamı tanıyıp tanımadığımı sorunca tanımadığımı ama araştırıp bilgi verebileceğimi söyledim. Daha sonra araştırınca adamla ilgili duyduklarımı buraya yazmaya edebim müsaade etmedi. Sizin anlayacağınız bizim Ankara, İstanbul, Bursa gibi büyük illerde Samsunluluk adına kurulan Derneklerin hiç birisi ile ilgili şu ana dek müspet bir şey duymuş değilim, bu insanların bir kısmı hiç utanmadan sıkılmadan bilmem hangi ilçenin dernek yönetiminde bugün kahvaltı yaptık, yemek yedik şeklindeki paylaşımları görünce inanın onlar adına üzülüyorum. Ezcümle bizim hemşehri derneklerimiz sınıfta kalmış haberiniz olsun.Kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Adnan Bahadır Arşivi
SON YAZILAR